Din/lerde yanlış okunup, yanlış yazılan, yanlış söylenenlerden biri de emir kipidir.
Kuran emreden bir kitap değildir. Sadece söyler. Tercih kişiye aittir. Yorumlayıcının emir kipi olarak yorumladığı emirle kasdettiği Kuran’ın sık sık sorduğu bir soru olan “Hiç mi akıl etmezsiniz?” sorusudur. Kuran, şöyle yaparsanız iyi olur diyen bir rehberdir. İrade ile insana bırakmıştır tercihi. Ve daha iyi yönetimler var edildiğinde karşı çıkan bir sözü yoktur ıddia edildiği gibi. Okuyabilen ve düşünebilen bir insan olarak şunu anlıyorum: Evrensel öğretileri dışında kalan ayetler( sözler) o günün Arabiasını ilgilendiren toplumsal söylemlerdir çağımızı ve bizi ilgilendirmez.
Esasa dayalı olan öğreti adalettir. Adalet sağlandığında taşlar yerine oturacak, geri kalan her şey sağlanacaktır. Bir çok düşünürün yazdıklarını dikkate alıp okuduğumuzda edindiklerimiz gibi Kuran’ da edinebileceğimiz bir kitaptır. Maolof’un dediğine karşılık adaleti göklere taşımayalım yer yüzünde sağlayalım ki, sosyolojik bir düzenleme olan Kuran’ı uhrevilikten kurtaralım.
Tabi, insamları da anlıuorum. Bu çevirilere bakınca inanılmaz şeyler okuyor insan. Tıpkı dil bilen ve şiirden anlamayan kötü bir şairin Baudelaire’in şiirlerinin ıçine ettiği gibi.
Keşke Kuran’ın öngördüğü gibi yaşayıp, uygulasaydı insan. Çalma, gasp etme, hakkın olmayana uzanma, adil ol, paylaş, kan dökme.
İnsan Hakları Bildirgesi’nde de yazmaz mı bunlar?
Çok uzun yıllar önce İbrahim-i dinlerin var olmadığı çağlardan gelen bir duvar yazıtı okumuştum.
“Ben iyi birsanım.
Kan dökmedim. Komşunun tavuğunu çalmadım. Başkasının karısına bakmadım. Kararlarımda adil oldum. Yemeğimi paylaştım filan diye devam ediyordu. Ve sonunu yine “Ben iyi bir insanım” diye bitiriyordu.
Görülüyor ki insan var oluş nedenini sorguluyorsa, doğruya bir şekilde ulaşıyor.