Güven duygusu bir yanılsamadır. Bir insan zeki ise kıvrak zekasıyla karşısındakini buna ikna edebilir. Karşısındaki onun avıdır artık. Sözler söylenir, sözler verilir. İnsan en çok yanılandır. Aynı zamanda da en zalim olan. Bu iki çelişkili durum da insana aittir. İyi olan yanılır, kötü olan yanıltır. Sözlerin çok çabuk unutulacağını düşünmez veya düşünemez insan, İnanır. İnanmak istediği için inanır. Dostluklar, arkadaşlıklar, aşklar…Geçerliliğini yitirmez. Her tür ikili ilişkilerde aynıdır.
Burada bir ayrım yapmak gerekir. İnsanın dili, dini, ırkı, yoktur. İki tür insan vardır. İyi insan kötü insan. Bunu her yerde duyabilir, okuyabilir bizzat yaşayarak görürürüz. İnsan vicdanınından mütevellittir. Vicdan izin verdiği ölçüde iyi veya kötü insan olunur. Benim bir önermem vardır, yıllardır dilime pelesenk edindiğim. Her insanın vicdanı kendinin tanrısıdır. Tanrısının buyruklarına göre hareket eder insan. Sonra döner yaratıcı Tanrıyı suçlar.
Güven duygusu kavramsal olarak incelendiğinde de bunun gerçek anlamda bir yanılsama olduğu görülür. Modern dünyanın modern insanı güven duygusu zedelenmiş, ve modern çağın dayattığı iyilik, iyi olma rezervine sıkışmış insandır. Eski zamanlarda doğal hayatın içinde kolaylıkla yaşanan güven, çağımızda ne yazık ki geçerliliğini kaybetmiştir.
Tekrar sağlanabilmesi için insanın, insan olma özüne dönmesi gerekmektedir.
Ne dersiniz?
İnsan bunu başarabilecek midir?