GELİYOR GELMEKTE OLAN 2023

Bir asır öncesiydi. Milletimiz büyük bir coğrafyada büyük bir imparatorluğa sahip bulunuyordu. Zaman su gibi hızla akarken düşman da elbette ki uyumuyordu. Cenk meydanlarında bir türlü başarılı olamayan ezeli düşmanlar bu kez format değiştirerek içeriden de bir iç işgal cephesi kurmayı başarmıştı. Sözde yenilikçi, sözde özgürlükçü, sözde vatansever, sözde milliyetçi Jön Türkler fitne ateşini yakmış ve koca imparatorluğun çöküşüne zemin hazırlamıştı. Batıyı, ve batılı temsil eden zihniyetleri bünyesinde barındıran Tanzimatçı ruh koca devleti içten içe iyice kuşatmış görünüyordu. Bir ahtapot gibi devletin damarlarına sızıyordu. Millet, ümmet ve büyük bir coğrafya paramparça ediliyordu. Haçlı ve Siyonist bir karakter taşıyan kadim düşman yapıları emellerine ulaşıyordu. Her yer neredeyse işgal edilmişti. Sonra millet yeniden ayağa kalktı, Kurtuluş Savaşı yaptı ve düşmanı denize dökmüştü. Lakin Kurtuluş Savaşının önemli kazanımları bu Tanzimatçı ruh tarafından bilerek ya da bilmeyerek heba edildi. Zafer denilen Lozan tarihe acı bir hezimet belgesi olarak kayıtlara geçti. Böylece bir asır öncesinde ülke sınırlarımız ile birlikte tüm dünya yeniden formatlandı ve emperyalistlerin emrine verilmiş oldu.

Bir asır öncesini anlamak için bir durum tespiti yapmak gerekir. Çünkü Osmanlıyı yıkan zihniyetler Kurtuluş Savaşından sonra da boş durmadı. Kazandığımız bir savaşı kendileri kazanmış gibi davranmaya devam ettiler. Vatanımızı kendi vatanları sandılar. Bu vatanın kurucu iradesi biziz dediler. Devlet erkanımızı, kahramanlarımızı ve komutanlarımızı hep istismar ettiler. Fransa’dan despotik faşizmin sembolü olan laiklik ithal ederek işe başladılar. Milli olmayan bütün hasletleri, yasaları, yönetmelikleri kopyaladılar. Kılık kıyafete dahi müdahale ettiler ve batılı tarzda giyinmeyi çağdaş uygarlık olarak lanse ettiler. Mabetlerimizi mahzun bıraktılar. Neredeyse tüm Anadolu’daki köylerde Kur’an arama tarama baskınları düzenlediler. Fatihin emaneti olan Ayasofya’yı kapattılar. Alimlerimizi şehit ettiler. İnancımıza ve milli kültürümüze darbe indirdiler. Tanzimat ruhu Bizans ruhu ile iç içe geçti.

Vesayetçi Tanzimatçılar üretimi ve ticareti yok ettiler. Faizli bir sömürü düzeni kurdular. Lakin beraber savaştığımız Almanya ileri derecede sanayisini kurduğu halde bizi hep çağdaş uygarlık masalları ile oyaladılar. Petrol kuyularımızı kapattılar. Uçak fabrikamızı ve otomobil fabrikamızı yok ettiler. Darbelerle millete sürekli ayar vermeye çalıştılar. Vatanın en güzel arazilerine kondular. Tarihi mekanları, konakları, yalıları işgal ettiler. Karanlık ve elit bir sınıf oluşturdular. Masonik bir yapılanma ile yüksek öğrenimi de kuşattılar. Sonra da halkı aşağılayan bir kibir imparatorluğu kurdular. Halkı gerici, kendilerini ilerici ilan ettiler. Bir asırlık daha nice kötülüğü milletimize reva gördüler. Bu zalim zihniyet memlekete tek bir çivi dahi çakmadı. Milletin lehine olan her şeye engel oldu.

Burnumuzun dibindeki Meis adasını elimizden aldılar ve Ege kıta sahanlığımızı tartışma konusu haline getirdiler. Kıbrıs, 12 ada, Halep, Musul, Kerkük, Batum gibi ana topraklarımızda egemenliğimizi kaybettik. Halifeliği koruyamadık ve İslam dünyasındaki nüfuz alanını yitirmiş olduk. Milli konuşma ve yazma dilimiz ani bir kararla değiştirildi ve halkımız cahil bırakılarak tüm kökleri ile irtibatı kesilmiş oldu. Bir gecede okuma ve yazma dilimiz yok edildi. Tüm kadim hafızamız silindi. Fransızca kelimeler dilimize doluştu. Dilimiz tam 45 yıl gayrimüslim bir Ermeni dil bilimciye teslim edildi ve uydurukça bir Türkçe’nin kapıları ardına kadar açılmış oldu. Tarih bilgilerimiz de gayrı milli tarihçilere teslim edildi ve kendi milletine düşman gibi davranan bir tarih algısı oluşturuldu. Selçuklulara ve Osmanlılara hep kötü gözle baktılar. Osmanlı paralarında DEVLETİ ALİYEYİ OSMANİYE aidiyet bildiren bir ifade olduğu halde 1930 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyetine aidiyeti bildiren ifadeyi kaldırdılar ve Merkez Bankamıza bile musallat oldular. Yani vatan kuşatması finans alanında da devam ediyordu. Para politikalarını belirlemek onların tekelinde olmalıydı. Boğazların egemenliği de Montrö Antlaşması ile kısmi egemenliğe dönüştürüldü. Buna bile başarı denildi. Madem Kurtuluş Savaşı verdik neden boğazlarda egemenliğimizi tam olarak tesis edemedik? Malum zalim zihniyetler haritalarla oynayarak Müslüman Türk milleti ve devletleri ile de irtibatlarımızı kesmiş oldular. Ata topraklar Anadolu’dan uzaklaştırıldı ve tüm ilişkiler kesilmiş oldu. Gönül coğrafyalarımızı bizden ayırdılar. Yani millete yapılmayan kötülük kalmadı. Mandacı vesayetçi iç ve dış işgal cephesi hiç boş durmadı.

Oyun içerisinde oyunlar oynandı ve aynı oyunlar hep tekrar edildi. Kendi neslimizden diyalog tuzağı ile din tacirleri ve din tahripçileri peyda oldu. Efsunlanmış, tüm gerçekliklere gözleri kapatılmış, kendi milletine dahi kurşun sıkacak kadar canileşen devşirme karakterli mistik bir güruh oluşturuldu. Millet elbette ki bunlara gereken cevabı vermiş oldu. Fakat teröristler ve terör sevicileri dağda, bayırda, şehirde, mecliste, medyada, her yerde rahat rahat dolaşmaktadır. Renkleri kirleten lağım kimlikli ahlaksız ve edepsizler ortalıklarda boy göstermektedir. Yani küfrün tüm orduları, dahili ve harici düşmanlar dur durmaksızın mütemadiyen savaştadır. Bir türlü son darbeyi indirememeleri ise onları iyice kudurtmaktadır. İçten kuşatma yanında tüm sınırlarımızda da büyük kuşatmaların olduğunu ve herkesin 2023 e hazırlandığını asla unutmamalıyız. 2023 Hak ve Batıl savaşının bir çeşit finali olacak. Güçlü olan kazanacak.

Şimdi, bir asır sonra bir devrin sonu geldi. Devran döndü. Oyun bitti. Uyuyan dev uyanmaya başladı. Millet ve ümmet mana köklerine dönmeye başladı. Yeniden doğuş ve dirilişin kapıları açıldı. Allah’ın izniyle milletin ve ümmetin bahtı açıldı. Siyaset üstü bir eda ile 2023 hazırlıkları tüm hızı ile devam etmektedir. Millet ve devlet 2023 için kolları sıvamış görünüyor. Bölücülere, sapıklara, sapkınlara, savrulmuş ve eğrilmiş olanlara, cehalette yüzenlere, kehanet ehline ve mistik güruhlara, sınırları zorlayanlara, madden ve manen sömürü yapan şebekelere, tahribat ekiplerine, kafa karıştıran sahte ilim adamlarına, istismarcılara, menfaat şebekelerine, din ve vatan karşıtlarına karşı artık topyekûn bir mücadele başlamış oldu.

2023 vizyonu için her alanda, sanayide, ağır sanayide, ticarette, üretimde ve enerjide çok büyük bir performans göstermeye başladık. Tüm fabrikalar gece gündüz çalışmaktadır. Uçak, helikopter, gemi, uçak gemisi, denizaltı, insansız hava araçları, tank, zırhlı araçlar, top ve tüfek gibi tüm savaş araçlarımızı ve mühimmatlarımızı kendimiz üretmeye başladık. İleri motor teknolojileri, uzay teknolojileri, maden teknolojileri alanında epey bir yol alındı. Nükleer enerji, Akkuyu santrali, yeşil enerji ve yenilenebilir enerjiler alanında üstün başarılarımız devam etmektedir. Petrol ve doğalgaz keşifleri ve çalışmaları tüm hızı ile sürmektedir. Denizler, yerler ve gökler bizden sorulur hale gelmeye başladı. Hürjet eğitim uçağı, son nesil Milli Muharip Uçak (MMU), SİHA, DİHA, TB3, Atak helikopter, Gökbey, füze sistemleri, savunma ve taarruz sistemleri, araştırma ve sondaj gemileri gibi teknoloji harikaları denizleri, yerleri ve gökleri süslemektedir. En önemlisi de bir TEKNOFEST GENÇLİĞİ nin temelleri atıldı. Milli gençlik büyük bir özgüvene kavuştu. Potansiyel genç akıl şimdi gözünü çok daha büyük ufuklara dikmiş oldu.

Yeni nesil elektrikli otomobil TOGG yollara çıkmaya gün saymaktadır. Altay tankı da düşmanı beklemeye başladı. İletişimde 6G ve yerli uydular devreye giriyor. Yazılımda ve yapay zekada destanlar yazılmaktadır. Savunma sistemleri ve taarruz sistemleri yerli ve milli olarak yüksek teknolojilerle donatılır oldu. Havada, karada ve denizde ne yapacağımızı düşmanlarımız kestiremez oldu. Savaş konseptlerini şimdiden değiştirmeye başladık. Büyük büyük devletler bizden korkmaya başladı. Daha nice gizli aşikar üstün başarılar vardır. Her alanda büyük bir devrim söz konusudur. Sağlıkta devrim vardır. Taşımacılıkta, depolamada ve lojistikte devrim vardır. Otoyollarda, hızlı trenlerde devrim vardır. Barajlar, asma köprüler, limanlar ve kıtaları birleştiren eserler yüzümüzü güldürmektedir. 2023 yılına hazırlık için elbette ki yapılamayan daha birçok şey de vardır. Henüz başarı sağlanamayan alanlar vardır. Fakat 2023 de her şey yeni baştan dizayn edilecektir. Yeni asırda Allah’ın izniyle milletimizin ve ümmetin yıldızı parlayacak elbette…

Millet artık inancını rahatça yaşamaya başladı. Dindarların fişlenmesi sona erdi. Eğitimdeki katsayı zulmeti son buldu ve fırsat eşitliği sağlanmış oldu. Başörtüsü her yerde serbest hale geldi. Fatih Sultan Mehmet Han’ın büyük emaneti Ayasofya özgürlüğüne kavuştu. Toplumsal kutuplaşmalar nihayete erdi. Taksim meydanı camisine kavuştu. Darbeciler tüm resmi kurumlardan temizlendi, temizlenmektedir. Soros benzeri bölücü ve ayrılıkçı provokasyonlar artık etkili olamamaktadır. Terörün kökü her yerde kazınmaktadır. Güvenlik güçlerimiz artık kimseye aman vermemektedir.

Dışarıda da başarılı işler yapılmaktadır. Irak ve Suriye’de kirli oyunlar bozulmuş ve bozulmaktadır. Aynı şekilde Libya’da, Somali’de, Katar’da, Afrika’da ve diğer bölgelerde büyük işler yapılmaktadır. Ülkemiz dünyanın en büyük emperyal olmayan yumuşak gücün sahibi olmuştur. Milletimiz dünyadaki mazlumlara el uzatmaktadır. Karabağ’da hasret bitti. Türk dünyasına yeni bir pencere açıldı. Şimdi Musul; Kerkük, Halep, 12 ada, Meis, Girit, Ege denizi, Kıbrıs özgür olmayı beklemektedir. Mavi Vatan rüyalarımızı süslemektedir. Şimdi yeni asırda eski hataları telafi edeceğiz ve aynı hataları bir daha asla işlemeyeceğiz. Yeni asırda milletimizin ve ümmetin dediği olacak…

2023 yaklaştı. Geliyor gelmekte olan 2023… Cihanlara hükmeden millet yeniden diriliyor. İlayı Kelimetullah davasını temsil eden Kızıl Elmaya doğru yola çıktık elhamdülillah. Yüce Allah’ın izniyle tıpkı eskiden olduğu gibi yeni asra da mührümüzü vuracağız inşallah…

Ali Dama

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.