Japon İmparatoru’nun kızı, bir gün kazayla babasının en sevdiği vazoyu kırmış. Bunu haber alan imparator, evladını teselli edip ardından da vazoyu tamir edilmesi için Çin’e göndermiş.
Bir süre sonra vazo geri geldiğinde, üzerindeki metal zımbaları gören imparator, çılgına dönmüş.
Hemen Japon sanatkarları huzuruna çağırıp, onu onarmalarını yoksa vereceği cezaya razı olmalarını buyurmuş.
Sanatkarlar ne yapsın, elleri mahkum… Kafa kafaya verip çözüm aramaya başlamışlar.
Bir ara Wabi-sabi’nin ‘kusursuz güzellik’ felsefesi akıllarına gelmiş. Bu felsefeye göre; bir eşya ya da insan hasara uğrar, acı çekerse bundan bir ders alır ve konuyla ilgili bir anısı oluşur. Bu sebeple artık o, önceki halinden çok daha güzel ve değerlidir. Sanatkarlar da bundan yola çıkarak hemen kolları sıvamış.
Zorlu geçen çalışmalar sonunda altın tozu kullanarak vazoyu bir araya getirmeyi başarmışlar.
İşleri bittiğinde büyük bir gururla vazo imparatorun taktirine sunulmuş.
Tam da bekledikleri gibi, imparator uzun süre vazodan gözünü alamamış ve onları ödüllendirmiş.
Böylece, kırılan vazo sayesinde Japonya’da Kintsugi ve Kintsukuroi adında yeni bir sanat doğmuş.
Sanatkarların bilgeliğine diyecek bir şey yok doğrusu… Bu bakış açıları sanata müthiş bir katkı sağlamış. Kusurları örtmek yerine vazoya artı bir değer katmak kimin aklına gelebilirdi ki…
Biz olsak vazonun yenisini alırdık ya da tutkalla yapıştırır ona yarım yamalak ikinci bir hayat verirdik.
Oysa, sahip olduklarımıza değer katmak elimizde.
Neden biz de o sanatkarların vazoya yaptığını uygulamayalım ki…
Biz de kusurlarımızı örtmek yerine, onları kabullenip bir bütün olarak yolumuza devam edebiliriz. Belki bu biraz zaman alır, çaba ister ama biz buna değeriz.
Hiçbirimiz kusursuz değiliz…
Başkalarının kusurlarını kabullenmek, onların farklı güzelliklerini keşfetmemizi sağlayacağı gibi bize değer de katacaktır.
Kim bilir? Belki bir gün,
Hepimiz imparator ya da vazo belki de o sanatkarlardan biri olabiliriz.
Ben imparator muyum yoksa vazo mu bilemedim. Belki de sanatkarlardan biriyim. Belki de hepsi.
Hala düşünüyorum…
Maksadım size hikaye anlatmak değildi,
Sadece ‘aklıma sığmayanlar’ ı sizinle paylaşmak istedim.