BİŞEYCİ GEÇİYOR…(mizahlı hikaye)

Öğleden sonra salonda koltuğa uzanmış kestiriyordum,karım heyecanla içeri girdi..

  • Kalk, bişeyci geçiyor..
  • Kim geçiyor? Ne geçiyor? Neci geçiyor?…
  • Bilmiyorum, bişeyci işte..Sesini duydum ama ne sattığını anlayamadım..
  • Sokak satıcısı mı?
  • Evet…İn bir bak,belki lazım bişey satıyordur,al bikaç kilo.

Dört kat yukarda oturuyoruz,boşuna aşağıya inmeyeyim diye pencereden baktım, satıcıyı göremedim..

Öbür odaya gidip oradaki pencereden baktım, yolun o tarafında da göremedim..

Sesini duyuyoruz ama necidir,ne satıyor göremiyoruz,sesinden de anlayamıyoruz.

Zerzevatçı diyoruz ama tam emin olamıyoruz…

Bağırmaya zerzevatçıymış gibi başlıyor,sonra plastik leğen falan satıyor sanıyorsun,sonlara doğru çarşafçı – nevresimci gibi geliyor, tam olarak anlaşılmıyor ne sattığı..

Pencereyi açtık,dışarıya kulak kesildik,bir daha bağırırsa ne sattığını anlayalım, ihtiyacımız olan birşeyse ayağımıza kadar gelmişken alalım diye…

Yine bağırdı ama yine anlamadık..Tahminler yapıyoruz ama emin olamıyoruz,

  • Sütçü!.
  • Tüpçü!.
  • Yoğurtçu!.

Bir daha bağırdı,

  • Yorgancı!.
  • Kilimci!.
  • Halıcı!.

Bir daha bağırdı,

  • Simitçi!.
  • Kahveci!.
  • Gazozcu!.

Oğlumla kızım geldi yanımıza,

  • Ne oldu anne?..Ne yapıyorsunuz?..
  • Sokaktan bişeyci geçiyor kızım da, neci olduğunu anlamaya çalışıyoruz..
  • Eve bişey mi lazım?
  • Yok da kızım, bilemezsin ki..Belki sattığı şeye ihtiyacımız vardır da haberimiz yoktur..

Karım doğru söylüyor..

İnsan neye ihtiyacı olduğunu ancak gördükten sonra anlıyor..

Mesela ben evlenmeyi hiç düşünmüyordum ama karımı görünce,evlenme zamanımın geldiğini,bir kadına ihtiyacım olduğunu anladım..

Ben bunu düşünürken, satıcı yine anlaşılmaz şekilde uzun uzun bağırdı,yine anlayamadık ne sattığını.

  • Bacacı bu bacacı..Bacacı diye bağırıyor.
  • Baca lazım değil ki bize,bacamız var bizim.
  • Yok yahu,baca satmıyor,baca temizleyici..
  • Hayır baba,overlokçu..
  • Hayır değil,Son ütücü !
  • Yok,sondan ikinci ütücü..
  • Saçmalamayın, karpuzcu bu!..
  • Karpuzcu değildir Nedim, bu mevsimde karpuz satılmaz..
  • Tamam işte..Satamamış,üzülmüş,onun için bağırıyor olabilir..

Yok.Mümkün değil.Ne sattığını bir türlü anlayamıyoruz…

Galiba bilerek böyle anlaşılmaz şekilde bağırıyorlar sokak satıcıları.Merak edin,ne satıyor diye çıkın bakın,görünce de alın diye…

Markete gidersin,hiç lazım değilken,görünce satın alma,sahip olma dürtüsünü tatmin etmek için lüzumsuz şeyler alırsın ya, bu da öyle…

Baktım böyle olmayacak,satıcıyı da kaçırmayalım dedim,zahmet etmiş, sokağımıza kadar gelmiş, indim aşağıya,inmişken de ne satıyorsa satsın alacağım bir kaç kilo veya bir kaç metre, artık hangi ölçü birimine denk gelirse…

Sokağa çıktım baktım,meğer satıcı falan değilmiş..Adamın birine araba çarpıp kaçmış,yerde acı içinde inliyor,bacağını tutup “Bacağım,bacağım” diye bağırıyor biz de bacacı sanıyoruz…

İyi ki bacacı değilmiş de kaza geçirmiş…

Bacacıya ihtiyacımız yok ama kendimizi iyi hissedebilmek için iyilik yapmaya ihtiyacımız var..

Bu yüzden yardım ettim adama,Ambulans çağırdım..

Ambulansın sesi duyulunca Hastaneci geldi diye apartmandan dört tane hasta indi…

Sokak satıcılarından rica ediyorum…

Lütfen anlaşılır şekilde bağırın…

Ne sattığınızı bilelim,boşuna indirmeyin bizi aşağıya…

Daha dün,zerzevatçı diye indim,eskici çıktı…

İnmişken ayıp olmasın diye eski bir kalorifer peteği satın aldım…

Ne yapacağım ben kalorifer peteğini?..Lazım değil ki…

Sırf “Kalorifer peteği” lafı hoşuma gittiği için aldım…

Arada bir bakıp bakıp, “Kalorifer peteği!.” demek hoşuma gider diye aldım..

Yazık değil mi verdiğimiz paraya?..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.