CEMİL SANA BİR TEKLİFİM VAR!

Cemil, çocukluktan mahalle arkadaşım.

Birlikte misket oynadığımız günler çok gerilerde kaldı.

Yaşam mücadelesi onu bir yana, beni bir yana savurdu. Tıpkı diğer arkadaşlarımız gibi…

40 yıldır, belki senede bir ya da iki kez yolda karşılaşır, ayak üstü iki laflarız… Geçenlerde yine karşılaştık.

Hatırlıyor musun Metin dedi.

Seninle bilek güreşi yapmıştık. Yenişememiştik

İlahi Cemil. Bak aklında ne kalmış… Kendi gibi, hafızası da dimdik ayakta. Yıllar öncesinden bahsederken, adeta dünden söz ediyor.

Doğrusu bilek güreşi müsabakası aklımda kalmamıştı. Ama Cemille berabere kalabilmek bile güzel bir netice…

Bizim çocukluğumuz; Teksas, Tommiks, Karaoğlan, Tarkan, Zagor, Kaptan Swing gibi çizgi romanlarla geçmişti. Anne ve babalarımız her ne kadar kızsa da, biz bir yolunu bulup, ders kitaplarından daha çok onları okurduk.

Belki de bu yüzden lise yıllarında matematiğimiz hep zayıf, edebiyatımız kuvvetliydi…

Cemil bilek güreşinden bahsetmişti ama; 10 – 15 yaş arasındaki çocukluk dönemimizin neredeyse tamamının bir film şeridi gibi gözümün önünden akıp gitmesine neden olmuştu.

Garip bir duygu bu! Yaşınız kaç olursa olsun; o günleri hatırlarken kesinlikle o yaştaki çocukluk psikolojisine bürünüyorsunuz. Adeta yeniden çocuklaşıyor, bugünde değil de; o günlerde yaşıyorsunuz. Bir nevi, zaman makinesinde yolculuk bu. Pek keyifli. Yalnız; o günlerin bir daha yaşanamayacağını, yaşınızın artık hayli ilerlediğini fark edip bir tuhaf oluyorsunuz. İçiniz burkuluyor.

Yaşları 50’in üzerinde olanlar hatırlarlar; açık hava sinemalarında; Ayhan Işık, Kartal Tibet, Sadri Alışık, Filiz Akın, Belgin Doruk, Yılmaz Güney, İzzet Günay, Fatma Girik, Türkan Şoray, Vahi Öz, Hulusi Kentmen, Danyal Topatan, Yılmaz Köksal, Aliye Rona, Ediz Hun, Ekrem Bora gibi artistlerin rol aldığı filmleri ağlaya ağlaya seyreder, Cilalı İbo ile kahkahalar atardık.

O günlerde hangi çocuk el öpüp bayram harçlığı almamıştır ki…

Kartpostal tezgahlarının önünde dakikalarca kart beğenmek ve sevdiklerimize postalamak ne kadar önemli bir şeydi.

Televizyon bizim için yeni icat edilmiş mucizevi bir kutuydu.

 Evinde televizyon olanlar anlatırlardı:

-Kutunun içinde insanlar var ve konuşuyorlar. Aynı gerçek gibi!

-Yapma ya!… Yemin et!

Ne güzel günlerdi… Ve biz o günlerde ne kadar saf – temiz – doğaldık…

İmkan olsa o günlere tekrar dönmek isterdim.

Cemil.  Çocukluk arkadaşım. Sana teşekkür ederim.

Bana o günleri tekrar hatırlattığın için.

Bu yazıyı okuyorsan, sana bir teklifim var;

Tekrar karşılaştığımızda, yine bir bilek güreşi yapalım. 40 yıl evvel kapıştığımız yerde tekrar bileklerimizi birbirine kenetleyelim.

O zamanki gibi berabere kalırsak; belki büyülü bir şey olur ve tekrar çocukluğumuza geri döneriz.

Ne dersin.

Denemeye değmez mi?…

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.