167 yıllık ömrüyle en uzun yaşayan Türk olarak kayıtlara geçen Bitlisli Zaro Ağa, hikayesiyle tarihe ışık tutuyor.
İşte yaşadığı dönem içerisinde Avrupa medyasının bile dikkatini çekmeyi başarmış, başından 20 evlilik geçmiş Zaro Ağa’nın ilginç ve bir o kadar da buruk otobiyografisi:
1774 ile 1934 yılları arasında yaşayan Bitlis (Mutki – Mêydanê köyü) Zaro Ağa, dönemimizin bilinen en uzun ömürlü insanı kabul edilir. 1700′lü yılların sonuna doğru Bitlis’ten İstanbul’a gelen Zaro Ağa, burada hamallık yaparak geçimini sürdürür ve hayata İstanbul’da gözlerini yumar.
Zaro Ağa, dünyaya geldiğinde Osmanlı İmparatorluğu’nun başında I. Abdülhamit tahtta oturmaktaydı.
Gençlik yıllarında İstanbul’a göç ettiğinde padişah III. Selim’di
1900′lerin başında Avrupa medyasının ilgi odağı olunca yaşamı hakkında bilgiler kayıtlara geçti. Medyatik hale geldi ve tanıtım amacıyla 1925 yılında İtalya, 1931 yılında İngiltere’ye götürüldü.
Zaro Ağa ile fotoğraf çektirmek 10 dolar, onu öpmek 15 dolardı. 150 yaşındaki Ağa’yı, eyalet eyalet dolaştırıp posasını çıkardıktan sonra, beş parasız getirip İstanbul’a bıraktılar.
Şimdi yanlarından geçip gittiğiniz Ortaköy Camii, Nusretiye Camii, Selimiye Kışlası, Dolmabahçe Sarayı’nda onun emeği vardı. Hepsi o yıllarda inşa edilmişti ve Zaro Ağa bu tarihi yapıların inşaatında çalışmıştı.
10 Osmanlı padişahı (I. Abdülhamid, III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz, V.Murad, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşat ve Vahdettin) gören Zaro Ağa 7 büyük savaş (Kırım Harbi, Rus Harbi, Plevne, Kafkas Savaşı, Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı) atlattı.
Kabakçı Mustafa İsyanı’na, Yeniçeriliğin kaldırılışına, Tanzimat’a, Birinci ve İkinci Meşrutiyet’in ve Cumhuriyet’in ilanına tanık oldu.
Uzun yaşamak isteyenlere; “Bol bol yoğurt yiyin!” derdi.
İstanbul’daki ömrünü Tophane’de küçük, mütevazı bir evde geçirdi. Erken yediği akşam yemeklerinde sofrasında sadece yoğurt ya da sadece ekmekle ayran bulundururdu. Tam 100 yıl bu alışkanlığını değiştirmedi.
Bir Fransız kızı da dahil olmak üzere toplamda 20 evlilik yapan bu zatışahane Siirt ve İstanbul’daki eşlerini de hiç ihmal etmediğini Avrupalı gazetecilere göğsünü gere gere söyledi.
Ayrıca İstanbul’da ‘Hamallar Teşkilatını da ilk o kurdu.
Çocuklarının ve torunlarının sayısını bir türlü hatırlayamadı.
Zaro Ağa’nın hazin öyküsü bundan sonra başladı: İki Amerikalı Musevi, Zaro Ağa’yı “yeni bir hayat vaadi” yle Amerika’ya gitmeye ikna etti. Zaro Ağa, New York’ta büyük bir törenle karşılandı.
Ancak onu götürenlerin niyetleri başkaydı. Özel bir kostüm giydirip, sirklerde dünyanın en yaşlı insanı diye teşhir ettiler.
167 yaşına kadar sapasağlam ve doktora gitmeyen Ağa’nın son yılında ciğerlerinde tüberküloz, kalbinde büyüme ortaya çıkmıştı.
Ancak zor geldi, Zaro Ağa’ya yaşadıkları. 29 Haziran 1934’te Şişli Etfal’de öldü.
Toprağa verilirken, torununun torunlarından biri şöyle bağırıyordu: “Hoy hooy öldü babam! Dünyasına doyamadan gitti!”
167 yaşında Şişli Etfal’de öldüğünde cesedine el konuldu, otopsi yapıldı ve uzun yaşamın sırları öğrenilsin diye beyni, ciğeri ve kalbi çıkarılarak Amerika’da incelenmeye götürüldü.
Mezarı İstanbul’da Eyüp Kabristanı’nda bulunan Zaro Ağa, o dönem içerisinde en uzun yaşayan Çinli ile birlikte kayıtlara geçti.