Bir Bütünün İki Parçası

Hayatta neyi aradığımızı düşündüğümüzde çoğumuzun cevabı aynı yere çıkar: Sevgi. Ama sevgiyi bulmak ya da hissetmek yetmiyor, onu anlamak da gerekiyor. Sevgi, pek çok duyguyla bir araya gelip büyür; bunların en güzeli, belki de en derini merhamettir. Çünkü sevgi ve merhamet, aslında birbirinden ayrılamaz bir bütündür.

Sevgi, bir çocuğun masum gülümsemesinde, bir dostun omuz verişinde, bir annenin şefkat dolu bakışında kendini gösterir. Merhamet ise sevgiyi eyleme dönüştüren gücümüzdür. Birinin acısını hafifletmek, yaralarını sarmak, yalnızca varlığımızla bile huzur vermek, merhametin sevgiyi nasıl tamamladığını kanıtlar.

Ama çoğu zaman, sevgi dediğimiz şeyin yalnızca neşeli ve güzel anlarda var olduğunu sanırız. Oysa sevgi, en çok zor zamanlarda, kırılganlığın, acının ve yıkımın ortasında kendini gösterir. Sevdiğiniz birinin düşüşünü gördüğünüzde, içinizde hissettiğiniz o acı, onun yarasını iyileştirmek için duyduğunuz merhametten gelir. Merhamet olmadan sevgi eksik kalır; yalnızca bir his olarak kalır, bir eyleme dönüşemez.

Merhamet, bir insanın yaralarını sadece görmekle kalmayıp, onları kendi yüreğimizde hissetmektir. Bu his, sevgiyi derinleştirir, ona anlam katar. Kimi zaman bir köşede ağlayan bir çocuğa uzanan bir el olur, kimi zaman karanlıkta kaybolmuş birine tutulan bir ışık. Her defasında sevginin sınırlarını aşar ve insan olmanın gerçek anlamını hatırlatır.

Hayat hepimiz için bazen ağır, bazen adil olmayan yüklerle gelir. Kimi zaman başkalarının ağırlığını anlamak zor gelir; çünkü kendi yükümüz bile taşınması zor bir haldedir. Ama merhamet, burada da devreye girer. Kendimize ve başkalarına karşı anlayış göstermek, yüklerimizi hafifletir. Merhamet sevgiyi derinleştirirken, insanları birbirine daha sıkı bağlar.

Belki de bu yüzden, merhametin olmadığı bir dünyada sevgi de solup gider. Sevgi, merhametle birleştiğinde tam olur. Birinin varlığını sevmek, o varlığın iyi ve kötü tüm yönlerini kabul etmek demektir. O kişiyi yaralarıyla, zaaflarıyla, eksiklikleriyle kucaklayabilmektir. İşte bu, saf sevginin en yüksek hali, en güçlü bağıdır.

Bugün, bir an için durup çevrenizdeki insanlara bakın. Sevginizi nasıl ifade ettiğinizi düşünün. Sevdiğiniz insanlara merhametle yaklaşabiliyor musunuz? Onların içindeki acıları, belki size söyleyemedikleri yaraları görebiliyor musunuz? Eğer görebiliyorsanız, sevginiz büyüyor demektir. Çünkü gerçek sevgi, sadece mutluluğu paylaşmak değil, acıyı da omuzlamaktır.

Unutmayın, sevgi bir çiçekse, merhamet onun köküdür. Ve bu iki duygu bir arada olmadığında hiçbir insan tam anlamıyla "biz" olamaz. Hayat, bu iki duygunun harmanında gizlidir; birbirimize sunduğumuz sevgi ve merhamette, insan olmanın özünü buluruz.

Ve biz, bu bütünlüğün içinde insanız.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.