…CİK

Çocukluğumda,radyolarda çok sık yayınlanan bir banka reklamı vardı :

“DEMİRBANK..”

Bir kadın sesi aynen şöyle derdi :

“Bugün 27 Nisan 1972 Pazar..Demirbank iyi günler diler.

Demirbank..Demirbank..Demirbank..Demirbank..Demirbank..Demirbank…”

Hangi yılsa,hangi aysa,o gün hangi günse,yılı-ayı-günü bir kere,bankanın adını kafaya çivi çakar gibi altı kere söylerdi…

Neden bilmem,hoşuma giderdi o reklam..

Reklamı seslendiren kadının yumuşak,insanı sarıp sarmalayan,üzerini örten şefkatli bir anne sesi vardı..

Demirbank da,demir itibarıyla gücü simgelerdi..

Sanırım bu iki sebepten dolayı o reklamdan hoşlanırdım..

Keşke reklamı seslendiren kadın annem,Demirbank da babam olsaydı diye düşünürdüm…

Sanki kadın reklam okumaz da,bana şöyle derdi :

“Bugün 27 Nisan 1972 Pazar…Günaydın oğlum…Haydi kalk artık..Baban da bakkala ekmek almaya gitti..Sen de kalk,elini yüzünü yıka,birlikte güzel bir kahvaltı edelim…”

Neden böyle bir hayale kapılırdım?

Çünkü sabahları yataktan hiç öyle kaldırılmazdım..Annem veya ablam odaya gelir,perdeleri cart diye açar,üzerimdeki yorganı çeker alır, “Hadi hadi,sabah oldu,kalk bakayım!..” der,beni yattığıma pişman ederlerdi…

Sabah kalkması güzel olmayınca,akşam yatmanın da bir anlamı olmuyor…

Sanırım o reklamı okuyan kadını anne,Demirbank’ı baba yerine koyuşum,nafile bir şevkat arayışıydı..

Sonra kimleri koymadım onların yerine…

Birgün kalabalık bir çarşıda annemin yanından uzaklaşıp,kalabalığın arasında kayboldum..

Belediye zabıtaları beni zabıta merkezine götürdüler..

Üzerimdeki pantolonun,tişörtün rengini,şeklini,benim yaşımı,tipimi falan hoparlörle anons ettiler,o sırada bana adımı,babamın,annemin isimlerini sordular..

Babanın ismi sorusuna “Yüzbaşı Volkan!..” diye cevap vermişim,hatırlamıyorum.Çok küçüktüm.

“Demek baban asker?..” demiş zabıta müdürü..Peki annenin adı ne?.”

“Türkan Şoray…”

“Senin adın ne?.”

“Yücelcik…”

Çünkü o zamanlar “Ömercik..Sezercik..Ayşecik..” falan diye çocuk yıldızların oynadıkları filmler vardı ve hem o filmler,hem de o çocuk yıldızlar çok seviliyorlardı..

Annemle babamın da o çocuk yıldızları çok sevdiklerini görünce,o sevginin “cik” takısından kaynaklandığını düşünüp,beni de sevsinler diye nüfus kağıdımdaki adımın yanına tükenmez kalemle “cik” yazmıştım..

Ama sevgi ararken,dayak buldum..

Nüfus kağıdımı karaladım diye babamdan tokat yedim..

Çocukluğu çizgi romanlarda,yazlık sinemaların tahta iskemleleri arasında geçenler, “Yüzbaşı Volkan” ın sevilen,güçlü bir çizgi roman kahramanı,Türkan Şoray’ın da gönüllerin sultanı olduğunu bilirler…

Yüzbaşı Volkan’ın babası,Türkan Şoray’ın annesi olmasını isteyen en az elli çocuk vardı benim bildiğim o zamanlar..

Sonra Yüzbaşı Volkan’dan sıkılıp,başka bir çizgi roman kahramanı “Zagor” u baba yerine koydum bir süre..

“Ahyaaaakkk!..” diye bağırışı hariç,onu da çok sevdim..

“Teksas” daki “Çelik Blek” daha ziyade bir ağabey gibiydi benim için.

Büyük ağabey..

“Tommiks” deki “Yüzbaşı Tom” küçük ağabey…

Onların yanında hep güvende hissettim kendimi…

Yüzbaşı Tom miks’in,onca başarısına rağmen rütbe alamaması beni hep üzmüştür.

Belki kurmay değildi,ondandır…

“Kızılmaske” yi ayrıca sevdim..

“Ormanda 10 kaplan gücünde” olması müthiş birşeydi…Karşısına 10′ dan fazla kaplan çıkmaması için dua ederdim hep..

Maceraları çok etkilerdi beni,gaza gelirdim..Onun her macerasını okuduktan sonra,kendimi sokakta 10 çocuk gücünde hissederdim..

Çocukluğu çizgi romanlarda,yazlık sinemaların tahta iskemlelerinin arasında geçenler ve çocukluğunun yüzde yetmişbeşini oralarda bırakanlar…

“Bugün 15 Ağustos 2022 Pazartesi.

Demirbank hepinize mutlu bir hayat diler!..

Demirbank..Demirbank..Demirbank…Demirbank…Demirba…Demirb..Demir…Dem…D.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.