Türkiye’nin savunma sanayiinde önemli sistemleri yerlileştirme çalışmaları hızla devam ediyor. Gelişmiş hava araçları için son derece kritik olan AESA radarı da bunlardan biri. Öncelikle Akıncı TİHA’ya entegre edilecek sistemle birlikte Türkiye, insansız hava aracında bu kabiliyete sahip ilk ülke olmayı hedefliyor.
Yerli ve milli savunma sanayiinde merakla beklenen ürünlerden biri de hiç şüphesiz AESA radar Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in ASELSAN’ı ziyaretinde son haliyle ilk kez görücüye çıkan radarın çok kısa süre içinde BAYKAR’a teslim edilmesi ve Akıncı TİHA üzerindeki testlerin başlaması bekleniyor.
AESA, aktif elektronik faz dizinli radar anlamına geliyor. Anıl Şahin, günümüzde 4.5 ve 5. nesil bir savaş uçağı için en kritik bileşenin AESA radar olduğuna işaret ediyor.
“Örneğin; F-16’lar, normalde pasif elektronik faz dizinli radara (PESA) sahip. Ancak en modern F-16 konfigürasyonu F-16 Blok 70, AESA radara sahip. Bu nedenle bütün F-16’lar 4. nesil olarak sınıflandırılırken, F-16 Blok 70’ler 4.5 nesil olarak kabul ediliyor.” bilgisini paylaşıyor Şahin.
AESA radarların PESA radarlara göre çok daha uzun menzile ve hedef tespit hassasiyetine sahip olduğunu da öğreniyoruz. Ayrıca, elektronik harpten daha az etkilendikleri de bir gerçek. Bunun en temel sebebi AESA radarlarda birden fazla verici/alıcı modülüne sahip olması.
Anıl Şahin, günümüzde hava-hava muharebelerinde savaş uçağının manevra kabiliyetinin giderek ikinci plana düşmeye başladığı görüşünde.
Bu tezini “Çünkü çok uzun menzilli füzeler ve radarlar geliştiriliyor. Görüş ötesi hava-hava füzeleri radar arayıcı başlığa sahipler. Siz güçlü bir AESA radar ile iyi bir görüş ötesi hava-hava füzesini kombine ederseniz caydırıcılığınız katbekat artıyor. PESA radara sahip bir savaş uçağının AESA radara sahip bir savaş uçağına karşı pek şansı kalmıyor.” cümleleriyle destekliyor.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in “Türkiye’nin geliştirdiği AESA radarın muadillerinden aşağı kalır bir özelliği olmayacak.” cümlesi dikkatimizi çekiyor.
Anıl Şahin bu durumu açarken, “AESA radar alanında en iyi teknolojiyi geliştirmek zorundasınız.” dedikten sonra bir örnek veriyor:
“Sizin uçağınızın AESA radarının menzili 100 kilometre olsun. Karşınızdaki uçağın AESA radarının menzili ise 180 kilometre olsun. Evet, her ikinizde de modern bir radar var ancak karşı taraf sizi daha önce fark edip, daha hızlı angajman yapıyor. Sizin radarınız işe yaramaz hale geliyor…
Bu nedenle sadece AESA radara sahip olmak yetmiyor. Gelişmiş bir AESA radar yapabilmek ve onu eksiksiz bir şekilde platformla entegre edebilmek önem kazanıyor.”
AESA radarın ilk olarak�BAYKAR imzası taşıyan Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı’nda kullanılacağı açıklandı. Bunun temel nedenini ‘zorluklar’ üzerinden tanımlıyor Şahin. İlk olarak Akıncı’ya entegre edilmesini ‘hava testlerinin de büyük bir kısmı bu platformda yapılacak anlamına geliyor’ diye yorumluyor.
“Aynı zamanda Akıncı dünyanın AESA radar ve görüş ötesi havadan havaya füze taşıyan ilk SİHA’sı olabilir.” diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Şu ana kadar birkaç test kapsamında ABD, görüş içi hava-hava füzesini Reaper SİHA’dan ateşledi. Ancak bu uçakta radar bulunmuyordu ve ateşlenen füzenin menzili de kısaydı.
Eğer biz iyi bir konsept ortaya koyarsak AESA radar ve görüş ötesi hava-hava füzesine sahip Akıncı özellikle helikopterlere ve insansız hava araçlarına karşı çok büyük etki gösterebilir.”
�