Hiçbir zaman hayatımda bu kadar kaos ikilem şüphe yaşadığımı hatırlamıyorum özellikle din konusunda.
Bizler dinimizi bütün, inancımızı tam olarak kuvvetli bireyler halinde yetiştirildik saptırılmadan özünde olarak.
İslam’ın ne anlama geldiğini neler yapılması, yapılmaması gerektiğini hepimiz biliriz öyle de eğitim aldık.
Dikte edilmesi yaptırım yapılması öğretilerin önüne geçmekte.
Her Müslümanın kutsal kitabı olan Kuranı bilmesi kadar doğal olan birşey yoktur.
Doğru olmayan şudur Kur’an’ın doğru ellerden çıkması piyasada saptırılmış özünden çıkarılmış öyle yayınlar var ki doğrusunu bulmak gerek yardımcı olunacaksa.
Tefsiri, meali doğru ellerden çıkmalı kafa karıştırıcı olmamalı.
Arapça bilmek zorunda değil insan özünde mealinde anlatım doğru olmalı .
Bizler Türkiye’de yaşıyoruz Türkçe konuşuyoruz dolayısıyla Arapça bilmek zorunda değiliz ayrıca Allah’ın dil din konusunda insan ayrımı yaptığını sanmıyorum hepimiz onun kullarıyız.
Özde tek bir doğru var Yüce Allah’ın kainattaki tüm canlıları yaratması dünyadaki insanları misyonlarıyla dünyaya göndermesi gerisini kendilerine bırakmasıdır diyorum.
Buradan çıkardığımız insanoğlunun kendi dinine mezhebine bağlı olarak Allah’a karşı görevlerini yapmakla yükümlü olması.
Dünyadaki tüm insanlar bunları zaten kabul etmişlerdir. mezheplerine göre uygulamaktadırlar.
Eskilere göre yaşamıyoruz. Yüzyıllarca önce yaşamış olanların tecrübelerine hayata kattıklarıni öğreniyor üzerine bir şey katmadan günümüzdeki öze indirip uygulamak
istiyoruz hepsi bu.
Yüce Yaradan’ın bizden beklentisi olan birşey zaten yok isteklerini insanoğluna ulaşması için, yüce peygamberler aracılığıyla göndermiş alması gerekenler bizleriz.
İhtiyacı da yok bizlere. Bizlerin ona ihtiyacı var kendimizi affettirebilmek doğru olarak ona dönebilmek için.
Özü bu olmalı diye düşünüyorum tabii ki fazlasını yapıp araştıranlara saygımız sonsuz abartılara hiç gerek yok.
Allah’ın bizden istedikleri nelerdir mesela ?Namaz kılmamızı, zekat vermemizi, oruç tutmamızı, gücü yetenlerin hac etmesini istiyor. Dua etmemizi, yaptığımız işleri güzel yapmamızı ve kendimizi tehlikeye atmamamızı istiyor. Yaptığımızı kendisi için yapmamızı ve ancak rızasını gözetmemizi istiyor. Sadakaların gizli, onur kırmadan verilmesini istiyor. kısaca insan olmamızı doğru olmamızı, kalp kırmamamızı ,hak yemememizi istiyor.
Herkes yaptığınla gider bu dünyadan vaktı gelince insanoğlunun yaptırımları o günah bu günahlarıyla değil özünde doğruluk yatmakta gerisi sana kalmakta.
Kim bilebilir ki dünyada günahkar bilinen kişinin Allah katında günahsız olabileceğini? kullar hele kendisini bilmeyip hak yiyen insan görünümlü dini alet edenler daha günahkar bence.
Allah’la kul arasına kimse giremez
bunlar o kadar derin konulardır ki kimse kimsenin hakkında söz söylemesine ahkam kesmesine hiç gerek yok.
Herkes kendisinden sorumludur ne yapmışsa bedelini kendisi ödeyecektir. Kimse kimsenin çukurunu doldurmayacak orada hatır için kimse kimsenin hakkını korumayacaktır.
Boş sözlere gerek yok kim ne yaparsa kendisine yapacaktır.
Bedelde, ödülde kendisindedir kişinin. Kalbinizin güzellikleriyle doğru yaşamanız dileğiyle.. Sevgiler…
Emel Araz