Bilgi paylaşıldıkça çoğalır ve değer kazanır…
Yerinde ve zamanında yapılan paylaşımlar yararlı olacağı gibi bunların doğruluğu da önemlidir.
Bazılarımız; kulaktan dolma bilgileri etrafa saçarken, kendimizin ne kadar bilgi ve kültür sahibi olduğunu ispat etme çabasında olduğumuzun farkına bile varmayız.
Aslında burada paylaştığımız ‘bilgi’ değil ‘bilgisizlik’ tir. Ve bu durum farkında olmadan kendimizi rezil etmemize sebep olur.
Sırf konuşmak için doğruluğundan emin olmadıklarımızı paylaşmak bizi yanlış yola götürdüğü gibi sayemizde karşımızdakileri de yanlış yönlendirebilir.
Herhangi bir konuda bilgi sahibi değilsek, öğrenene kadar susmayı tercih etmek en doğru davranış olur. Atalarımız ne güzel söylemiş; “Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.”
Allah’ın ilk emri ‘Oku!..’
Burada ‘okumak’ tan kasıt, ‘öğrenmek’ anlamını taşıyor.
Bazılarımız ‘bilsem ne olur, bilmesem ne olur?’ diye düşünebilir.
Şunu unutmayalım; hayat kalitemizi arttıracak, yaşamımızı kolaylaştıracak doğru bilgilere sahip olmak, bize de değer katar.
Kaldı ki, toplum içinde yaşamın gerekliliği olan; din, kültür, ahlak bilgileri, davranış şekilleri, kişisel gelişim vb. konularda ne kadar çok doğru bilgiye sahip olursak, o kadar çevremizi doğru yönde etkileyebiliriz.
Doğru bildiklerimizi değil, doğruluğundan emin olduklarımızı paylaşmakla kaç kişinin hayatında önemli bir rol oynayacağımı aklımızın bir köşesine yazalım.
Günümüzü bir yana bırakıp, ufacık hayal kuralım… (Kim bilir? Kaç nesil bu paylaşımlarımızla hayatına yön verecek.)
Bu benim Pendik Gazetesi’ndeki naçizane ilk makalem.
Maksadım; felsefe yapmak değil,
Sadece, ‘aklıma sığmayanları’ sizinle paylaşmak istedim…