GREAT RESET IN PENDİK!      

Yazılı, sözlü, görsel iletişim araçlarından sıkça iletilen bir mesaj var: ‘ The Great Reset’ yani ‘Büyük Sıfırlama’

Mesajın içeriği şöyle: Dünya yaşamı hızla değişiyor. Yeni bir dünya düzeni oluşturulmak üzere. Ve bu dünyada hiçbir şey, eskisi gibi olmayacak!

 

Söz konusu mesaj, eski bir Pendikli olarak bende şu çağrışımı yapıyor:

‘Ohooo! Desene, ilçemizde Büyük Sıfırlama çoktan başlatılmış…’

Yeni yetmeler bilmezler:

 

Bizim bir lunaparkımız vardı.

Çocukluğumuzun eğlencesiydi.

Şimdi yok. Çünkü sıfırladılar!

O yüzden; ne zaman Bostancı’daki lunaparkın önünden geçsem, aklıma hep çocukluğum gelir.

 

Tavşantepe’miz vardı.

Piknik yapar, salıncaklar kurar, doğa ile sevişir; streslerimizi orada bırakarak  evlerimize mutlu dönerdik.

Şimdi yok. Çünkü sıfırladılar!

Onca yeşillik, onca zeytin ağacı, adeta bir tuşla beton binalara dönüştü!

 

Denize sıfır sahil şeridimiz vardı.

Yürürken dalgalar üzerimizi ıslatır, iyot kokusu göğsümüzü açar, darlığımızı genişletirdi.

Şimdi yok. Çünkü sıfırladılar!

Doldurdular denizi ve  ‘sahil gezmesi’  keyfimizi – lüksümüzü yok ettiler.

Artık  Ankaralılardan farkımız pek az. Elini sokup, suyun sıcaklığını kontrol eden bizler; denize ‘kartpostala bakar gibi’ uzaktan bakabiliyoruz.

 

Plajlarımız vardı.

Madalyon Plajı, Palmiye, Kızılay. Bir de doğal olanlar; Büyük Kayalıklar, Küçük Kayalıklar, Aralık, Yosun.

Şimdi yok. Çünkü sıfırladılar!

Eski Pendikliler  ‘balık adam’ gibidirler. Sorun bakın yeni jenerasyona, çoğu doğru dürüst yüzme bilmez…

 

Çay bahçelerimiz vardı.

Bülbül Çay Bahçesi, Bokluca, Avcılar Kulübü, PEFHEM Çay Bahçesi, Lale Çay Bahçesi.

Yoğun bir kültürel alışverişin yaşandığı, 7’den 70’e Pendiklilerin buluşma noktalarıydı bu çay bahçeleri.

Şimdi yok. Çünkü sıfırladılar!

 

Bir güç; bilemediğimiz, anlamakta güçlük çektiğimiz bir güç, bizlere adeta “Evde kal. Hayat eve sığar” dedi…

 

Bahçeli evlerimiz vardı.

Şimdi yok. Çünkü sıfırladılar!

Artık, adı ‘Bahçelievler’ olan mahallemizde bile ‘bahçeli ev’ kalmadı gibi.

Bakın Pendik Burnu’na! Koca koca çam ağaçları ile zengin bu mahalle, kentsel dönüşüm adı altında beton kafeslere dönüşmekte…

 

Listeyi uzatabilirim.

Daha, çok şey var çünkü.

 

Yıllar içinde, bir şehrin coğrafyasını ve buna bağlı olarak sosyo-kültürel yaşamını nasıl da değiştirdiler.

Hem de ne büyük değiştirdiler!

 

Son zamanlarda sosyal paylaşım sitelerinde sıkça yer alan nostaljik fotoğraflar, anı  yazıları;

bu duruma derinlerden gelen bir iç çekiş, yapılan muameleye ironik bir sitem belki de.

 

Dilimin ucunda bağlı tuttuğum sözler var çözmüyorum.

Ama şunu rahatlıkla ifade edebilirim:

 

Eski bir Pendik manzarası altında yer alan, “İstanbul bir güzele benzetilirse; Pendik o güzelin boynudur. Sahildeki koy da, o güzelin boynundaki kolyedir” şeklindeki yazı; neyin değiştiğine dair ipuçları barındırır.

 

Ve yine eski birkaç fotoğrafın altında yer alan; “1960’lı yılların Pendik’inden alınmış bu manzaralar; unutulamayacak kadar sade ve güzel, ulaşılamayacak kadar uzaktır.” İfadesi, bir hüzün hikayesinin şiirsel yansımasıdır.

 

Elbette, ‘çoğaldık, büyüdük, şehir olduk, modernleştik’ gerçeği de  görmezden gelinemez.

 

Ama bir söz vardır: “Hatice güzelse,neticeyi neyleyim” diye.

 

Azınlıkta, çok azınlıkta olsak da; biz o siyah-beyaz  ama mutluluk yuvası Pendik’e sevdalı kaldık.

Ve hafızalarımıza ‘reset’ atılıncaya kadar da, bu böyle kalacak.

Kayıtlara geçsin diye, yazıyorum.

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.