Geçen hafta bir belge için CD’leri karıştırıyordum. Karşıma müşterimin izniyle arşivlediğim ‘Eşref Amca_Pendik’ adlı Pendik’in eski fotoğraflarını barındıran dosya çıktı.
Ona rahmet okuyarak klasörü açtım.
Tabi bilemezdim, içinde bulduklarımla anılarımın canlanacağını.
Bilemezdim, beni bir yandan bir yana savuracağını.
Olanlar oldu…
Keşke şair olsaydım da duygularımı şiirle anlatabilseydim.
Keşke her fotoğrafı mısralarla süsleyebilseydim.
Bir yandan böyle düşünürken, diğer yandan da ‘iyi ki dosyayı saklamışım’ diye kendi kendimi alkışladım.
Bu vesileyle her biri artık gün ışığına kavuşacak.
‘Geçmişi olmayanın, geleceği de olmaz’ denir ya,
Pendik’in de bir geçmişi var.
“Neydi? Ne oldu?”,
“Nerden? Nereye?”,
“Hey gidi günler…” dedirtecek, belki sorularımıza cevaplar verecek o kadar çok fotoğraf karesi saklı ki evlerimizde.
Diyorum ki;
Artık onları serbest bırakalım. Işığa kavuşturalım.
Ortalığa saçalım ki, anılar tazelensin.
Unutulanlar hatırlansın.
Yeni nesil yaşadığı kentin tarihini fotoğraflardan da okusun.
Böylece Pendik’in geçmişini ileri kuşaklara aktarmakta rol almış oluruz.
Vardır muhakkak; bir dolabın içinde, bir çekmecede, çekyatın altında, belki yıllardır sayfasını açmadığınız albümlerinizde.
Haydi, pamuk eller albümlere.Pendik’imize bir katkı da bizden olsun…
Maksadım zamanda yolculuk yaptırmak değil,
Sadece ‘Aklıma sığmayanlar’ ı sizinle paylaşmak istedim.