BONCUK HİKAYESİ

Önümüzdeki seçimlerin nasıl sonuçlanacağını birçoğumuz merak ediyor.

-Türkiye genelinde, İzmir’de, Ankara’da, İstanbul’da, Pendik’te, Kartal’da vb-

‘Merak etme’ kavramı, net olarak bilinmeyen için söz konusu olabilir.

Bilinen şeyler için değil.

Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Herhangi bir seçim bölgesinde ‘sonuç ne olacak?’ diye merak edenlerin sayısı çoksa; bu, seçim sonuçlarının farklı ihtimallere açık olduğunun bir göstergesidir.

Planlamamızda, 31 Mart akşamı keyifle televizyonun karşısına kurulma düşüncesinin olması da bu yüzdendir.

Nerede ne olmuş? Kim kazanmış, kim kaybetmiş? Ancak o zaman netleşecek!

Lakin seçime giren adayların bazıları için durum pek de öyle değil.

Onlar merak etmiyorlar!

Çünkü bu adaylar, seçim sürecinde hangi kapıyı çalsalar, kimlerle temas kursalar; genellikle ‘destek’ sözü alıyorlar.

Vatandaşın bir oyu var fakat birkaç da mavi boncuğu…

Oyunu birine, mavi boncuklarını şartlara göre iki – üç ya da daha fazlasına verebiliyorlar!

Beğenirsiniz – beğenmezsiniz ama bu böyle.

Çalıştığı oranda mavi boncuk toplayan adaylarda da, bir süre sonra doğal olarak ‘halk beni istiyor’ inancı pekişiyor.

Seçimi kazanacaklarına, başkan olacaklarına ‘kesinlikle’ inanıyorlar.

Örnekleri çoktur. Hatta bu ilçede siyasetle ilgilenenlerin aklına hemen bir isim geliverir…

Ben bu durumu sizlerle, yaşadığım bir olayı, olay kahramanının hoşgörüsüne sığınarak paylaşacağım.

Hem de tezimi savunmuş, güçlendirmiş olurum.

Yıl 2014. Yani bir önceki yerel seçim zamanı.

Bir basın mensubu olarak, tüm başkan adaylarını takip ediyor, haberlerini yapıyor, zaman zaman da kendileriyle birebir özel sohbetler gerçekleştiriyorum.

Şimdi sözünü edeceğim, Büyük Birlik Partisi Başkan Adayı Sami Daltaban; siyasi kimliğinin dışında, son derece dürüst, samimi, aklı başında ve hatta zeki bir işadamı. Oldukça da pozitif bir insan.

Kendisini sever ve takdir ederim. Sanırım tanıyan herkes de benimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşacaktır.

Onunla, gazetemizi ziyaretinde konuşuyoruz. Konu doğal olarak seçim. Oy kullanma gününe de 3 – 5 gün kalmış.

Daltaban bana, birçok gerekçe ve gösterge sıralayarak; “Bak Metin. Göreceksin biz kazanacağız. Vatandaşlar gerçeği görmüş. Büyük Birlik Partisi’ne müthiş ilgi var” diyor.

Bu sözleri o kadar samimi, içten, inanarak ve mantık çerçevesi içinde aktarıyor ki, doğrusu o an için kafam karışıyor!

Size de anlatmış olsa, sizin de kafanız karışabilirdi.

Birisinin herhangi bir şeyi ‘inanarak anlatması’ hitap ettiği kişi ya da kitlede ‘hipnoz’ etkisi oluşturabiliyor!

Peki sonuç ne oldu? ‘Biz kazanacağız. İnan kazanıyoruz’ diyen Büyük Birlik Partisi Başkan Adayı Sami Daltaban’ın o seçimlerde aldığı oy oranı %1.03’te kaldı!

Daltaban’ı elbette ‘yalancılıkla’ suçlamıyorum.

Olsa olsa; gerçek oylarla, mavi boncukları karıştırmış olmalı!

Bizzat bildiğim daha vahim örnekler de var.

Ama şimdilik orta şekerlisi ‘kafidir’ diye düşünüyorum.

Şimdilerde de seçim yarışına giren ve bu yarışta iddia sahibi iki adayımız var.

Birisi AK Parti’den Ahmet Cin, diğeri CHP’den Mehmet Salih Usta.

Her ikisi de uzun yıllardır tanış olduğum, başarılı insanlar.

Kendileriyle yakın zamandaki sohbetlerimde fark ettim ki; onlar da seçim sonuçlarını ‘merak etmiyorlar’.

Her ikisi de ‘kazanacağız’, ‘vatandaş bizi destekliyor’ inancındalar!

 

Kendilerine kıssa’dan hisse’m şudur:

Seçim sonuçlarını etkileyecek onca faktör mevcutken; son güne, son ana kadar hiçbir şeyden emin olmasınlar.

Emel Sayın’ın seslendirdiği ‘Onda bunda şundadır/ Şunda bunda ondadır/ Mavi boncuk kimdeyse/ Benim gönlüm ondadır’ şeklindeki o meşhur şarkının gazına gelmesinler.

Hem artık, ellerinde kalan mavi boncuklarla oynayamayacak kadar yetişkin olduklarını da unutmasınlar…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.