DEMOKRASİ

Demokrat, özgürlükçü, barışçıl, milliyetçi ve dindar herkesin; Ülkesinin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olabilme çabası içinde olmalıdır. Demokrasiye, laik sisteme ve sosyal bir hukuk devletine inanan herkesin sorumluluğudur bu.
Demokrasilerde temsil yetkisi milletin özgür iradesi ile oluşturduğu yasama TBMM, yürütme Cumhurbaşkanlığınındır.


“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.” Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.
Ülkemiz demokrasisinde Egemenliğin kullanılması; milletten temsil yetkisi almamış ancak; hukuk sistemimize konulmak sureti ile hâkimlik mesleğine tanınmış bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalık; demokrasiye, demokratik ilkelere ve Ülkemizin Kurucusu Ulu Önder ATATÜRK’ün kurucu düşüncesine uygun olduğu söylenemez. Millet adına karar mercii TBMM ve Cumhurbaşkanlığı’nındır.
Hâkimler; 1982 Anayasası Madde 138 –“ Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.”
hükmü anlaşılır ve olması gerektiği gibidir, Ancak; aynı yasanın “Madde 9: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır ile CMK (Ceza Muhakemeleri Kanunu) Madde 232/1: Hükmün başına, “Türk Milleti adına” verildiği yazılıdır.” şeklindedir. Millet egemenliğine aykırılık bu maddelerdedir. Yani; hakimler “Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” bu hükmün dayandığı güç anayasa ve kanunlar olup, millet adına verilen hüküm olmaz, olmamalıdır.


Ne gariptir ki Ülkemizdeki bu antidemokratik yapıyı uygulama ve söylemleri ile savunanlar kendilerini ATATÜRK’cü ilan etmişlerdir. ki; bu önderimiz Atatürk’ü anlamamak demektir.
Ayrıca; milletten temsil yetkisi almadığı halde antidemokratik hukuk mevzuatından kaynaklı yetkiyi elinde bulunduran atanmış irade 17-25 Aralıkta olduğu gibi millet iradesinin gerçek sahibi TBMM unsurlarına savaş açabilmiştir.
Suç; işleyeni bakımından hafifletici ve/veya görmezden gelinecek bir eylem değildir. Kimin ne şekilde ne zaman ve nasıl yargılanacağı yine millet iradesinin tecelli ettiği TBMM’de hukuki mevzuat haline getirilmiştir.


Bu itibarla; TBMM üyelerinin tabi olduğu yasal mevzuat: 1982 Anayasası 83 üncü maddenin 2’inci ve 3’üncü paragrafı “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. “
1950 öncesi demokrasinin olmazsa olmaz kurumu siyasi partinin tek olmasının milletin özgürlük alanına ne şekilde yansıdığı çokça makalelere konu olmuştur.
1960 lı yıllardan bu güne belli aralıklarla yaşanan anti demokratik gelişmeler (darbe ve muhtıralar) ve süreç; TBMM’nin temsil yetkisini kullanma iradesine verilen tepkinin gayri yasal olmakla birlikte anti demokratik ve ideolojik düşünce sisteminin ürünü ve/veya iç ve dış bu ülke/ülkeler üzerinde kötü emelleri olan odakların ülke/ülkeler içi taşeronları eliyle yaptığı faaliyetlerdir.
Anti demokratik ve ideolojik düşünce sistemi; millet nezdinde köksüz olduğundan yeşerme imkanı bulamaz, Ülkemiz insanına özel bir hayat tarzı; bu millet esaret altında yaşamayı, birilerinin vesayeti altında olmayı reddeder.
Milleti anlamak, milletle yaşamak, milletle iç içe olmakla mümkündür.
“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.”

 
 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.