Boşnak asıllı bir aileden gelme ve İstanbul doğumlu bir Türk vatandaşı olarak iki kültürü harmanladım. Konuştuğum dil Türkçe, okulda Türk dilini, tarihini öğrendim. Kitaplarımda kullandığım, hakim olduğum dil Türkçe. Sırpçamı annemle konuşarak biraz ilerlettim. Hâlâ da öğrenmeye çalışıyorum. Anlamam şu an için daha iyi, ama konuşmakta güçlük çekiyorum.
Üçüncü kuşak göçmenler arasında bu dili iyi bilenler az. Ama bazı âdetlerimizi koruyoruz. Biz Boşnaklar dokuz göbek akrabayı almayız. Kuzenlerimize kardeş gözüyle bakarız. Komşumun çocuklarına yetiştirilmekten dolayı kardeş gözüyle bakarız.
Zaten öyle gördüğümüz için başka türlü bakmamız mümkün olmuyor. Onları kardeşimiz gibi seviyoruz. Boşnak erkekleri de bu konuda çok katıdır. Evine girip çıktığı arkadaşının kız kardeşine kardeş gözüyle bakılır.
Annem dili bilenlerle Sırpça konuşsa da, araya mutlaka Türkçe kelimeler sıkıştırır. Annem dili çok iyi bilir. Belgrad’da, Bosna Hersek’de, Karadağ’da, Hırvatistan’da ziyaretimiz sürecince Yugoslavlarla çok iyi anlaştı.
Ben Ajvar’ın bir Boşnak mezesi olduğunu 28 yaşında öğrendim. Boşnak Tarihi’ni araştırıp öğreniyorum. Bazı değişen âdetler var. Mesela yeni öğrendiğim Yenipazar usullerine göre kız söz kesilirken oğlana tatlı kahve yaparmış. Bu damadı beğendiği, evliliğe gönlü olduğu anlamına gelirmiş.
Kahveyi şekersiz yaparsa bu evliliği istemediği anlamına gelirmiş. Kuzenlerimin hepsi evlenirken tuzlu kahve yaptılar. Yeni kitabımda Boşnak düğün adetlerini anlatıyorum. Yeni öğrendiğim bilgileri de sizlerle paylaşacağım. Yani kültürümüz bazı âdetlerimizi koruyarak yeni durumlara açık.