Kahvede oturmuş,beleş gazetelere bakıyordum,mahalleden bir genç geldi,
— Abi sen yazarcıymışsın?..
dedi.
“Doğrudur,öyleyim” dedim.Bir süre anlamsız bi şekilde birbirimize baktık.Lafın devamını ikimiz de birbirimizden bekledik,gelmeyince,sıkıldı gitti..
Yakınlarım beni zamanında uyarmışlardı..”Bırak bu yazı mazı işlerini.Yazıyosun yazıyosun da noluyo?.Gir sigortalı bi işe,düzenli bir maaşın olur,senede dört maaş ikramiyen olur,senelik iznin olur,bayram iznin olur.Kumanya veriyorlar..Yakacak yardımı var..Çocuk yardımı var..”
“Hayır” demiştim..”Ben sevdiğim işi yapmak istiyorum..Sigortaya,bayram iznine,yakacak yardımına,hele hele çocuk yardımına hiç ihtiyacım yok.
Çocuk yapılacaksa,kendim yaparım!..”
Hiç fabrika deneyimim olmadığı için,çocuk yardımının ne olduğunu bilmiyordum.Çocuk yardımı denince sandım ki,ben karımla çocuk yaparken fabrikadan birileri gelip bize yardım edecekler..
Ortamı hazırlayacaklar,biri şarap dolduracak,biri mumları yakacak..Biri krem getirmiş..Öteki mavi haplardan getirmiş…
Biri kolumu bacağımı tutacak,öteki arkadan itecek….
Biz fakiriz ya,anlamayız çocuk yapmaktan…
Meğer öyle değilmiş…
Çocuk yaptın diye para veriyorlarmış..
Sanane!..Sana mı yaptım o çocuğu?..
Ama öyleydi işte..Çocuk parası sistemin parçasıydı.
Neden?
Çünkü o çocuk da büyüyünce aynı sistemin parçası olacak,çocuğa şimdiden avans veriyorlar…
Beni zamanında uyaran yakınlarımı dinlese miydim acaba?…
Geçen gün sokakta,beni zamanında uyaran yakınlarımı dinleyip de,sigortalı bi işe girmiş halimle karşılaştım..
Altında Audi marka ikinci el bir araba vardı..Yanında karısı,iki çocuğu..Emekli olmuş,tazminatının üzerine kayınpederinden de biraz borç alıp bu arabayı almış.Büyük oğlanın karısı hamileymiş,yakında torun sahibi olacakmış…
“Benim de” dedim “Yakında bi kitabım çıkacak…”
Acıyan gözlerle tepeden tırnağa süzdü beni,üstüme başıma baktı baktı,sonra da “Değdi mi?.” diye sordu..
“Değdi..” dedim..
“Nasıl değdi?” dedi,
“Değmeden anlayamazsın…” dedim….