200 YIL ÖNCE

200 yıl evvel dünyada yoktum.
Ama fotoğraf makinası, telefon, asansör, radyo, uçak, çamaşır – bulaşık makinesi, televizyon, internet de yoktu…

2020 yılındayız. 200 yıl evvel tarih 1820’idi. 1820 yılı günümüze o kadar uzak değil.
Yani o yıllardan bahsederken, milattan önceki yıllardan değil, oldukça yakın bir zamandan bahsetmiş oluruz. 1820’de mesela babamın dedesi muhtemelen çocukluk yıllarını yaşıyordu…

Mini bir araştırma yapınca; insanlığın, mevcut kazanımlarının ciddi bir bölümünü bu kısa zaman zarfında elde ettiğini; son 200 yılı yok saymanız halinde; halen ‘ilkel’ sayılabileceğimizi fark ederiz.

Bu arada; katlanan hızlarla gerçekleşen gelişmelerin – buluşların süreceğini hesap ettiğimizde; günümüzden 200 yıl sonra nasıl bir tabloyla karşılaşabileceğimizi hayal etmek dahi zor olur…

Örnek olsun diye şu çarpıcı resmi bilgiyi sizlerle paylaşayım:
Amerikalı bir belediye başkanı, telefonun bulunması üzerine yaptığı konuşmasında “Bir gün her şehirde bir tane olacak” dediğinde; bu o zaman çok cüretkar bir öngörü olarak yorumlanmıştı…
O dönemin ünlü düşünürlerinden birinin sözleri ise bir o kadar çarpıcıdır: “Sadece insanlar konuşur. Makineler konuşamaz!”
Niyetim derin bir mevzuata girerek sizi sıkmak değil; farkındalık noktasında işe yarar birkaç bilgiye aracı olmak.

Bu aracılık işine bir aşk hikayesi ile devam etmek istiyorum.

Edinburg doğumlu Alexander Graham Bell Amerikan vatandaşlığına geçmişti ve sağır bir kıza aşıktı. Sağırlara nasıl yardımcı olabileceğini, dolayısıyla sevdiği kadınla daha sağlıklı bir iletişim kurmanın yollarını arıyordu.
Boston Üniversitesi’nde Ses Fizyolojisi Profesörü iken sesleri mekanik olarak yeniden üretme fikri kafasını meşgul ediyordu. Bu çalışmaların neticesinde 1876 yılında telefonu buldu. Sadece 144 yıl evvel… Yani bugün dede ya da ninelerimizin doğum tarihi sayılabilecek kadar bir zaman önce, aşkın gücü yine kendini göstermişti…

Her buluşun, gelişmenin çarpıcı bir hikayesi de mevcut elbet. İyi olurdu ama burada onlara yer verebilmem mümkün değil. Dolayısı ile başlıklar halinde geçeceğim.

İşte son 200 yıla sığdırdığımız buluşlardan bazıları:

Fotoğraf çekimleri ilk olarak 1826 yılında Fransız Joseoh Nıcephere.
Asansör 1852 yılında ABD’li Elisgha Otis.
İlk modern analog bilgisayar 1872’de İngiliz Sir William Thomson.
Ses kayıt cihazı 1877 yılında yine bir ABD’li Thomas Alva Edison.
Ampul 1878 yılında Edison.
Kuduz aşısı 1885 yılında
Fransız Lois Pasteur.
Otomobil 1886 Alman Karl Benz
Bulaşık makinası 1886 yılında ABD’li Josephine Cochrane.
Yürüyen merdiven 1894 yılında ABD’li Jesse W.Renne.
Radyo 1896 yılında İtalyan Guglielmo Marchese.
Uçak 1903 yılında ABD’li Wright Kardeşler.
Çamaşır makinesi 1906 yılında ABD’li Alva John Fisher.
İlk robot 1913’te ABD’li Elmer Ambrose Sperry.
Buzdolabı 1923 yılında İsveçli Platen ve Monters.
Televizyonda ilk görüntü 1926 yılında İsveçli John Logie Baird.
Fotokopi makinesi 1938 yılında ABD’li Chester F. Carlson.
İlk kalp nakli 1967 yılında Güney Afrikalı Neethling Bernard.
Cep telefonu 1973 ABD’li Martin Cooper.
Kişisel bilgisayar (Laptop) ABD IBM 1981 yılında.
İnternetin kullanıma açılması ABD’liler tarafından 1991 yılında
Google 1988, Facebook 2004, Youtube 2005, Twitter 2006, İnstagram 2012 yılında hayat bulmuştu.
Yani daha dün gibi!

Onbinlerce yıllık insanlık tarihinde, son iki yüzyılın içine bunca şeyin sığdırılmış olması zaten tuhaf görünüyor.

Galiba her şey daha yeni başlıyor…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.