Kürk Mantolu Madonna Kitap Özeti, Kürk Mantolu Madonna Ne Anlatıyor

Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali‘nin 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır. Roman üç ana tema etrafında şekilleniyor: Aşk, yalnızlık ve yabancılaşma…

Türk Edebiyatının usta ismi şair ve yazar Sabahattin Ali’nin hiç kuşkusuz en çok tanınan eseri Kürk Mantolu Madonna’dır.

Biz de sizin için kitaptan kısa bir özet çıkarmanın yanında kitabın karakterleri, ana fikri vb. hakkında bilgilere yer verdik. Ayrıca kitap hakkında sorulan bazı soruları da derleyerek bunları cevapladık.

İşte yazımızın konu başlıkları ve Kürk Mantolu Madonna özeti…

Kürk Mantolu Madonna Konusu ve özeti

Romanın baş karakterleri, Alman asıllı bir kadın olan Maria Puder ve Havranlı Raif Efendi’dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik, sessiz ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır. Sevmediği bir kadınla evlenmiştir, çocukları olmuştur, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendisi yön verememiş, başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur ve bunu günlüğüne aktarmıştır.

Raif Efendi, 20’li yaşlarında babasının isteği üzerine gittiği Berlin’de, sanata olan ilgisi sayesinde bir sanat galerisine gider. Galerideki tablolar arasında bir sanatçının otoportresini görür ve tablodaki kadını hiç tanımamasına rağmen platonik olarak ona âşık olur. Bu tablo onda daha önce hiç hissetmediği duygular uyandırır. Raif Efendi tablodaki portrenin, Rönesans ressamı Andrea Del Sarto tarafından yapılmış “Madonna delle Arpie” isimli tablodaki Madonna’nın portresine benzetir. Tabloya o kadar hayran olur ki, fırsat buldukça tabloyu görmeye gelir, fakat başka gözlerin onu takip ettiğini fark etmez. Artık ritüel halini alan bu tabloyu seyretme seanslarından birinde bir kadın onun yanına gelir. Bu kadın, tablonun sahibi olan sanatçı Maria Puder’dir. Maria, Raif’in tabloya olan hayranlığının farkındadır. Raif ise başta onun kendisiyle alay eden biri olduğunu düşünür. Tablonun sahibi ile konuştuğunu öğrenince ise, dünyası bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değişir.

Maria’nın karakteri Raif’e göre daha dominanttır. Kendisinin bir erkek gibi özgür yetiştiğini, canı ne isterse onu yaptığını Raif’e anlatır. Hatta Raif’i de çok naif bulduğunu dile getirir. İkisi bu özellikleri sayesinde birbirlerini tamamlarlar ve aralarında uzun süren bir arkadaşlık başlar.

Raif, Maria’yı çok sevmektedir fakat Maria’nın kendisine olan hislerinden pek emin olamaz. Yine de onun her istediğini yapmaya çalışır. İkisi beraber rüya gibi güzel günler geçirirler. Bir gün Raif, babasının öldüğü haberini alır. Türkiye’ye, Havran’a dönme kararı alır. Maria ile burada mektuplaşmaya devam edecektir. Fakat aralarındaki birkaç mektuplaşmadan sonra, Maria’nın mektupları kesilir. Raif bunu hayra yormaz ve Maria’nın kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür. Raif’in asla bitmeyecek olan kasvetli günleri işte burada başlar. Sevmediği bir kadınla evlenir.

Raif, mektupların kesilmesinden tam on yıl sonra, Maria’nın bir akrabasını Ankara’da görür. Ondan, Maria’nın kendilerine bir Türkten hamile olduğunu söylediğini ama ismini vermediğini öğrenir. Ayrıca Maria’nın doğum sırasında fenalaştığını, komaya girdiğini ve bir hafta sonra koma hâlinde iken öldüğünü de büyük bir üzüntüyle öğrenir. Üstelik Maria’nın mektuplarında sadece “iyi haber” olarak nitelendirdiği gerçeği de o anda öğrenir: On yıl önce Maria, Raif’ten olma kız çocuklarını dünyaya getirdikten bir hafta sonra koma hâlinde ölmüştür.

Raif Efendi, ölümünün yaklaştığını anladığında bu güzel günleri kaydettiği defterinin yakılmasını genç iş arkadaşından rica eder. Genç iş arkadaşı da Raif Efendi ile ilgili bu gizemi çözmek ve onu daha yakından tanıyabilmek için defterini okur.

Kitabın ana fikri nedir?

Okuyan kişiye göre değişiklik gösterebilir. Herkes kendi bilgi, birikim ve ilgisi üzerine farklı düşünceler ve yorumlar çıkarabilir.

Kitaptan alınabilecek fikirlerden öne çıkanı ön yargıların hayata olan etkisidir.

Rasim, Raif efendiyi ilk tanıdığında onun hakkında ön yargılı bir tutum takınmış ama defterde okudukları bu sessiz adamın içinde ne fırtınaların koptuğunu, gönlündeki kara sevda acısını ortaya çıkarmıştır. Bu yüzden Rasim onu geç tanımasının pişmanlığını da yaşamıştır.

Raif Efendi mektupların kesilmesi sonrası önyargılı davranıp Maria’nın onu terk ettiğini düşünmesi de sonuçları kötü olmuştur. O da yıllarca bunun pişmanlığını taşır Her iki durumda da önyargı nedeni ile karşısındaki konusunda kolay hükümler verip sonrasında bunun bedelini ağır ödeme durumu vardır.

Kürk Mantolu Madonna ne anlatmak istiyor?

Psikolojik bir anlatı olarak da ifade edebileceğimiz roman aslında üç ana tema etrafında şekilleniyor: Aşk, yalnızlık ve yabancılaşma. Kürk Mantolu Madonna, daha çok bir aşk hikayesi olarak görünse de romanda aslında bir insanın yalnızlaşma sürecine ve giderek topluma yabancılaşmasına şahit oluyoruz.

Kürk Mantolu Madonna roman karakterleri kimlerdir?

İlk hikayenin kahramanı yazarın kendisi ve Raif Efendi’dir. Hamdi Bey, yazarın iş bulmasına vesile olan kişidir. Yazar yeni iş yerinde Raif Efendi ile tanışır. İlk hikayede aynı zamanda Raif Efendi’nin karısı Mihriye Hanım, küçük kızı Nurten, büyük kızı Necla, baldısı Ferhunde Hanım, baldızının kocası Nurettin Bey yer alır. İkinci hikayenin kahramanları ise Raif Efendi ve Maria Puder’dir.

Kitaptaki kişiler ve özellikleri

Raif Efendi: Romanın asıl kahramanıdır. Babası Havranlı bir sabuncudur; Raif’i Berlin’e sabun işinde uzmanlaşması için gönderir. Raif orada Maria Puder ile tanışır. Raif Efendi romanın genelinde kendi hâlinde, sessiz, sakin, ahlaklı ve sıkıntılı olduğu zamanlarda başkalarına belli etmeyen birisidir. Ancak bu sessizliğinin ardında bir kadına duyduğu büyük bir sevda gizlidir.

Maria Puder: Raif, Maria’yı yani Kürk Mantolu Madonna’yı tutkulu bir aşkla sevmektedir ve tüm yaşamında sadece onunla olduğu zaman diliminde ruhen huzurlu yaşamıştır. Maria Puder, Berlin’deki Atlantik adında bir barda şarkı söylemektedir. Orada çalıştığı yıllar boyunca erkekler hakkında edindiği bilgi ve tecrübelere dayanarak hepsinin güvenilmez olduğunda karar kılmıştır. Kendini ne kadar zorlarsa zorlasın, kimseyi sevemeyen birisidir. Kimseyle çok yakınlaşmaktan hoşlanmaz. Raif Efendi’nin ona âşık olduğuna inanması ve hislerine karşılık vermesi oldukça uzun sürmüştür. Hem Raif Efendi hem de Maria Puder, yıllardır aradıkları kişiyi bulduklarını düşünmüşler ve aşka inanmaya başlamışlardır.

Anlatıcı: Raif Efendi’nin iş arkadaşıdır. Raif Efendi’nin gizemini çözmemizi sağlayan karakterdir.

Kürk Mantolu Madonna Nerede Geçiyor?

Kitap iki farklı hikayeden oluşuyor. İlk hikaye Ankara’da geçiyor. İkinci hikaye ise çoğunluk olarak Almanya’nın Berlin şehrinde geçiyor. Bunun dışında kısa olarak da Havran’da geçiyor.

Kürk Mantolu Madonna hangi döneme aittir?

Tanzimat dönemine aittir.

Kürk Mantolu Madonna neden bu kadar çok okunuyor?

Kürk Mantolu Madonna romanı, Hakikat gazetesinde 18 Aralık 1940-8 Şubat 1941 tarihinde “Büyük Hikaye” başlığı altında 48 bölüm olarak tefrika edildikten sonra kitap olarak da ilk kez 1943 yılında Remzi Kitabevi tarafından yayımlandı. Roman gazetede tefrika edildikten sonra Sabahattin Ali telif hakkını alamadı. Bunun sebebi ise edebiyat çevresince beğenilmemesine bağlanmakta. Çünkü roman, döneminde kimi çevrelerce fazla romantik ve anlamsız bulunmuştu. Peki, ilk yayımlandığı dönemde okurun ve edebi çevrenin ilgisini çekemeyen bu roman, nasıl oldu da günümüzde bu kadar popüler hale gelmeye başladı?

Kürk Mantolu Madonna’nın çok okunmasının ardındaki sebeplerde, yayıncılık ile ilgili arka planlar, telif sıkıntıları, Sabahattin Ali’nin yaşamından ölümüne kadar toplum içerisindeki konumu, değişen imajları ve tarihsel süreç içerisinde toplumda değişiklik gösteren ideolojik görüşler de yer alır.

Roman kaç yaş için uygundur?

13 yaş ve üzeri izleyici kitlesi için uygundur.

Kaç adet sattı?

Vatan Kitap’ın haberine göre Yapı Kredi Yayınları’nda ilk baskısını 1998 yılında yapan ve Temmuz 2017’de 85. baskısını yapan kitap, bugüne kadar 1.625.922 adet satıldı.

Kürk Mantolu Madonna hangi edebi akım?

Romantizm ve idealizm üzerine bir romandır.

Kaç dile çevrildi?

Bu zamana kadar 21 dile çevrilen ve 24 ülkede yayımlanan Kürk Mantolu Madonna’nın çevrildiği dillerden bazıları şöyle: Almanca, Arapça, Azeri Türkçesi, Boşnakça, Bulgarca, Çince, Dutça, Farsça, Fransızca, Hırvatça, İngilizce, İtalyanca, Lehçe, Makedonca, Moğolca, Romence, Rusça, Vietnamca.

Romandan Alıntılar

Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu,  benim de bir ruhum bulunduğunu öğrettin.

İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs  etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.

Sabahattin Ali Kimdir?

41 yıllık kısa sayılabilecek yaşamına Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kağnı, Ses gibi çok önemli roman ve hikayeleri sığdıran ünlü yazar Sabahattin Ali kimdir? kaç yaşında nerede doğdu?

Sabahattin Ali 25 Şubat 1907’de Eğridere’de doğdu. 2 Nisan 1948, Kırklareli’de vefat etti. Türk yazar ve şairdir. Edebi kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıktı; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi. Kuyucaklı Yusuf (1937),İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) romanları Türkiye’deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem 20. yüzyılda hem de 21. yüzyılda etkisini sürdürdü.

Eğridere’de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir’de başladıktan sonra İstanbul’daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem’in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımlattı. Anadolu’da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya’ya gönderildi. Türkiye’ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bu dönemde memurluktan ihraç edilince görevine geri dönebilmek için Atatürk hakkında bir şiir yazdı ve tekrar devlet kurumlarında görevlendirildi. Ayrıca kendisine yüklenen sosyalist algısını kırmak için de Esirler adlı bir oyun kaleme aldı.

Hayatının son yıllarında Türk milliyetçileriyle yaşadığı tartışmalarla da öne çıktı, özellikle Türkçü-Turancı yazar Nihal Atsız ile yaşadığı gerilim giderek artarak Irkçılık-Turancılık davasının bir parçası oldu. Bu dönemde Aziz Nesin’le beraber çıkardığı Markopaşa dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye’den ayrılmak istedi ve Bulgaristan sınırını geçmek isterken kendisine kaçma girişiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafından milliyetçi gerekçelerle öldürüldü.


20.10.2022 16:31:12