BİR GEZGİNİN GÜNLÜĞÜNDEN

BİR GEZGİNİN GÜNLÜĞÜNDEN

Pendik'ten Bayburt’a doğru yürüyüşümde, öğle saatlerinde Düzce’nin Gümüşova ilçesinden yola çıkmıştım. Yürüyüş sırasında, karşıma çıkan benzin istasyonlarında 10-20 dakika mola veriyordum. Bu esnada soğuk kahve, su, enerji içecekleri ve meyveli soda gibi içecekler alıyor, acıkınca çikolata veya bisküvi gibi atıştırmalıklarla açlığımı gideriyordum. Otelde dinlenme fırsatı bulduğumda ise daha doyurucu bir yemek yiyordum. Genellikle otelin önerdiği kebapçılardan sipariş veriyordum. Beş lahmacun ve bir litre ayranla karnım doyuyordu; hem lezzetli hem de ekonomik oluyordu.

Toplamda 28 gün süren yürüyüşte, günde ortalama 38 kilometre yol kat ettim ve Pendik’ten Bayburt’a kadar olan 1100 kilometrelik bu yürüyüş boyunca sadece dört kilo verdim; 92 kilodan 88 kiloya düştüm. Yürüyüş hızım genellikle saatte 5 kilometre civarındaydı, bazen 4.5 kilometreye kadar düşüyordu.

Düzce’nin Gümüşova ilçesinden çıktığım gün, gece saatlerinde Kaynaşlı’ya 10 kilometre kala bir camide 40 dakika kadar mola verdim. Musluktan kana kana su içtim, ellerimi yüzümü yıkadım. O sırada, Pendik’ten çıkalı dört gün olmuştu ve üzerimde bir tedirginlik vardı; Sağlık Bakanlığımızın pandemi nedeniyle 17 günlük bir sokağa çıkma yasağı ilan ettiği günün akşamı yasak başlıyordu. Gümüşova Kaymakamlığı'ndan aldığım iki günlük Düzce ili sınırlarında geçerli ulaşım iznim vardı. Bu izin, sadece otobüs veya özel araç kullanımı için geçerliydi ama ben yürüyerek Bolu Dağı’nın eteklerine kadar ulaşmıştım bile.

Gece saat dört civarında Kaynaşlı otobüs terminaline vardım. Bir açık çay ve peynirli gözleme alıp sakin bir köşeye çekildim, karnımı doyurduktan sonra masaya başımı koyup birkaç saat uyumayı planladım ve öyle de yaptım. Sabah 05:45’te uyanıp tekrar yola koyuldum. Bolu Dağı’na çıkmak üzereydim ve samimiyetle söylemeliyim ki, iki saatte çıkabileceğimi düşünüyordum; fakat bu konuda hiç araştırma yapmamıştım. Sorduğum herkes, “Bolu Dağı’na çıkamazsın, çıkarsan da ayıya, kurda, domuza dikkat et,” diyordu. Ancak kimseye ne kadar sürede çıkabileceğimi sormayı unutmuştum. Sonunda tam yedi buçuk saat sonra Bolu Dağı’nı aşıp indim. İnişte bir benzin istasyonunun marketinde yarım saat kadar dinlendim; üç litreden fazla içecek içmiş olmalıyım.

Market yetkilisinden en yakın otelin nerede olduğunu sordum; “20 kilometre ileride, Bolu merkezde bulabilirsin,” dedi. O an 24 saattir durmaksızın yürüdüğümü fark ettim ve kesinlikle bir otelde dinlenmem gerektiğine karar verdim. Beşinci günümdeydim; iyice kirlenmiştim, kıyafetlerim de yıkanmalıydı. Bitkin bir halde olsam da 20 kilometre daha yürüyerek akşam saat yedi civarında Bolu merkeze varmayı başardım.

Bu yürüyüşün tarihî bir adım olduğuna inanıyorum. Tam 29 saat boyunca, benzin istasyonlarında yasaklar nedeniyle ancak 20 dakika durarak yol almıştım. Kaynaşlı’ya varmadan önce bir camide 40 dakika, Kaynaşlı otobüs terminalinde ise masada başımı koyarak bir saat 45 dakika kadar uyumuştum. Bunun dışında durmadan yürüdüm. Otele vardığımda güzel bir duş alıp karnımı doyurduğumda, içimde güçlü bir inanç oluştu: Yürürüm ben Bayburt’a.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Abdurrahman AYAR 31 Ekim 2024 22:10

    Sizi tebrik ederim

  • erol yazıcı 31 Ekim 2024 10:15

    MUHTEŞEMSİN KARDEŞİM. GÜNÜMÜZÜN EVLİYA ÇELEBİSİSİN. GEZDİĞİN GÖRDÜĞÜN YERLERİ VE BAŞINA GELEN OLAYLARIDA YUKARIDA YAZDIĞIN GİBİ TATLI, AKICI VE SAMİMİ ÜSLUBUNLA BİZE İLETİRSEN KEYİFLE OKUYACAK, FAYDALANACAK VE TEŞEKKÜRLER EDECEĞİZ. ÖZEL BİRİSİN. SEVGİLER