Milli Eğitim Bakanı Özer, çıraklık ve kalfalık sistemindeki öğrenci sayısının 1,5 milyona çıkacağını söyledi. Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Çayan Çalık, “Öğrencileri ucuz iş gücü olarak sunan bakanlık suç işlemektedir” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Bakanlığın 2023 yılı hedeflerine ilişkin değerlendirmede bulundu. Çırak ve kalfa sayısının 1,5 milyona çıkacağını söyleyen Özer, öğretmenler arasında ayrımcılık kanunu anlamına gelen Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun ise iyileştirileceğini savundu. Eğitim sistemini daha da iyi noktalara getirmek için durmadan çalışacaklarını savunan Bakan Özer, açılan okullardan dağıtılan kitap sayısına kadar çeşitli alanlardan veriler paylaştı.
Bakan Özer, mesleki eğitimin güçlendirilmesi adı altında çocuk emeği sömürüsünün merkezleri olan mesleki eğitim merkezlerinde çırak ve kalfa sayısının 7 kat artışla 1 milyon 200 bine ulaştığını kaydetti. Özer, gelecek yıl için bu sayının 1 milyon 500 bine çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.
3 yıl çıraklık, 1 yıl kalfalık eğitimini 33 alan ve 182 dalda veren mesleki eğitim merkezlerindeki çocuk emeği sömürüsünü aldıkları ücretler ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl çıraklar bin 658, kalfalar 2 bin 763 lira ücret alıyordu.
Bakan Özer, üniversite öğrencileri de dahil öğrenciler için okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek talebine kulak tıkamayı sürdürdü. Okulöncesi için sürdürdükleri çalışmadan bahsetti. Ağırlıklı olarak taşımalı eğitim kapsamındaki ve pansiyonlarda kalan öğrencilerin yararlandığı ücretsiz yemek desteğinden 2022 yılının başlarında 1,5 milyon öğrencinin yararlandığını söyleyen Özer, “Özellikle okul öncesindeki öğrencilerimize öncelik vererek bu sayıyı 1,8 milyona çıkardık. 2023 yılının sonuna kadar okul öncesi tüm öğrencilerimizin ücretsiz yemek desteğinden yararlanmasını sağlayacağız. Böylece ücretsiz yemek desteğinden faydalanan öğrenci sayısını 5 milyonun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz” dedi.
Bakan Özer ayrıca, öğretmenler arasında hem statü hem de ücret olarak ayrımcılık yaratan Öğretmenlik meslek Kanunu’nun (ÖMK) iyileştirileceğini de savundu. ÖMK ile öğretmenlik mesleğinin özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlandığını ileri süren Bakan Özer, “Şartları taşıyan ve eğitimlerini tamamlayan öğretmenlerin yüzde 98’i sınav başvurularını gerçekleştirdi. Sınav başvurusu yapan öğretmenlerimizin de yüzde 99’u sınava katıldı. Sınav sonucunda 516 bin 974 öğretmenimiz uzman öğretmen, 66 bin 679 uzman öğretmenimiz de başöğretmen olma hakkını kazandı. 2023 yılında yeni düzenlemelerle öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili ilave iyileştirmelerin yapılması hedefleniyor” diye konuştu.
Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Çayan Çalık, Milli Eğitim Bakanı’nın yaşanan ekonomik krizi işverenler için fırsata çevirmeye devam devam ettiğini belirterek, “Daha önce merdiven altı tarikat ve cemaat kurumlarına yoksul halk kesimlerinin çocuklarının gitmesi için her türlü adım atılmış, tarikat ve cemaatlere kitle tabanı yaratan uygulamalar bizzat bakanlık eliyle devreye sokulmuştu. Şimdi de ekonomik krizle beraber öğrencileri işletmelerin sömürü çarkının parçası haline getiriyor. 2022 yılının son ayında 1 milyonu aşkın öğrenciyi okulun dışına çıkarmayı başarı olarak değerlendiren bir bakan, bu sayıyı 1,5 milyona çıkarmayı hedefleyen açıklamasıyla, okulda tutulması gereken öğrencileri işletmelere fırsat olarak sunmaya devam edeceğini göstermiş bulunuyor” diye konuştu.
“Öğrencileri sömürü çarkına ve işletmelere ucuz işgücü olarak sunan bakanlık, suç işlemektedir” diyen Çalık şu ifadeleri kullandı: “Bu suça ortak olan herkes çocuklara karşı işlenen suçlardan yargılanmalıdır. Bu konunun emek ve meslek örgütleri tarafından çok boyutlu takibi yapılmalıdır. Bu sayının artışını hedefleyen bakan, yoksulluk nedeniyle okul hayatının dışına çıkmış öğrencileri tespit ederek, bu öğrencileri örgün eğitime dahil edecek sosyal ve ekonomik önlemler geliştirmelidir. Aynı yaşta olan öğrencilerin arasında eğitimden yararlanma süreciyle ilgili yaşanan derin eşitsizlik artarak devam etmektedir. Yapılması gereken bu eşitsizliği ortadan kaldırmaktır. Yoksul emekçi çocuklarının herkes kadar eğitim görmeye hakkı vardır. Bakanlık yoksul halkın eğitimden yararlanmasına tamamen gözlerini kapatmıştır. Her şeyi satılan/alınan bir metaya dönüştüren yaklaşımın sömürü sistemini derinleştirmeye dönük adımları olarak görüyoruz. Aileler, çocuklarının geleceği için bu uygulamaya karşı çıkmalı çocuklarının eğitim hakkının gasp edilmesine izin vermemelidir. Tüm çocuklar için eşit, kamusal, bilimsel bir eğitim hakkını büyüterek kazanıma dönüştürmekten başka bir çare yoktur.”
Kaynak: birgün