İnsanların dünyaya geldikleri gün anlamına gelen doğum günlerini kutlama fikri tarihte ilk kim tarafından ve ne zaman ortaya çıktı hiç merak ettiniz mi? Neden doğum günü kutlarken; pastadaki mumu üfleyerek, dilek tutuyoruz? Merak edilen soruların cevapları haberimizde…
Doğum günleri, temelde ilk kez Mısır’da ortaya çıktı. Taç giydiklerinde Tanrı’ya dönüştüklerine inanan Mısır firavunları, taç giyme törenlerini bu nedenle oldukça önemserdi. Firavunların Tanrılık ilanı olarak kabul edilen bu törenler, Tanrı’nın fiziksel olarak doğuşunu temsil ederdi. Böylece Tanrı olunan gün, doğum günü olarak kabul görmüş oldu. İnanç sistemi kapsamında gelişen bu gelenek, günümüze kadar gelmeyi başardı.
Geçmişin doğum günleriyle günümüzün doğum günlerinin aynı manayı taşımadığı da bir gerçek. O zamandan bu zamana amaç değişikliğine uğrayan doğum günlerine pasta-mum-dilek üçlüsünü dahil edenler Yunanlardı.
Ay Tanrıçası Artemis’e duydukları fedakarlığı göstermek üzere ay şeklinde kekler hazırlayan, kekleri süslemek için de duaları sembolize eden mumlar kullanan Yunanlar; mumları üflemeden önce dilek tutmanın Tanrılara mesaj göndermenin bir yolu olduğunu düşünürdü.
Yunanların ardından Romalılar da doğum günlerini kültürlerine kattı; ancak bu kez doğum günü, sıradan vatandaşlar tarafından da kutlanabilen bir etkinlik haline getirildi.
İnsanların sevdikleriyle birlikte keyifli vakit geçirmek için düzenledikleri doğum günü kutlamaları, böylelikle Tanrısallıktan uzaklaşıp sıradanlaşmaya başlamıştı. Ancak o zamanlar erkek egemen bir medeniyet olan Roma’da kadınların doğum günü kutlanmazdı. Öte yandan dilediğince kutlama yapabilen 50 yaş üstü erkeklerin yiyecek ihtiyaçları karşılanır, yiyeceklerin yanında ballı kekler de kendilerine hediye olarak sunulurdu.