Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından birtakım satır başları şöyle:
“Rabbim, ülkemizi, milletimizi, tüm insanlığı her türlü afetten koruma eylesin diyoruz. Türkiye maalesef potansiyel olarak sarsıntısıyla, seliyle, kuraklığıyla, heyelanıyla pek çok afete açık bir coğrafyaya sahiptir. Coğrafyamızı değiştiremeyeceğimize nazaran kendimi afetlere karşı hazırlamamız gerekiyor.
Çok kıymetli adımlar attık. TOKİ vasıtasıyla 1,2 milyon kentsel dönüşüm projeleriyle 3,3 milyon insanımızı inançlı meskenlere taşıdık. Kentlerimizi altyapısı ve üstyapısıyla çağdaşlaştırırken birebir vakitte felaketlere karşı dirençli hale getirdik. Olağan bu işler hem vakit alıyor hem de önemli kaynak gerektiriyor. Daha evvel Elazığ başta olmak üzere çeşitli kentlerimizde yaşanan zelzeleler, sel felaketleri, yangınlar sonlu bir bölgede ve hudutlu bir hasarla gerçekleştiği için yaraları süratli bir halde sarmıştık. Lakin 6 Şubat sarsıntıları yaklaşık 500 kilometrelik çağı 14 milyon insanı etkileyen sonuçları, 313 bin binadaki 895 bin bağımsız kısmı oturulamaz hale getiren yıkım gücüyle bize her şeyi tekrar hatırlattı.
Afetler, bilhassa de zelzeleler bizim hazırlıklarımızı bitirmemizi beklemiyor. Öyleyse yapmamız gereken bir yandan yaşadığımız felaketin yol açtığı yıkımın izlerini silmek, bir yandan da gelecekteki mümkün afetlere daha güçlü halde hazırlanmaktır. İşte şu andaki Cumhur İttifakı buna hazırdır. Bugün Elazığ’da atacağımız temeller ve teslim edeceğimiz anahtarlar adeta bu sürecin yol haritasının bir özeti üzeredir. Merasimimiz vesilesiyle inşası tamamlanan toplam bin 164 konutun anahtarlarını hak sahibi hak sahibi kardeşlerimize takdim ediyoruz. Konutlarına kavuşan tüm vatandaşlarımıza yeni yuvalarının iyi ve uğurlu olmasını diliyorum.
Son sarsıntıların akabinde inşa edeceğiz 650 bin konutun 7 bin 452’sini Elazığ’da yapıyoruz. Bunlardan 505’inin temelini bugün atıyoruz. Böylelikle deprem bölgesinde 67 bin 50 konut ve köy konutunun üretim sürecini başlatmış bunlardan 31 bin 663’ünün de temelini atmış oluyoruz. Emelimiz, bir yıl içinde 319 bin konut ve köy meskenini hak sahiplerine teslim ederek, deprem bölgesindeki kentlerimizi ayağa kaldırmaktır.
Zemin artı üç yahut dört katlı olarak inşa edeceğimiz deprem konutlarını, işyerleri, toplumsal donatıları, etraf düzenlemeleri ve öteki ögeleriyle adeta yeni mahalleler, yeni ilçeler üzere tasarlıyoruz. Kentlerimizin kadim yerleşim yerlerini de tarihine, kültürüne, toplumsal ve ticari gereksinimlerine uygun formda ihya ediyoruz. Bugüne kadar Elazığ’da deprem konutları ve öteki projelerle 29 bin 418 konut yaptık.
Biliyorsunuz bu ülkede yapılan her işe karşı çıkmayı, takoz koymayı, palavra ve iftarı ile mahzur olmayı maharet sanan bir kesim var. Kimdir bu? CHP. Meslekleri budur. Geçmişte köprülerden tünellere, havalimanlarından fabrikalara, savunma sanayi projelerinden sessiz devrimlerimize kadar her mevzuda bu kesitin şirretçe yürüttüğü kampanyalara maruz kaldık. Vaktimizin ve gücümüzün bir kısmını iş yapmaya bir kısmını da mecburen bu işlerin önünü tıkamaya çalışanlarla uğraşa ayırdık.
Hanımefendi senin aklın bu işlere ermez. Biz papatya çayının ne vakit içileceğini de biliriz lakin sana da rezeneyi tavsiye ederiz. Onun için kiminle uğraşacağını çok düzgün bilmen lazım. Biz ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri diyerek’ bu yolda yürüdük. Ülkenin idaresine dair tek müktesepleri, koalisyon periyotlarında dermansız, bitik, darmadağın Türkiye olanların havsalası bizim birkaç ayda hastane inşa edebileceğimiz gerçeğini almıyor.
Bay bay Kemal, teröristlerle koyun koyunasın. Yeterli masaya oturdun. Bay bay Kemal’e Kandil’den selam geliyor. ‘Beraber yürüyeceğiz’ diyorlar. Yürüyün bakalım. Nereye kadar yürüyeceksiniz. 14 Mayıs’ta benim Gakgoşlarım bu teröristlerle el ele, kol kola olanlara yol vermeyecek ben buna inanıyorum. Türkiye’de terör örgütlerinin, çıkar örgütlerinin en çok saldırdığı parti malum AK Parti’dir.
Hepsini de biliyoruz. Hepsi de aklımızda, kalbimizde. Hepsinin de mahşere kadar takipçisi olacağız. Her kim bu mevzuda AK Parti’nin ve bizim ismimizi ağzına alırsa bilsin ki karşısında topyekun milletimizi bulur, Gakgoşlarımızı bulur. Bu mevzular o denli kifayetsiz muhterislerin üçüncü, beşinci sınıf siyasetlerinin mezesi yapılacak işler değildir. Onlar gitsinler kendi fırıldak masalarında incik, boncuk oynamaya ‘Oturum, kalkıyorum’ arbedesi yapmaya, hayali makamlar, mevkiler dağıtmaya, gökkuşağı renklerine bürünmeye devam etsin. Bizim LGBT ile işimiz yok. Bunlar LGTB ile dans etsin. Bizim milletimizle daha yapacak çok işimiz, ülkemize kazandıracak çok yapıtımız, istiklalimiz ve istikbalimiz için verecek çok uğraşımız var.”
Hibya Haber Ajansı