Su Ürünleri bahçesinde balıkçı öykülerini anlatan Bahri Kanatoğlu’ndan, eski Pendik’in kısmetli, bereketli denizin cömertliğini dinledik.
“Hayatım boyunca hep tek başıma çalıştım. Deniz beni emekli yapmadı”
“Pendik kadar güzel bir yer yoktu. Elimiz inmezdi yol boyunca selam vermekten. Pendik kardan geçilmezdi eskiden, şimdi kar yağmıyor. Denizde hiçbir canlı kalmadı.
Pendik’in güzelliği kayboldu. 1954 yılında bir canavar yakaladım 650 kg ağırlığındaydı. İstanbul’a gönderdik kamyonla, sergilendi geri geldi. Alıp tekrar denize bıraktık.
Denizde Hüstüm fırtınası, Ayandom fırtınası meşhurdur. Bir gün balıktan dönerken aniden Hüstüm Fırtınası yakaladı, Manastır Köyü’ne sığındım. Tabi fırtına geçene kadar koktu balıklar, satamadım.
Hayatım denizde geçti hiçbir şey göremedim. Hiç bir şey anlamadım. Hayatım boyunca hep tek başıma çalıştım. Deniz beni emekli yapmadı.
Ergün ile 1960 yılında tekir ağı attık. Ağları çekerken saat 10 olmuş hala ayıklıyorum. Yorulup bıraktım, Ergün oturduğu yerden, çekelim çekelim, akarken Karadeniz dolduralım, dedi. Ona göre hava hoş tabi ben tek başına ayıklıyorum. Karidesler o kadar çoktu ki ayıklaması öğleye kadar sürdü. Yunanistan’da bir deniz sahili olan Kavala, 10 km deniz kıyısı olan bir balıkçı kasabası. �
Deniz kenarı her taraf balık �
Bir gün sardalye attık, o gün sardalye balığı anlatılmayacak derecede çoktu. Kayıklar iskelenin etrafına yanaşırlar herkes balığını ayıklar. Ayıklanan balıklardan kalanlar her gün orada pişirilir. Pendik mis gibi balık kokar, gelen geçen balık yer giderdi.
Maltepeli Hasan Reis; “git şuradan 10 tane ekmek al” dedi. 10 tane ekmek deyince ben şaşırdım ne yapacak diye meğer gelen geçen yesin diye. Bir baktık zamanın Belediye Başkanı Orhan Maltepe, kollarını falan sıvamış Pendik’i geziyor. Mis gibi kokuyu alınca bize doğru geldi.
-Ne güzel kokuyor bu çocuklar balık mı yapıyorsunuz?
-Evet başkanım balık pişiriyoruz.
-Bende yiyebilir miyim?
-Ne demek buyurun, dedik.
Oturdu bizle beraber. Bizim Selahattin;
-Başkanım iyi güzel balıkları yedik ama bu helvasız olmaz, dedi.
Başkan hemen çıkardı para verdi,
-2 kilo tahin helvası alın, dedi.
Bıçak kesmiyordu helvayı, ellerimizle yedik. Güzel bir ziyafet çekildi soğanlar balıklar o yenen içen anlatılmaz tabi bu haliyle değil Pendik’in 50 – 60 sene önceki hali. O zamanlar Pendik bambaşka bir yerdi.
Balık ekmek yiyenlere acırlardı; vah zavallı, yazık günah balık ekmek yiyor, diye. Gençliğimizde anlatırdık, durumu iyi değil yine balık yiyordu diye. Balık fakirlerin yemeği idi. Şimdi nerde balık, olsa da yemeğe kimin gücü yetecek?
Söyleşi : Hümeyra TURAN