Adı Hasan…
Soyadını bilmiyorum…
Otuzlu yaşlarında..
Mahalledeki dört kahvehaneden birinin sahibi…
Yanında bir ocakçı,bir de garson çalışıyor..
Kahvehane kalabalık olduğu zamanlarda o da yardımcı oluyor..
Müşterilere çay götürüyor,boşları topluyor,bahçedeki kül tablalarını boşaltıyor,gerektiğinde tuvaleti temizliyor,kahvehanenin hem patronluğunu,hem işçiliğini yapıyor…
Yaptığı iş kolay gibi görünür ama zordur.Çünkü hem patron,hem çalışan duruşunu aynı anda göstermesi gerekir.Bunu da layıkıyla yapıyor.Kahvehaneye ilk kez gelen biri,çayı o getirse bile,giyiminden ve çayı getirirken bir elini sürekli pantolonunun cebinde tutmasından,onun kahvehanenin sahibi olduğunu anlayabilir…
Başkasına ait bir kahvehanede garsonluk yapamam,bana zor gelir..
Kimsenin ayağına çay götüremem,boş toplayamam,hele tuvalet temizliği,mümkün değil,genlerimde yok,Allah mecbur bırakmasın…
Kahvehanelere genellikle garson dayanmaz.Ücreti azdır,iş ağırdır.Sık sık kahvehanelerin camlarında “Ocakçı aranıyor” yazısını görürsünüz..
Kolay sanırsınız ama değildir..
Çünkü,ocakçı diye işe girersiniz ama sadece ocağa değil,Şubat’a da baktırırlar,Mart’a da baktırırlar,Nisan’a da baktırırlar,Mayıs gelmeden,üç ayda isyan eder,işi bırakırsınız..
Ocakçı,garson,paspas,tuvalet temizliği,bakkala,çakkala,lokantaya,müşteriler için sigara,köfte,fındık fıstık alma işleri,hepsi birer birer sizin sırtınıza yüklenir..
Bu kadar çok iş yaptıktan sonra aldığınız paranın az olduğunu görüp,çaktırmadan cebinize üç kuruş atsanız,işinize son verirler.Neden?..
— ” Para çalıyor!…”
Bir de istersen hakettiği parayı ver de bir bak bakalım,yine çalacak mı?..
Azmettiren sensin.O zaman suçun büyüğü senin..
Bu bir mazeret olamaz tabi.Her koşulda dürüst ve namuslu olmak iyidir.Ben sadece ezilen garson kardeşlerimin tarafını tuttuğum belli olsun diye öyle dedim.Yazı dünyasında ezilen tarafı tutmak hem duygusal açıdan hem ticari açıdan iyidir,çok sattırır…
Neyse..
Kahvehanenin patronu Hasan,sen ne söylersen,tersini söyleyen bir adamdır..
“İyi misin?” diye sorarım,”İyi değilim.” der..
Başka bir gün “İyi görünmüyorsun.” derim, “Yok yok,iyiyim” der..
İstediğin cevabı alabilmek için ters psikoloji uygulamak da mümkün değildir,kafanı öyle bir karıştırır ki,ne istediğini unutursun…
Geçenlerde Galatasaray-Fenerbahçe futbol maçı vardı..
Ben Galatasaray taraftarıyım,Hasan da öyle..
Bilirsiniz,kahvehanelerin ana başlıklarından biri futboldur..
O günün alt başlığı da Galatasaray-Fenerbahçe maçıydı..
İkimiz de Galatasarayı tuttuğumuz için,dost ve yandaş bir ifadeyle “Bugün yeneceğiz Fenerbahçeyi!” dedim,Hasan yine benim söylediğimin tersini söyledi.
— Hiç belli olmaz.Fenerbahçe yenebilir..
Söylediği mümkündü.Fenerbahçe daha formdaydı..
Ben,Galatasaraylı olarak,tuttuğum takımın yenmesini istiyordum ama Fenerbahçe kazanmaya daha yakındı..
“Haklısın” dedim.”Fenerbahçe daha iyi durumda,yenebilir..”
Madem Hasan benimle aynı fikirde değildi,o zaman ben onunla aynı fikirde olur,arkadaşlığımızın devam etmesini sağlayabilirdim..
Fikir dediğin nedir ki?..
Gider,gelir,kuş misali uçar,bir sağdaki dala,bir soldaki dala konar,bazan dal tartar,kuş kalkar,bazan dal tartmaz,kuş kalkmaz,önemli olan,önemli olan şeylerdir.İnsan ilişkileri,ülke ilişkilerine benzer,dostluk yoktur,menfaatler vardır..
Ben “Haklısın,Fenerbahçe daha iyi durumda,yenebilir” deyince,Hasan bu sefer “Valla hiç belli olmaz,maç berabere de bitebilir.” dedi.
— Haklısın.Maç Galatasarayın sahasında olduğu için,yenilmez..Yenmesi de zor.Sıfır-sıfır berabere biter.
— Sıfır- sıfır olmaz,Bir-bir olur!
— Karşılıklı birer tane atarlar diyorsun?
— İki- iki de bitebilir!
— Doğru söylüyorsun,maçın atmosferi yüksek,golcüler formda,en az ikişer tane atarlar,iki-iki biter.
— Üç-üç biter!
— Fenerbahçenin defansı çok sağlam,üç gol yer mi sence?
— Yer..Üç-Sıfır Galatasaray yener.
— Galatasaray mı yener?
— Fener yener!
— Öyle mi hissediyorsun?
— Berabere biter!
Topu topu üç ihtimal vardı zaten,bende karşı çıkacak bir şey kalmayınca,kendi söylediklerine karşı çıktı,onlar da bitince,yanımdan kaçtı gitti..
Hava kapanır,bulutlar toplanır,”Yağmur yağacak” derim, “Açar şimdi.” diye cevap verir.
Yağmur yağmaya başlar,”Yağmur yağıyor Hasan.”derim,”Diner şimdi.” diye cevap verir.
Yağmur dinmez,şakır şakır yağmaya devam eder,
— Hasan,şakır şakır yağmur yağıyor??..
— Sen yağmur görmemişin…
Yağmur dur durak bilmez,ortalığı sel götürür,
— Hasan???
— Bu da bişey mi? Geçen sene bizim memlekette bi sel olduydu…
Bu tavrı bazan sinirime dokunur,sohbeti keserim,uzak dururum..
Yanıma gelir,taze çay getirir,parasını da almaz,hal hatır sorar,beni yumuşatır..
Sonra bir konu açar,konuya girmeye,bir şey söylemeye korkarım,yine ne söylersem,tersini söyleyip beni kızdıracak diye..
— Hasan,sen çok ilginç bir adamsın..
— Niye ağbi?
— Ben ne söylersem,sen tersini söylüyorsun.
— Yok ağbi yanılıyorsun..Ben öyle bişey yapmıyorum.
— Bak yine yaptın.
— Yapmadım…
Hasan bir süre sonra kahvehaneyi başkasına devretti…
Yeni gelen adamlara bakıyorum,hiç sohbet etmek gelmiyor içimden..
Çünkü ne söylersem,benimle aynı fikirdeler: “Haklısın ağbi…Doğru söylüyorsun ağbi…Sen öyle diyorsan öyledir ağbi…”
Hiç tadı yok yeni adamların..
Hiç hikayeleri yok…
Sıkıldım zaten onlardan,yarından itibaren başka kahvehaneye gideceğim…….