Otobüs zemininde ‘Burada Durunuz’ yazısını görünce, durmam gereken ‘an’ları düşündüm.
Aslında hayatın birçok anında; biz istesek de istemesek de, fark etsek de etmesek de, bir yerlerde duruyoruz!
Yaşadıkça durma çizgilerini fark ediyor, kendimizi o çizgilere göre şekillendiriyoruz…
Örneğin alışveriş merkezinin kapısına ‘giriş’ bölümünden girmem gerekiyor, ‘çıkış’a doğru ilerliyorum… Durmam gerekiyor!
En sevdiğim listemdeki şarkıların hepsini az önce dinledim… Durmam gerekiyor!
Sebepsiz yere aramıza mesafe giren Aysel’i düşünüyorum. İlişkimizde samimi değilmiş… Durmam gerekiyor!
Dış görünüşü ile başka birini yargılayan adama, yaptığının yanlış olduğunu söylüyorum ama anlamıyor ve yargılamaya devam ediyor… Durmam gerekiyor!
Son zamanlarda kaşlarımı çatmamdan dolayı alnımın ortasında bir çizgi oluştu… Hay aksi! Yine durmam gerekiyor!
Hep bir şekilde duruyoruz işte…
Peki durmasak?
Ya kaos başlangıcı ya da kaos sonu olmaz mı?
İşte tam da burada; zıtlığın içerisinde pozitif, pozitifin içerisinde de zıtlık arıyorum.
Otobüste ‘Burada Durunuz’ yazısında durmazsam, belki başıma beklenmedik bir anda, araçta bulunan herhangi bir şey üzerime düşebilir ve beni yaralayabilir.
Alışveriş merkezinde çıkışa gidersem, giriş yanlış yönde olur ve aslında zaman kaybından başka bir şey olmaz… Aman yine durdum işte!
En sevdiğim şarkıları dinledim ve bitti… Enfes bir zaman yaşadım!
İyi ki şimdi gördüm gerçek yüzünü Aysel… Ya daha samimi olsaydık!
Sen istediğin kadar konuş adam… Zaten seni duyan yok!
Kaşlarımı çatmıyorum, aksine çizgileri göz çevreme bıraktım… Doyasıya gülüyorum! Çizgiler ne yönde olursa olsun; durmadan ‘an’da olmanın keyfini sürüyorum.