MİLLET İRADESİ ve GÜÇ
Millet iradesi ile vücut bulmuş güçlü siyaset kurumu, ülkesinin güçlü demokrasisi ile doğru orantılıdır.
Millet iradesi ile yönetme yetkisini almış siyaset kurum erkinin gücünü arkasına aldığı topluma despotik yönetim sergileyeceği düşünülemez. Güçlü siyaset kurumu bilir ki desteğini aldığı toplum, desteğini bir süreliğine vermiş, bu süre içinde desteğini çekmesi halinde gücünü kaybedeceğinden toplum menfaatine işlem ve eylemler yapmanın hep çabası içinde olurlar. Ayrıca; desteğini alamadığı kesimin hak ve hürriyetleri koruyup kollayıp, huzurlu ve mutlu yaşamlarını sürdürmelerinin sağlanması, güçlerinin teminatı ve önceliği olup güçlü kalmanın sigortası olduğunu bilirler. Aksini düşünebilme; millet ve demokrasiye inanmayan düşünce sisteminin hezeyanıdır.
Genellikle; azınlıklar, marjinal düşünce sistemi Saikleri, milletten kopuk elit/entelektüel ve/veya kendisini ayrıcalıklı kabul eden zavallılar ve kendi menfaatleri doğrultusunda ülkesi üzerinde kirli amaç ve emelleri olan dış dünyanın taşeronluğunu yapan kişi/kişiler ile dini kirli amaçlarına alet eden terör örgütleri ve ideolojik, ırkçı terör örgütlerinin ülkesi siyaset kurumu erkleri için despot, diktatör ve tek adam gibi söylemler ürettiğini, gündem oluşturma çabası içinde olduklarını, ülkesine gönül bağı ile bağlı olan herkes tarafından bilinir. Rahmetli Adnan Menderes’e, Rahmetli Turgut Özal’a ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan için üretilen bu tip söylemleri yapanlar ile arkasındaki malumlar isim ve/veya şekil değiştirmiş olsalar da aynı odaklardır. Bu malum odaklar ve yerli işbirlikçilerinin davranış bicimi bütün dünyada aynı/benzer olup denenmiş ve başarılmış vakaların çokça olduğunu ve hala aynı senaryoların sahnelendiğini, aynı söylemleri üreterek kirli amaçlarına ulaşmanın denemelerini yaptıklarını anlamak için yazar Hakan Turan’ın Gizli Servisler adlı kitabını okumanızı öneririm.
Oysa; bu tip söylem ve eylem içindeki insanların ülkemizdeki karşılığı; hakaret içerikli söylem ve eylemlerinin Hukuk’a havale edildiğini, diğer söylemlerin ise düşünce hürriyeti içinde değerlendirildiğini fiili olarak ülkemiz gündeminden anlıyoruz.