DEPOCULARI, ASALIM MI; YOKSA KESELİM Mİ? ( 2 )

İhtikâr kapsamında yaşanan sorunu önlemenin yolu; depo basmak, depoculara cezâ vermek ve depocuları afişe etmek değildir.

 

Her şeyin doğal hâliyle ve doğal seyri içinde yürümesi hâlinde, mevcut sistemden kimsenin herhangi bir şikâyeti zâten olmayacaktır.

 

Ortada âcil olarak çözülmesi gereken bir durum olduğu; kentsel dönüşüm ve arâzi toplulaştırmada olduğu gibi gönüllülük esâsına göre değil cebren düzenleme yapılması; bir deprem, bir sel ve bir yangın gibi vurup geçecek kararlılıkta davranılması gerektiği açıktır.

 

Şunu özellikle hatırlatmak isterim: Fâhiş fiyâtın tek sebebi ihtikârcılık değil, üretim maliyetlerini oluşturan girdilerin mâliyetinin de yüksek olmasıdır.

 

Devlet desteklemeleri, vâdeli alım  şartları altında çiftçi için mâliyet düşürücü faydaya dönüşmemekte, desteklemeler piyasadaki açgözler tarafından emilmektedir. Devlet âdetâ, girdi üreticilerini ve ithâlâtçılarını finanse etmektedir.

 

Soruna karşı bütüncül bir yaklaşım sergilenmesi, piyasanın “vücûduna batan hançer, diken ve kıymıklar”ın ve “ayakkabısına dolan taşlar”ın tamamının çıkartılması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda,birincil/ilk üretime dayalı tarım ve hayvancılık ürünleri ile ikincil/sanâyi kaynaklı tarım ve hayvancılık ürünlerinde fâhiş fiyât ve depoculukta ihtikâr/tekelleşme sorununun çözümü amacıyla aşağıdaki uygulamalara başvurulması doğru bir politika olacaktır:

 

A)-Üretim maliyetini düşürücü tedbirler açısından

     1)-Gübre, ilâç ve tohum gibi temel girdiler için ziraat odaları ya da kooperatif bölge birlikleri eliyle dijital ortamda talep toplanmalıdır.

     2)-Ulusal ve uluslararası teklîfe açık şekilde ihâle sistemi oluşturulmalı, çiftçiler fâizsiz kredi borcu olarak borçlandırılmak üzere girdilerin bedeli devlet tarafından ödenmelidir.

     3)-Girdi têmîn edicilerden deney raporu, analiz raporu, çimlenme çıkışı raporu gibi süreçler tamamlanınca iade edilecek şekilde têminât mektubu alınmalıdır.

     4)-Gelir vergisi açısından: Girdiler üzerindeki kaldırılan KDV geri getirilmek suretiyle kayıt dışı girdi hareketleri kontrol altına alınmalı; çiftçiden tahsil edilen KDV, faturasını ibraz eden ve mâlî doğruluğu têyîd edilen çiftçiye geri ödenmelidir.

 

B)-Hukûkî düzenleme açısından

     1)-Fâhiş fiyât ve karaborsacılık terimleri, yoruma yer kalmayacak şekilde net olarak tanımlanmalıdır.

     2)-Mevzuattaki eksikler ile yoruma açık olan ve istismâr edilen konular ortadan kaldırılmalıdır.

     3)-Piyasaya sunulan mal ve hizmetler, GTİP kodlamasında olduğu gibi kodlanıp her koddaki tedârik zincirinin kâr marjı belirlenmelidir.

     4)-Kayıt dışı depoculuk yapanlarla, sağlam ve sağlıklı ürünleri imhâ edenlerle ilgili olarak aşağıdaki uygulamalara yer verilmelidir:

           a-Depo, depodaki araç ve makine ekipman ile her türlü mala el konulmalıdır.

         b-El konulan varlıklar, tarım kredi kooperatifi benzeri zincir marketlerde ucuz fiyâta satılmalıdır.

          c-El konulan varlıkların 50 katı cezâ uygulanmalıdır.

      ç-Depoculuk yapanların; en az 5 yıl süreyle şahsen, yönetim kurulu üyesi ya da yönetici olarak benzer nitelikteki faaliyet kollarında ticâret yapması yasaklanmalıdır.

          d-Depo çalışanlarına en az 6 ay, sağlam ürünleri imhâ edenlere en az 2 yıl hapis cezâsı verilmelidir.

 

C)-Tedârik zincirinin plânlanması açısından

     1)-Üreticinin doğrudan toptancı ve perâkendeciye ürün satması sağlanmalıdır.

    2)-Üretici ile perâkendeci arasında; aynı ilde satılan üründe en fazla bir, farklı ilde satılan üründe en fazla 2 toptancı olmalıdır.

     3)-Ürünün hizmet ihtiyâcı, dayanıklılık eşiği, dökme ve ambalâjlı satılma durumu gibi kriterlere göre toptancı ve perâkendeciye kâr marjı konulmalıdır.

 

Ç)-Depolama hizmetinin plânlanması açısından

     1)-Bütün modern ve ilkel depoculuk hizmetleri kayıt altına alınmalıdır.

     2)-Kayıtlı depoculuk yapanlarla ilgili olarak aşağıdaki uygulamalara yer verilmelidir:

          a-Ürünün niteliği, yeni ürün çıkma zamânı, yurtiçi ve yurtdışı piyasanın genel davranışı, .. gibi hususları dikkate almak sûretiyle ve ürünün “ürüne göre belirlenen son ayda” tamâmı piyasaya sürülmüş olmak şartıyla; depolarda kayıt altına alınmış ürünlerin her ay belli bir bölümünü piyasaya sunma zorunluluğu getirilmelidir.

          b-Herhangi bir ay içinde depodan çıkış yapması gereken malına perakendeci müşteri bulamadığını iddia eden depocuların malları, câri ay içindeki ortalama fiyât üzerinden TMO ve tarım kredi kooperatifi tarafından satın alınmalı, doğrudan ya da anlaşmalı marketler eliyle piyasaya sürülmelidir.

     3)-Kooperatif bölge birlikleri (birim kooperatifler değil) ile küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerine, “iklimlendirme kontrollü depolama tesisleri” için daha uygun şartlarda finansman sağlanmalı ve ürünlerinin pazarlanmasına katkı sağlanmalıdır.

 

Burada: depocular, toptancılar ve perâkendeciler arasında; 2. derece dâhil akrabalık ve hısımlık ile başka sektörde dahi olsa herhangi bir ortaklık ilişkisi bulunmamasına dikkat edilmelidir.

 

Bilinmelidir ki, 3 harfliler diye bilinen zincir market işletmeler; “fahiş fiyât” kapsamındaki yasal takipten kurtulmak amacıyla, kendileri ile “organik bağları olan firmalar” arasında zincirleme 3-4 devir yapmak sûretiyle son fiyâtı mâkul hâle getirmektedir.

 

Tedârik zinciri ve depolama hizmetinin plânlanması konusundaki teklîfimin eksik yönleri tamamlanıp ve şekli daha da geliştirilip bir ân önce uygulamaya girmelidir.

 

Alınacak basit ama keskin, güçlü, etkin ve caydırıcı tedbirlerle: Depoculuğun stokçuluğa dönüştürülmesi, her sene “etki ajanları/yıkım ekipleri” eliyle tüketicilerin sinir uçları ile oynanmak suretiyle depoculara düşman olunması ve sosyal infiallerin ortaya çıkması gibi hususlar önlenebilecektir.

 

Burada bir tehlikeye de dikkat çekmek gerekir: Depoculuk hizmetinin, yanlış politikalar sonucu "Al atını, başlarım tımarına!" şeklinde ikrâh edilen bir faaliyete dönüştürülmemesi ve depoculuk faaliyetine son verilmesine neden olunmaması da gerekmektedir.

 

Aksi hâlde, "30 TL'ye de soğan patates mi olurmuş?" diye yaygara yapanların; can yakıcı buldukları fiyâta soğan ve patates yerine bedâvaya üçün birini alacaklarından, “Allah rızâsı için bir baş soğaaaannn!” diye meler şekilde ortada dımdızlak kalacaklarından kimsenin zerre kadar şüphesi bulunmasın!

 

Soğan ve patates 30 TL olabilir ama, depoculuğu bir sezon yasaklamak ve depolama hizmeti verilmediğinde neler olacağını görmeyi denemek bedâva!..

 

Böyle bir fırsat kaçmaz yâni, her hükûmete ve her vatandaşa lâzım!

 

Yâni demem o ki, günün sonunda mutlu sona ulaşmak için: Sebebin ve çözümün ne olduğunu, neye ve niçin karşı çıkacağımızı, hangi kabloyu keseceğimizi ya da hangi düğmeye basacağımızı iyi bilmek; “sap ile samanı” ve “soğan ile patatesi” karıştırmamak lâzım!

 

Özellikle tekrar vurgulamak istiyorum:

 

Otomobilcilerin yaptığı gibi; piyasa bozma,  tekelleşme ve fâhiş fiyât tutumu gösteren her mal ve hizmette yerli ve yabancı üretici, ithâlâtçı, ihrâcatçı, ana distribütör ve bâyilere yönelik olarak bu tutum sergilenmelidir.

 

Bu kapsamda da aşağıdaki uygulamalara yer verilmelidir:

     1)-Bâyilik ve toptancılık sistemi ile çalışan satışlarda, mal talepleri devletin denetimi altındaki portaldan yapılarak satıcıya ulaşmalı; gelen mal ile satılan malın satışının gecikmesinin sebebi denetlenmelidir.

     2)-Kasıtlı olarak üretmeyen, yerli ve yabancı üreticiden mal talep etmeyen, gelen malı satmayanlara ağır müeyyideler uygulanmalıdır.

     3)-Alıma kota konulmalıdır. Meselâ; bir aile ve bir şirkete bir yılda sadece 1 otomobil alma hakkı tanınmalı, diğer alımlar için yeniden sıraya girmesi sağlanmalıdır.

   4)-İlgili malı almaya yönelik ekonomik pozisyonunu gerçekçi bir şekilde oluşturmamış kişilerin; söz konusu malı talep etmesine, elde ettiği alım önceliği sırasını pazarlamak sûretiyle rant elde etmesine ya da kânûnî kısıtlamaları aşmak için başkasının kullandığı kişi durumunda hareket etmesine müsâade edilmemelidir.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Adem ERDOĞAN 10 Haziran 2024 10:42

    Güzel bir yazı olmuş.

  • Mesut Çavdar 31 Mayıs 2024 22:03

    Merhaha Ufuk Bey, güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık ama Hukûkî düzenleme açısından 3 maddeye katılmıyorum. Serbest piyasada kar marjının belirlenmesine olanak verilmelidir. 4. maddeye de katılmıyorum devlet özel mülkiyete öyle el koyamaz. diğer maddelere katılıyorum. Yine diğer kısımlarda geçen kar marjı olayına katılmıyorum. Serbest piyasa ekonomisinde devletin sadece tekelleşmeye engel olması, monopol piyasaları engellemesi gerekir. Ülkemizde en çok gördüğüm monopolcü rekabet eden firmalar var. Bunu 3 harfli marketler ve GSM şirketleri dahil.