Tatili fırsat bilip soluğu deniz ya da havuzlarda alanlar için uzmanlar kulak sağlığıyla ilgili önemli bir uyarıda bulunuyor. Kulak içinin nemli kalması, şiddetli ağrılara yol açabilecek enfeksiyonlara sebep olabiliyor. Özellikle çocuklar bu konuda daha da risk altında.
İşitmenin yanı sıra vücudun dengesini sağlama konusunda da önemli bir rol oynayan kulaklar, yaz aylarında bazı risklerle karşı karşıya. Bu dönemde özellikle dış kulak yolu enfeksiyonlarında artış gözleniyor. Buna neden olarak ise serinlemek için girilen deniz, havuz gibi sular gösteriliyor.
Aslında deniz ve havuza girmek kulak açısından direkt olarak özel bir risk taşımıyor. Ancak girdiğiniz su temizlik kriterlerine uymuyorsa, risk grubundaysanız ya da kulakla ilgili bir rahatsızlığınız varsa o zaman durum değişiyor.
Deniz ve havuz suyunun temiz olması enfeksiyon riskinin en aza düşürülmesinin başlıca yolu. Ancak su, tüm kriterlere yüzde 100 uyumlu olsa bile enfeksiyon riski sıfırlanmıyor. Prof. Dr. Çağatay Oysu, “Su tamamen temiz de olsa kulağın nemli kalması ya da dalma çıkma veya denize balıklama atlama gibi suya bağlı travmalar sonucu bazı bakteriler ya da mantarlar kulakta enfeksiyona yol açabilir” diyor.
Kulak, iç, orta ve dış kulak şeklinde üç kısımda ele alınıyor. Deniz ve havuzla ilgili kulak rahatsızlıkları daha çok dış kulak yolundaki iltihaplar şeklinde kendisini gösteriyor.
“Çocuklar kulak enfeksiyonlarına karşı daha hassas”
Kulak enfeksiyonları denilince akla ilk çocuklar geliyor. Özellikle riskli grupta olan çocuklara dikkat çeken Prof. Dr. Oysu, “Çocuklardaki bazı özel durumlarda, tedavi için kulak tüpü takıyoruz. Kulak tüpü olan çocuklarda sıvının orta kulağa kaçması ile kulakta kronik bir akıntıya sebep olma olasılığı var” diyerek ebeveynlerinin önlemler alması gerektiğini söylüyor:
“Çocuklar kulak enfeksiyonlarına karşı daha hassas, daha eğilimliler. Onun için mesela sık sık dış kulak yolu enfeksiyonu geçiren ya da yakın zamanda orta kulak iltihabı geçiren çocuklar, mutlaka kulak tıpası ya da bone takmalı. Kulağında tüp olan çocuklar için de biz genellikle ailelerine ‘Tatile gitmeden 15 gün önce bize gelin, biz tüpü çıkaralım ya da çıkarılmasına mani bir durum varsa mutlaka bone veya kulak tıpası takın’ diyoruz.”
Kronik kulak iltihabı olanlara da uyarısı var Oysu’nun. “Bu kişilerin kulak zarları zaten deliktir. Kulakları normal zamanlarda da ara ara akar. Eğer bu kişiler özellikle kirli sulara girerlerse daha riskli kulak akıntılarına ve enfeksiyonlarına maruz kalırlar” diyor.
Kişinin kulak zarında delik ya da kulağına takılmış bir tüp varsa bu, dış kulak yolundaki enfeksiyonun orta kulağa da sirayet edebileceğini belirtiyor. Kulak enfeksiyonu olan kişilerin iyileşene kadar deniz veya havuzdan uzak durması gerektiğini vurguluyor.
Egzama ve sedef hastalığı olanlara ‘nemli kulak’ uyarısı
Prof. Dr. Oysu, kulak içinde kalan sıvının neden olduğu neme dikkat çekerek özellikle egzama ya da sedef hastalığı gibi cilt rahatsızlığı olanlara uyarıda bulunuyor.
“Bu tür cilt hastalığı olanlarda kulak rahatsızlıklarının görülme olasılığı artıyor. Çünkü cildin kendisi hasta. Nemlenmeye, mantar tutmaya ya da pullanıp kabuklanma hadiselerine açık bir cilt yapıları var. Bu durum kulağı tıkıyor ve enfeksiyon olasılığını da artırıyor” sözleriyle riskin ne olduğunu anlatıyor.
Kulak içinde kalan sıvı nasıl temizlenmeli?
Denize ya da havuza girdiğinde sık kulak enfeksiyonu yaşayan kişilerin kulaklarını nemden koruması gerektiğine vurgu yapıyor Prof. Dr. Oysu. “Kulağımıza sıvının kaçmasını engellemek için kulak tıpaları kullanabiliriz. Çünkü eğer kulak ıslak ve nemli kalırsa öncelikle mantara sebep olabilir. Kulak mantarı çok inatçıdır. Bir iki türü var ki kulağı çok sever” diyor ve ekliyor:
“İkinci olarak inatçı bakteriyel enfeksiyonlara neden olabilir. Ayrıca, kulağı enfeksiyonlardan koruyan, hafif sarımtrak renkte kendi iftirazatı vardır. Bunu bir hastalık olarak yorumlamamak lazım. Kulağı temizlerken o sarı maddeyi de illa sonuna kadar tertemiz yapmaya da çalışmamalı. O biraz da kulağın koruyuculuğunu temin ediyor.”
Peki kulağımıza su kaçtığını hissediyorsak ne yapmalıyız? Prof. Dr. Oysu, kulaktan suyun nasıl çıkarılacağını adım adım şöyle anlatıyor:
“Yapmamız gereken kulak memesini ya da kulak kepçesini hareket ettirerek bunu tahliye etmek. Bu birinci yöntem. İkincisi, su çıkmadıysa eğer saç kurutma makinesi kullanabiliriz. Aynı saçımızı kurutur gibi dirsek mesafesinden saç kurutma makinesi kulağımızda bir süre tutarak ılık ya da sıcak havayı verirsek dış kulak yolu kurur. Kuru ortamda da bakteriyel ya da mantar enfeksiyonu gelişimi pek mümkün olmaz.
Kulak çubuğunu ise doğru kullanmak lazım. Çünkü eğer kulakta kir varsa, kulak çubuğuyla o kiri içeri doğru itebiliriz. İçeri doğru ittiğimizde temizlenmesini zorlaştırırız. Onun için de ayarı tutturmak gerekir. Kulak çubuğunu, pamuğun 2-3 santim ötesinden tutmalıyız ki istesek de daha fazla derine götürmeyelim. Çubuğu tam ortasından tutarsak daha derine kaçma olasılığı var. Ama parmaklarımızı pamuğa daha yakın tutarsak o zaman içeri gitmez.”
Kulak enfeksiyonları şiddetli ağrıya yol açıyor
Dış kulak yolu enfeksiyonunun semptomları neler? Bu soruya yanıt verirken ilk olarak çene hareketliliğinde hissedilen rahatsızlığı söylüyor Oysu. Ardından diğer semptomları sıralıyor:
“Elimizle, kulağın önündeki kıkırdak kısma dokunduğumuzda ağrı olur. Enfeksiyon ilerledikçe dış kulak yolu daralır. Hatta bazı kişilerde ilaç koymaya bile müsait olmayacak şekilde tıkanır. Bununla birlikte şiddetli ağrı, özellikle şeker hastalığı varsa yüksek ateş de olabilir. Şeker hastalığı olan kişilerin çok dikkat etmesi ve fazla gecikmeden doktora gitmesi gerekir.”
Oysu, enfeksiyon oluyor ve geçmiyorsa doktor müdahalesinin gerektiğini belirtiyor. Tedavi sürecini ise şöyle özetliyor:
“Biz hekimler öncelikle kulağı güzelce temizliyoruz. Deri artıkları, bakteriyel artıklar, varsa mantar artıklarını temizleyip kulağa antibakteriyel ya da ilaçlar sürüyoruz.”