Vazgeçmemek kopmamak gerek hayattan içinde ne kadar çirkinlikler olsa da.
Umutları hep yeşerterek taze tutmak gerek.
Ertelememek gerek hayatı yarının neler getireceğini bilinmezliklerinde
buluşmadan önce.
Kafaya takmamak,fazlada önemsememek gerek hayatın içindeki yaşananları, yapılan kötülükleri görmemek lazım .
Karşında oluşların tesadüf değil sana verilecek bir ceza veya bir ödül olduğunu unutmamalı.
Ne kadar kalacakları tamamen sana bağlı olduğunu , kalacakları zamanı belirlemen gibi ,vereceğin değerin alacağın kadar olması gerektiğini.
Her yeni bir gün yeni umutların gelişi olduğunu , gecenin ardından gündüzün gelmesi gibi.
Hayatın bir simülasyondan oluştuğunu gerçek olduğunu sanarak yaşıyormuş adına bunun bilincinde kaç kişi varız.
Gerçeklikten yoksun birbirimizin yansımaları ile mutlu ve mutsuz kavramları bilmeden hissettiğimizi zanederek sadece mış yaparak tekamüllerimizi doldurmaktayız her birimiz.
Simülasyon hayatın içindeki oyuncuların kendini her çeşit rolün içinde bulması bunu uygulaması demek olduğunu bilseydik hayata bakış açımız nasıl farklı olurdu.
Kimsenin ne yaptığına bakmaksızın sadece kendimizle ilgilenip yetiştirmekle bulurduk her şeyden önce kendimizi.
Dünya dediğimiz olayın çok boş olduğunu hepimizin uyumakta olduğumuzu, uyandığımızda esas gerçekliğe varılacağını paranın pulun sadece araç olduğunu bizi sadece inançlarımızın ve kendimize verdiğimiz değerlerin kurtaracağını bilmemizin artık zamanı gelmedi mi?
Vazgeçmemek gerek bunlara ulaşmak için dünyanın çok eski bir gezegen olduğunu, yenilerinin de olabileceğini düşünerek geçirmek gerek zamanı.
Gerçek dünyaya ulaşabilmek için mecburen bu zaman akışından geçmekte olduğumuzu bir çoğumuzun bilmeden sıradan geçişler içinde bir çoğumuzun ise bunun gereğini yaparak.
Ne kadarı hissettiğimiz ne kadarı algıladığımız hepimizin IQ’süne bağlı ve bizlerin lehine..
Umarım algılamalarımız ve farkında oluşlarımız hepimizin hayrına olur.
Sevgiyle kalın.
Emel Araz