Kadınlar Günü hakkında bugün birçok yazı okuyacağınızı tahmin ediyorum.
Ben de günün anlam ve önemini anlatan bir yazı yazacaktım ama sonra vazgeçtim.
Bunun yerine size biraz beyin jimnastiği yaptıracağım.
Başlıyoruz….
Bir KADIN düşünün; henüz on dördünde ve kendinden yirmi yaş büyük biriyle evlendirilen.
Bir ANNE düşünün; evlatlarını özveriyle büyütmeye çalışan ama peş peşe üçünü de kara toprağa teslim eden.
Bir EŞ düşünün; acı kayıplara rağmen, kocasına hizmette kusur etmeden evi çekip çeviren.
Bir KIZ KARDEŞ düşünün; eşini kaybetmiş ve iki çocuğuyla birlikte gebe haliyle ağabeyinin yanına sığınan…
Düşündünüz mü?
Şimdi,
Aynı KADINI düşünün; eşinin yasını tutarken, evlatlarının istikbali için yeniden evlendirilmeye ses çıkartamayan.
Aynı ANNEYİ düşünün; Eşinin son emanetini dünyaya getiren ancak hayatta tutamayan. Bunca acı ve ıstırap yetmiyormuş gibi, evlendiği için evden ayrılan oğlunun ardından göz yaşı döken.
Aynı EŞİ ve KIZ KARDEŞİ düşünün; “Gayri yeter, bana evlatlarım lazım. Bir şekilde rızkımızı sağlarız.” diyerek eşinden ayrılan ve ağabeyinin himayesini kabul etmeyip evlatlarıyla birlikte yeni bir hayata başlayan…
Düşündünüz mü?
Şimdi de
O kadının dünyaya getirdiği kendi gibi mavi gözlü oğlunun, bir milletin kaderini değiştirerek dünya lideri olduğunu düşünün.
Son olarak;
Yine aynı KADINI düşünün; Darüşşafaka’daki öğrenciler, mevsim meyveleri yesin diye bağış yapan ve vasiyetine de bunu ekleyen.
Eh bu kadar düşündüğünüze göre;
Hayatı boyunca birçok zorluğu aşıp tam rahata erdiğinde dünyaya gözlerini kapatan bu kadının Zübeyde Hanım olduğunu da hatırlamışsınızdır…
Hep söylerim, beyin jimnastiği faydalıdır.