Pendik Musiki Derneği’nin Kurucu Üyesi: Bestekar Zeynettin Maraş

Yaşamı

Zeynettin Maraş, müzisyen bir ailenin çocuğu olarak;  1927 yılında Suadiye’de dünyaya geldi.

Annesi kendisine Türk musiki zevkini aşılayan ve bu alanda ilk çalışmaları yaptıran udi Muazzez Hanım, babası da son görevi Bafra Noterliği olan Memduh Beydir.

1966 yılında yaptığı 26. şarkısı ‘İnleyen Nağmeler’ büyük bir çıkış yaptı. Besteciliğe profesyonelce adım atmış oldu. ‘Gizli Aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye’ en ünlü bestelerinden biri. Sanatçımız Pendik ile de her zaman iç içe oldu. Pendik’te düzenlenen Türk Sanat Müziği konserlerinin daimi konuğudur. Pendik’ten birçok dostu ve müzik eğitimi verdiği çok sayıda öğrencisi bulunmaktadır. Kurucularından olduğu (1989) Pendik Musiki Derneği’nde de repertuar öğretmenliği yaptı.

Kariyeri

İstanbul Belediye Konservatuarı’na girdi. Dönemin en büyük hocaları Münir Nurettin Selçuk, Şefik Gürmeriç, Mesut Cemil, Nevzat Atlığ, Refik Fersan ve Şerif Muhiddin Targan’dan dersler aldı ve 1953 yılında mezun oldu. Sözleri Necla Tarzi’ye ait olan ‘Gözyaşlarımı Derdime Derman Ettiğim Akşam’ isimli ilk bestesini 1949 yılında, Ankara Radyosu’nda o yılların ses sanatçısı Muzaffer İlkar okudu. 1966 yılında yaptığı 26. bestesi ‘İnleyen Nağmeler’, büyük bir çıkış yaptı.  ‘Gizli Aşk Bu’, ‘Hasretim Sana’ ve sözleri Onur Akay’a ait olan ‘Seni Beklerken’ isimli besteleri ile de bilinmektedir.

26 yıl çalıştığı Denizcilik Bankasındaki Şeflik görevinden, musikiye daha fazla zaman ayırabilmek arzusuyla, kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Ve Zeynettin Maraş şöyle diyor: “İnsan bildiklerini kendisine saklamamalı. Bunlar hangi sahada olursa olsun özellikler gençlere aktarılmalı. Ben annem ve hocalarımdan gördüğüm şekilde bunu yapıyorum. Musikimize ne kadar hizmet edebiliyorsam o kadar mutlu oluyorum.”

Müziğe hizmet veren Zeynettin Maraş Pendik’te ödül aldı

Türk Sanat Müziği’ne hizmet eden sanatçıları takdir etmek ve hizmetlerini ödüllendirmek amacı ile 2011 yılında, Pendik Yunus Emre Kültür Merkezi’nde tören düzenlendi. Törende 13 koro şefine ödül verildi. Ödül verilen isimlerden biri de Zeynettin Maraş oldu.

Eserlerinden Bazıları

Anladım Sonbaharın Son Ödülüsün Bana,  Aşk Aşk Deyip Çırpınma, Bâzen Ümit Bâzen Neş’e Bâzen Keder Geldi Gitti, Ben Bahar Bekliyordum Gonceler Neden Soldu, Ben Ufacık Bir Bebeğim Koru Beni Anneciğim, Benimle Olmaktan Bıktıysan Eğer, Biliyorum Vefâlısın Benim Gibi Sevdâlısın, Dinle Canım Beni Baştan, Gizli Aşk Bu, Hatırlamasan da Olur Beni Artık Hiçbir An, Hasretim Sana Sanki Bin Yıl Uzakta Gibi, İnleyen Nağmeler, Semâdan Parlak Yüzün Bir Kerecik Göreyim, Sen Kapımda Bir Sessin Duyup Açamadığım, Sen Yemyeşil Baharsın Dileğin Tutulduğu Umuda Erildiği, Seni Beklerken, Yağmur Git Penceremden Uykum Kaçırıyorsun

Besteledikten 20 yıl sonra gizli aşkını açıkladığı Nihavent şarkısı ile tanındı:

Zeynettin Maraş’ın Gizli Aşkı

“Gizli aşk bu, gizli dert bu veda ettim her şeye”, bu sözler bestekâr Zeynettin Maraş’a ait. Sadece yaşadığı duygularını ve aşkını yıllarca gizli tuttu. Kimdi aşık olduğu kişi, bu gönül macerasını beraber izleyelim.

Bestekârımız Udi Zeynettin Maraş, Denizcilik Bankası’nda muhasebe şefi olarak çalıştığı yıllarda. Radyoda olsun, gazinolarda olsun Emel Sayın’ı özel bir ilgi ile dinliyor ve yıllar boyu Emel Sayın’ı artan bir sevgi ve hayranlıkla izliyordu.

Maraş, bir gece Caddebostan’da, Bağdat Caddesi’ne bakan bahçeli evlerinin çalışma odasında o güfteye başladı; ‘Gizli aşk bu, gizli dert bu veda ettim her şeye’.

Güfte günler sonra bitti. Sonra oturdu, şaheser melodinin notalarını bulup işledi. Öyle bir şarkı çıkmıştı ki ortaya, ‘Gizli Aşk Bu’ tüm Türkiye’yi sarstı.

Gizli aşk bu söyleyemem derdimi hiç kimseye�

Zevke veda, neşeye de, veda artık her şeye

Arzular bir hayal oldu, baharımın gülleri soldu

Gönlüm, hicran, hasret gamla doldu





Sevdim amma görmüyor bak gözlerim hiç kimseyi

Gizli aşk, bir gizli dertmiş, feda ettim her şeyi
Arzular bir hayal oldu, baharımın gülleri soldu
Gönlüm, hicrân, hasret gamla doldu

 ‘Gizli Aşk Bu şarkısı dilden dile söylendi. Esas merak edilen konu Maraş bu eseri her yerde görülebilecek herhangi bir gizli aşka mı yazılmıştı? Yoksa iddia edildiği gibi ünlü bestekâr Zeynettin Maraş’ın, sanatı, sesi ve güzelliğiyle ünlü Emel Sayın’a duyduğu aşkın ölümsüz eseri miydi?

Aradan uzun yıllar geçti. Ünlü udi ve bestekâr Maraş, bu şarkıyı kimin için yazmış, kimin için bestelemişti? Herkes bu merakla kıvranırken Zeynettin Maraş esprili şiiri ile meraklıların merakını giderdi.

Bestenin çıkış yaptığı 1970’li yılların başında Zeynettin Bey’in Yıldız Hanım’la, Emel Sayın’ın da İsmet Kasapoğlu’yla mutlu bir evliliği vardı. Zeynettin Bey:

“Bu besteyi yaptığım zaman evliydim. Bu nedenle adeta herkes beni suçlamıştı. Mektup yazanlar, telefon açanlar, yolda görenler herkes bu aşkı öğrenmek istiyordu. O dönemde Avni Anıl, Musiki Mecmuası diye bir dergi çıkartıyordu. Dergide haftada bir musiki yazıları yazardım. Meraklı sorgulamalara o köşemde bu şiirle cevap verdim.” diyor.

Alnım açık, başım diktir / �Yüzüm güleç, gözüm pektir / �Dosta kapım hep açıktır / �Bir gizli aşk suçum olsun /�Adım belli sanım belli /�Dinim ve imanım belli / �Dostumla düşmanım belli /�Bir gizli aşk suçum olsun Maraş’tan gelmiştir soyum / �Bir 77’dir boyum /�Hiç fena değildir huyum /�Bir gizli aşk suçum olsun /�

Bestekar Maraş, kendi yöntemiyle gizli aşkını bu şiirle savundu.

Türk Müziği’nin simge isimlerinden biri olan Zeynettin Maraş’ın samimi cevapları ile sevenlerini – sanat dünyasını aydınlatan röportajını, okuyucularımız ile paylaşıyoruz:

Müziğe nasıl, nerde ve ne zaman başladınız?                  

Türk Sanat Müziği çalışmalarıma; 10 yaşımda ilkokul 4. sınıftayken annem udi Muazzzez hanımla başladım. Annem uduyla çalıp, söyleyerek bana seçme eserleri öğretiyordu. Türk Sanat Müziği’ni bana sevdiren ve aşılayan annemi her zaman musiki dünyamın abidesi olarak anarım.

Anneniz Muazzez Hanım ve kardeşiniz Siyami Maraş udi, kız kardeşiniz Necla Tarzi aynı zamanda ilk bestenizin güfte yazarı. Ailede bir genetik olgusu olduğunu, müziğe yönlendirildiğinizi söyleyebiliriz değil mi?

Erkek kardeşim Siyami Maraş fevkalâde mızraba sahip değerli bir ud sanatçısıydı. Ablam Neclâ Tarzi’nın  bazı gazetelerde köşe yazıları yayınlanırdı ve de şairdi. Bende çok faydalı etkileri olmuştu.

İlk bestenizin adı neydi peki; ne zaman ve nasıl yaptınız?

İlk bestemi 19 yaşında yaptım. Sözleri, ablam Neclâ Tarzi´nindi. Hicazkâr makamında ve curcuna usulündeydi:

Gözyaşlarımı derdime derman ettiğim akşam./�Yanmış gönülü yârime ikram ettiğim akşam /�İmdat umarak göklere efgan ettiğim akşam./�İnsaf diledim hicrine isyan ettiğim akşam.

Niteliğin sayılarla işi olmasa da şunu sormak isterim? Bugüne kadar kaç beste yaptınız, bunların kaçı TRT repertuarındadır? 

86 bestem var. Bunlardan 18 adedi TRT repertuarındadır.

Bestelerinizi nasıl bir ortamda yapıyorsunuz?                                   

Bende gecelerin çok önemi vardır. Geceler çoğunlukla sessizdir. Gelen, giden olmaz. Daha rahat çalışma imkânınız olur.

Hangi enstrümanları kullanırsınız? Ses olarak da yorumda bulunur musunuz?

İyi düzeyde ud çalarım. Ses olarak da yıllarca sahne çalışmalarım oldu.

Koro yönetiminde de bulundunuz mu? Bulunduysanız, hangi koroları çalıştırdınız?

Bazı koroları kısa süreli çalıştırmalarım oldu. En önemlisi Pendik Musiki Derneği´nin üç numaralı kurucu üyesiydim. Yıllarca koro şefliği ve genel sekreterlik görevlerinde bulundum. Son olarak da çalışmalarımızı evimde yaptığımız özel topluluğumla yıllarca konserler verdik.

En güzel ödülü halkın sevgisiyle aldığınız halde ben yine de böyle bir soru soruyorum: Kazandığınız ödüller oldu mu?       

80 civarında çok değerli ödüllerim var. Bunların büyük bir kısmını evimin salonunda sergilemekteyim.

Ödül kazanmanın sanatçıya nasıl bir katkısı oluyor?       

Ödül sanatçının manevi kazancıdır.

Bazı bestelerinizin güftesi de size ait. Müzikle birlikte şiir de devam etti mi sizde? Kendinizi şair olarak tanımlayabilir misiniz?

26 adet şiirim ve güftelerim var.

Yazarlığınız var, geçtiğimiz dönemde anılarınızı yayımladık. Nerelerde yazdınız, hangi dergi ya da gazetelerde?

Eflâtun, Mızrap ve Musiki Mecmuası dergilerinde yazılarım yayınlandı. Değerli bestekâr Avni Anıl Dünya gazetesinde Cuma günleri hazırladığı TSM sayfasında bana Nağmelerin İçinden isimli bir köşe vermişti. Buraya yıllarca Türk Sanat Müziği ağırlıklı sanat yazıları yazdım. Ayrıca içinde, bu yazılarımdan seçmeler ile Dünden Anılar isimli gerçek yaşamımdan oluşan beş yazım, sözleri de benim olan on şarkımın notaları ve değişik fotoğrafların bulunduğu Nağmelerin İçinden isimli bir kitabım var.

Gizli Aşk’ın kimin için yazıldığını yıllardır gizlediniz. Daha sonra bu konuda Emel Sayın‘ın adını açıkladığınız doğru mu?

Ben böyle bir açıklamada bulunmadım. 50 yıldır açıklamadığım Gizli Aşk  adı gibi gizli kalacaktır.

Dile düşen bestelerinizle de Türk Müziğinin altın çağından payına düşeni alan bir bestekâr olarak, bugün üzerine adeta ölü toprağı atılan Türk Müziği ya da TSM için ne diyorsunuz?

Türk Sanat Musikimiz için bahsettiğiniz tabiri katiyen kabul etmiyorum. Türk Sanat Musikisi yıkılmaz, Türk Sanat Musikisi batmaz, Türk Sanat Musikisi ölmez. O çok sağlam temeller üzerine inşa edilmiş çok büyük bir sanat dalıdır.

Türk Müziği´nin o günkü durumdan bugünkü duruma gerilemesini neye bağlıyorsunuz?

Her sahada olduğu gibi, her sanat dalında da inişli-çıkışlı zamanlar olabilir. Türk Sanat Müziğimiz günümüzde çok geniş bir dinleyici kitlesine sahiptir ve dimdik ayaktadır.

TSM´nin dünle bugününü böyle bir dolaylı tabloyla kapattıktan sonra şunu sormak isterim: Her şeye rağmen Türk Müziğinin geleceğinden umutlu olabilmemiz için bir neden olabilir mi?

Her ülkenin müziği önce o ülke vatandaşları için güzel ve değerlidir. Türk Sanat Musikimiz de bizimdir ve de çok güzeldir ve de çok değerlidir. Büyük ülkemizde her zaman zirvede olacaktır.

Türk Müziği ile yabancı müzikleri karşılaştırdığınızda nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor?

Böyle bir kıstas düşünülemez. Ben şahsen her çeşit müziğin güzelini zevkle dinlerim. Zaten güzel inkâr edilemez.

Çok seslilik peki… Zaman zaman gündeme gelen çok seslilik Türk Müziği açısından olumlu kazanımlar sağlayabilir mi?

Bu alanda bazı çalışmalar yapanlar oldu. Müspet sonuç alınamadı. Musikimizi rahat bırakalım.

Müzik eserlerinin üretilmesi ve yaşatılması yönünden TRT’nin aldığı bir sorumluluk var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

TRT ülkemizde musikimize çok yararlı hizmetleri olan bir büyük teşkilattır. Onu kuranlara, yönetenlere ses ve saz sanatçılarıyla program yapımcılarına, sunucularına, teknik elemanlarına sonsuz tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.

Amatör olarak çalışmalar sürdüren musiki dernekleri korolarının Türk Müziğine yararları olup olmadığı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?  

Musiki derneklerimizin hocaları ve mensuplarına da başarı dolu günler, yıllar diliyorum.

Kaynak: Vikipedi, www.salihbora.com,  www.musikiklavuzu.net, Suat Yener, yeniadana.net, hacettepe.edu.tr, www.gazetekadikoy.com.tr, www.hurriyet.com.tr, Özata Ömer

[ux_gallery ids=”47372,47371,47370,47369,47368,47367,47366,47365,47364,47363,47362,47361,47360,47359,47358″ style=”shade” type=”grid” animate=”fadeInLeft”]


19.10.2021 13:49:40