İslamHaber Girişi : 24 Haziran 2024 14:34

HADİS ADI ALTINDAKİ İSLAMA İFTİRALAR

HADİS ADI ALTINDAKİ İSLAMA İFTİRALAR

1- ALLAH’IN BALDIRI OLUR MU?

Kuran: O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.
42- Şura Suresi 11 

Hadis : “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”

Müslim-İman 302; Buhari 97/24, 10/29; Hanbel 3/1

 

2- ALLAH EL SIKIŞIR MI?

Kuran: Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.

112- İhlas Suresi 4

 

Hadis: Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”
Hanbel 5/243

 

3- DİN DEĞİŞTİREN ÖLDÜRÜLSÜN MÜ?

 

Kuran: Dinde zorlama yoktur.

2-Bakara Suresi 256

 

Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”

Nesai 7-8/14; Buhari 12/1883

 

4- ÖLÜNÜN SUÇU NE?

Kuran: Doğrusu hiçbir günahkâr bir başkasının günah yükünü yüklenmez.

553-Necm Suresi 38 

 

Hadis: “Ölü, ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır.”

Buhari-K. Cemiz 32, 33, 34

 

5- KADIN DÜŞMANLIĞI

Kuran: Ben sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz.

3-Ali İmran Suresi 195

 

Hadis: “Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.”

Buhari 9/1391

 

6- ZALİM KİM?

Kuran: Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.

25- Furkan Suresi 8

 

Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.”

Buhari 76/47; Hanbel 6/57, 4/367

 

7- MİRASTA VASİYET VAR MI?

Kuran: Ey iman edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızda iki kişi.

5-Maide Suresi 106

 

Hadis: “Varis için vasiyet yoktur.”
Hanbel 14/238

 

8- EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI?

Kuran: Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediği kişi için bağışlar.

4-Nisa Suresi 48

 

Hadis: “Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.”

Buhari-Tesavir, 89

 

9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?

Kuran: De ki “Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etti?” De ki: “Bunlar dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır.” Bilen bir topluluk için ayetleri böyle detaylı anlatırız.

7-Araf Suresi 32

 

Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”

Müslim 2/16

 

10- PEYGAMBERİMİZ HİÇ ZALİM OLUR MU?

Kuran: Seni alemlere yalnızca rahmet olarak gönderdik.

21-Enbiya Suresi 107

 

Hadis: “Ureyne ve Ukeyle kabilelerinden bir grup Medine’ye gelerek Müslüman oldular. Medine’nin havası onlara dokununca Peygamber onlara deve sidiği içmelerini öğütledi. Adamlar develeri dağıttılar ve çobanı da öldürdüler. Peygamber onları yakalattı, ellerini ve ayaklarını kesti, gözlerini oydu, çölde susuz ölüme terk etti. Biz onlara su vermek isteyince, Peygamber bizi engelledi.”

Buhari Tıp5/1, Hanbel 3/107,163

 

 

 

HADİSÇİLERİN KUR'AN İLE NE DERDİ VAR?

 

-Hadisçiler; "Kur'an yetmez, sünnet ve hadis olmazsa din öğrenilmez" diyor,

-Kur'an; "Size indirdiğimiz bu kitap yetmiyor mu?" diyor.

*

-Hadisçiler; "Kur'an'a uyan sapıtır" diyor,

-Kur'an; Peygamberimize "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilene uy" diyor.

*

-Hadisçiler; "Buhari ve Müslim hakem olmadıkça inanmam" diyor,

-Kur'an; "Allah'tan başka hakem aramayın" diyor.

*

-Hadisçiler; "Peygamberler, sahabeler, evliyalar, veliler, şeyhler, hatta anne babalar da şefaat edecektir" diyor,

-Kur'an; "Şefaatin tümü Allah'a aittir" diyor.

*

-Hadisçiler; "Peygamberimiz Müslümanlar için Allah'tan şefaat isteyecek" diyor,

-Kur'an; "Her peygamber kendi ümmetinden davacı olacak" diyor.

*

-Hadisçiler; "Sünnet ve hadisleri inkâr edenler kâfir olur" diyor,

-Kur'an; Peygamberimizin, Kur'an'ı terk eden Müslümanları mahşer günü Allah'a şikâyet edeceğini söylüyor.

*

-Hadisçiler; "Peygamberimiz cehennemdeki ümmetini almadan cennete girmeyecek" diyor,

-Kur'an; "Ey Peygamber! Azabı kesinleşmiş olanları cehennemden sen mi kurtaracaksın?" diyor.

*

-Hadisçiler; "Müslümanlar cehennemde günâhlarının bedelini ödedikten sonra cennete koyulacak" diyor,

-Kur'an; "Cehenneme giren de cennete giren de bir daha çıkamayacak" diyor.

*

-Hadisçiler; "Buhari ve diğer hadisçiler yalan mı söylüyor?" diyor,

-Kur'an; "Cehennemde bir süre kaldıktan sonra çıkacağını iddia edenler kanıtlarını getirsinler" diyor.

*

-Hadisçiler; "Aklı olanın dini olmaz" diyor,

-Kur'an; "Allah, aklını kullanmayanların üzerine felâket yağdırır" diyor.

*

-Hadisçiler; "Çok düşünürsen dinden çıkarsın" diyor,

-Kur'an; "Ne kadar da az düşünüyorsunuz!" diyor.

*

-Hadisçiler; "Kur'an eksiktir, tek başına yeterli değildir" diyor,

-Kur'an; "Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık" diyor.

*

-Hadisçiler; "Kur'an sadece Arapça okunur ve sadece Arapça ibadet edilir" diyor,

-Kur'an; "Biz her peygamberi kavmine kendi diliyle gönderdik. Siz de bu kitabı anlayasınız diye Arapça indirdik" diyor.

*

-Hadisçiler; "Kur'an başka bir dile çevrilemez." diyor,

-Kur'an; "Onlara Kur'an'ı başka bir dilde indirseydik diyeceklerdi ki; "Bize anladığımız dilde Arapça bir kitap inmesi ya da o kitabın dilimize çevrilmesi gerekmez miydi? Başka dilde olan kitabı nasıl anlayacağız" diyor.

*

-Hadisçiler; "O kadar din adamı yalan mı söylüyor?" diyor,

-Kur'an; "Din adamlarının çoğusu sizi kandırır ve paralarınızı yerler" diyor.

*

-Hadisçiler; "Hadisler olmadan Kur'an açıklanamaz" diyor,

-Kur'an; "İşte anlayasınız diye ayetlerimizi böyle detaylı açıklıyoruz" diyor.

*

-Hadisçiler; "Hadis imamlarının kitapları bizim için en doğru kaynaklardır" diyor,

-Kur'an; "Yoksa onların, içlerinde işlerine yarayan ne varsa buldukları başka kitapları mı var?" diyor.

*

-Hadisçiler; "Kabir azabı vardır, inkâr eden dinden çıkar" diyor,

-Kur'an; "Allah önceden uyarmadığı hiçbir cezayı yaşatmaz" diyor.

*

-Hadisçiler; "Kur'an'da recm cezası yok ama Peygamberimiz recm cezasını uygulamıştır. Onun için İslâm'da recm cezası vardır" diyor,

-Kur'an; "Eğer Peygamber bizim söylediklerimize küçücük bir ekleme dahi yapsaydı, onu ansızın yakalar şah damarını keserdik" diyor.

*

-Hadisçiler; "Biz sımsıkı sünnet ve hadislere sarıldık" diyor,

Kur'an; "Hepiniz sımsıkı Allah'ın kitabına sarılın" diyor.

*

-Hadisçiler; "Hepimizin alnına yazılmış bir kader vardır. Ne yapacağımızı önceden Allah belirlemiştir" diyor,

Kur'an: "Biz herkesin kendi kaderini kendi azmine/mücadelesine bıraktık." der.

*

-Hadisçiler; "Peygamberimiz kıyamet zamanını bilmiş ve alametlerini tek tek saymıştır" diyor,

-Kur'an; "Ey Peygamber! Sana kıyametin zamanını soruyorlar. Sen onu nereden bileceksin? O ansızın kopacaktır" diyor.

*

-Hadisçiler; "Peygamberimize de mucizeler verilmiştir" diyor,

-Kur'an; "Sana mucizeler verseydik yine inanmayacaklardı" diyor.

*

-Hadisçiler; "Şeyhlerimiz bizim için aracı oluyor. Mahşerde onların sayesinde sırat köprüsünü geçeceğiz" diyor,

-Kur'an; "Onlar mahşer gününü ne sanıyorlar?" diyor.

 

 

PEYGAMBER KURANA UYMAYAN TEK BİR HARF BİLE SÖYLEMEZ

HADİS KİTAPLARINDAKİ GÜZEL SÖZLERİ NE YAPACAĞIZ?

Hadis kitaplarının Allah’a, peygambere ve arkadaşlarına sayısız ve alçakça iftiralarla dolu olduğunu biliyoruz. Bu iftiraların yanında, elbette ki Kuran’a uygun ve güzel sözler de mevcut. Bu hadislere, neden iman edilemeyeceğini kısaca özetleyelim.

1- Kuran'ın dinin tek kaynağı olduğu ve vahyin dışına en ufak bir şekilde çıkamayacağımıza dair sayısız ayeti ne yapacağız?

2- Bir sözün Kuran'a uygun ve güzel olması, o sözün peygamber tarafından söylendiği anlamına gelmiyor ve "zan" olma özelliğini değiştirmiyor.

3- Milyonlarca kitapta milyonlarca güzel söz varken, Kuran'ı anlama noktasında referans alınacak en son kitaplar; Allah’a, elçilerine ve arkadaşlarına alçakça iftiralarla dolu hadis kitaplarıdır...!

4- ALLAH, Fetih suresi 29. ayette, Tevrat ve İncil'den örnek veriyor. Yani, Tevrat ve İncil hâlâ güzel öğütler içeren, Allah’ın Kuran'da örnek verdiği ve üstelik ALLAH tarafından indirilmiş iki kitap. İçinde de gayet hikmetli sözler ve güzel öğütler bulunuyor. "Hadis kitaplarında güzel söz aranmalıdır" görüşünde olanlar, neden Kuran'da örnek verilen bu 2 kitapta güzel öğüt aramıyorlar? Eğer tahrif olduğu gibi bir savunma yapılacaksa, hadis kitaplarında iftiralar yok mu? Bu ciddi bir tutarsızlık değil mi?

5- Tevbe suresi 108. ayette, zarar veren mescitlerde namaza durmak yasaklanıyor. Orada zarar veren bir yapı var ve biz orada namaza duramıyoruz. Halbuki bir köşeye geçip namaz kılabilirim ve kimseye zararı da yok değil mi? Ama ALLAH öyle demiyor, "orada namaza asla durma...! " diyor. Peki hadis bataklığında, dine zarar veren bu yapıda "güzel hadis" aramaya Rabbimiz hiç izin verir mi?

6- Casiye suresi 6. ayette sorulan, "Kuran'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?" sorusuna, " Ben şu şu hadise iman ediyorum. Kuran'a da uygun ve çok güzel (!) " cevabını verebilecek var mı?

7- Örneğin ben, sayısı belli olmayan ve adice iftiralarla dolu hadis bataklığına insanları sürüklersem, orada güzel öğüt aramayı tavsiye edersem. Ve bir kişi de o bataklıktaki iftiraları ayırt edemezse ve birine bile inanırsa, ben bu kötü durumdan sorumlu olmuş olmam mı? Hadis kapısını aralarsam, içeri giren her türlü pislikten ben de sorumlu olmam mı?

8- Hadis kitaplarının, içine jilet saklanmış pamuk şekerleri olduğunu ve "Müslümanların" anasını ağlattığını, bu konuda ASLA(!) zerre kadar taviz verilemeyeceğini anlamamız için daha ne olması gerekir?

 

MADEM HADİSLER DE VAHİY!

1. Hadis rivayetlerinin hepsini kabul edeceksin.

2. "Vahiy" dediğin hadisleri 40 gruba ayırıp, "şu sahih, şu uydurma, şu bilmem ne..." demeyeceksin.

3. Sol elle yemek yiyen çocukları kötürüm yapacaksın.

4. Kureyş’ten halifen olacak.

5. Hastaneleri boşaltacak, içine develer dolduracak, hastaları deve sidiğiyle tedavi edeceksin.

6. Ülkede bir tane bile kertenkele bırakmayacaksın.

7. Namaz kılmayanlarla cihat edecek, hepsinin kafasını keseceksin.

8. Televizyona çıkmayacak, kimliğindeki resim dahil tüm fotoğraflarını sileceksin.

9. Mushaf’ı eline alıp Hollandalı kahpeler gibi, İsveçli alçaklar gibi yakacaksın!

10. Ülkede ne kadar gayri müslim varsa hepsini doğrayacaksın.

11. Müslümanlara "ölümden koruyan duayı" öğreteceksin ve hiçbiri ölmeyecek.

12. Domates, patates yemeyeceksin.

13. Kaşık, çatal satan bütün dükkanları kapatacaksın, herkes elle yiyecek ve parmağını karşısındakine yalatacak. Bunun için her eve bekçi dikeceksin.

14. Kendi araban dahil tüm motorlu, elektrikli, içten yanmalı, dıştan patlamalı araçları ve hatta at arabalarını yasaklayacaksın.

15. Bütün şehirleri yıkıp, bütün ormanları kesip her yeri dümdüz çöl yapacaksın.

16. Ne kadar kara köpek varsa öldüreceksin.

17. Yanmaz kefen almayanların kabir azabı çekeceklerini beyan edeceksin ve herkese bedava dağıtacaksın.

18. Tayland'dan ve diğer gavur memleketlerinden karı getirip, "bunlar cariye" deyip tüm abazanlara birkaç geceliğine dağıtacaksın.

19. Kur'an 6236 ayettir: Acaba Kur'an'a girmeyen "ayet" sayısı net olarak kaçtır? Buhari'ye soracaksın: 7 yüz bin hadisin yaklaşık 695 binini neden atmış? Müslim'e soracaksın: Buhari'nin "vahiy" diye aldıklarına neden "yalan" demiş? Kendi aldıklarının kaç adeti vahiy?

Allah'a soracaksın: "Hani vahyin içine yalan karışmazdı: Bir buçuk milyonluk külliyat içinde, bu kadar yalanın içinde vahyin ne işi var!" diyeceksin ki: Allah iyice belanı versin ve ondan sonra aklın başına gelip Allah'ın kitabına iman edesin!

Ramazan Yaman.

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Ali Al-Yunani 01 Temmuz 2024 04:30

    Allah ahirette baldırını gösterir - Sâk (Baldır) ve Allah’ın Sâkı (Allah’ın Baldırı) Hadis: “Allah ahirette peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.” (Müslim, İman 302; Hanbel, 3/1) Sâk (Baldır) ve Allah’ın Sâkı (Allah’ın Baldırı) 1- Abdullah b. Mes'ud, Ebû Hureyre ve Ebû Said el-Hudrî gibi sahabilerden gelen rivayetlerde kıyamette Allah baldırını açarak kendisini müminlere tanıtacak, müminler de bu durum karşısında Allah‟a secde edeceklerdir. Ebû Said el-Hudrî‟den gelen rivayette: “Ben, Resulullahın şöyle dediğini işittim. Rabbimiz baldırını açacak, her mümin erkek ve kadın ona secde edecektir. Ancak, dünyada iken gösteriş olsun ve desinler diye secde edenler o gün secde edemeyeceklerdir. Secde etmeye çalışacaklar fakat sırtları tek bir parça haline gelecek ve secdeye eğilemeyeceklerdir. Taberî, Câmiu’l-Beyân, XXIII, 554. Bu rivayetler sahih’tir yani Merfû hadis, Hz. Peygamber’in sözüdür biz bunu kabul ediyoruz ve sak (yani Allah’ın baldırı olduğuna iman ediyoruz ve bunu tevil etmiyoruz biz Allah Rasülün’den sallallahu aleyhi ve sellem’den bunu tevil ettiğine dair sahih bir hadis bilmiyoruz). 2-Bunun tevil edildiğine dair bazı rivayetler de var. Mesela: İbn Abbas sâk kelimesine “şiddet, zorluk, meşakkat korkunun en dehşetli olduğu an” (Kalem 68/42) gibi anlamlar yüklemiştir. Fîrûzâbâdî, Tenvîru’l-Mikbâs, I, 482. Ebû Musa el-Eş'arî'den nakledilen bir rivayete göre ise baldırın açılmasından maksat büyük bir nurun ortaya çıkmasıdır. İnsanlar bu nuru görünce Allaha secde edeceklerdir. Taberî, Câmiu’l-Beyân, XXIII, 554. İbn Kesir Tefsirinde bunu naklettikten sonra şöyle der: Bunu Ebu Ya'lâ, Kasım İbn Yahya kanalıyla Velîd İbn Müslim'den rivayet eder. Ancak bu rivayette mübhem bir kişi vardır. Tabiinden Mücâhid ve Said b. Cübeyr sâk kelimesine “kıyametin ilk saati ve en feci ânı” (Kalem 68/42),İbrahim en-Nehâi ise ilgili ayetteki sâk kelimesini “büyük bir emir” olarak yorumlamıştır. Makdîsî, Ekâvilu’s-Sikât, s, 175. İkrime de kelimeye “zorluk, meşakkat, şiddetli emir ve kıyametin dehşetli anı” gibi anlamlar vermiştir. Makdîsî, Ekâvilu’s-Sikât, s. 174. Sonuç olarak bizler Allah’ın sıfatlarını tevil etmeyiz ayet ve sahih hadislerde zikredilen sıfatları kabul eder onlara iman ederiz.

  • Ali Al-Yunani 01 Temmuz 2024 04:29

    Allah ahirette baldırını gösterir - Sâk (Baldır) ve Allah’ın Sâkı (Allah’ın Baldırı) 2 O gün Baldırın açılacağı! (bütün çıplaklığı ile gerçeğin ortaya çıkacağı) ve secdeye davet edilecekleri gün, (secde) edemezler. (Kalem 42) (Yevme yukşefu an sâk'ın Durumun şiddetlendiği vakit demektir. Savaş kızışınca bacaklarını açmak Arapların adetindendi. Burada kastedilen kıyamet günü ve o zamanki durumun şiddetleneceğidir) Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı. (Kalem 43) 42-43- O gün baldır açılır, (kıyamet gününün dehşetinden paçalar sıvanır) Kâfirler secdeye davet edilirler. Fakat secde edemezler. Gözleri açılmaz bir halde onları zillet kaplamıştır. Halbuki onlar (dünyada) sağlam oldukları halde secdeye davet ediliyorlardı. Âyet-i kerimenin baş tarafında "O gün baldır açılır" ifadesi geçmektedir, bir kısım âlimler bu ifadenin mecazi bir anlam taşıdığını söylemişler, diğer bir kısım âlimler ise bunu, zahiri manada almışlar ve bunu destekleyen hadis-i şerifler zikretmişlerdir. Bu ifadedin mecazi bir anlam taşıdığını söyleyenler çeşitli izahlarda bulunmuşlardır. İkrime'ye, Katade'ye, Said b. Cubeyr'e, Mucahid'e ve Abdullah b. Abbas'tan nakledilen bir görüşe göre "Baldırın açılması" ifadesinden maksat, sıkıntılı bir günün, dehşetli bir olayın ortaya çıkmasıdır. Bu gün, bir savaş günü de olabilir. Zira böyle bir günde iş ciddiye alınır ve paçalar sıvanır. Abdullah b. Abbastan nakledilen diğer bir görüşe göre "Baldırın açılması" ifadesinden maksat, dünyanın gitmesi, âhiretin ortaya çıkmasıdır. O gün ameller ortaya dökülür. Kapalı olan baldırlar açıldığı gibi sırlar da açığa çıkar. Abdullah b. Abbas'tan nakledilen diğer bir görüşe göre bu ifadeden maksat, kıyamet gününün korkunçluğundan dolayı orada görülen sıkıntı ve darlıkların ortaya çıkmasıdır. Yine Abdullah b. Abbas'tan nakledilen başka bir görüşe göre bu ifadeden maksat, kıyamet gününün en dehşetli anıdır. Ebu Musa el-Eş'ari'den nakledilen bir görüşe göre ise "Baldırın açılması"ndan maksat, büyük bir nurun ortaya çıkmasıdır. İnsanlar bu nuru görünce Allaha secde edeceklerdir. Rebi' b. Enes'e göre ise bu ifadeden maksat, perdenin kaldırılmasıdır. Yani, yaratıcı ile yaratan arasındaki perde kaldırılacaktır." demektir. "O gün baldır açılır." ifadesinin mecazi olmayıp gerçek manada kullanıldığını söyleyenlere gelince: Abdullah b. Mes'ud, Ebu Hureyre ve Ebu Said el-Hudri, kıyamette Allah Tealanın, baldırını açarak kendisini muminlere tanıtacağını, muminlerin de bunun karşısında Allaha secde edeceklerini söylemişler ve bu hususta şu hadisleri rivayet emişlerdir. Ebu Said el-Hudri diyor ki: "Ben, Rasulullahın şöyle dediğini işittim: Rabbimiz baldırını açacak, her mumin erkek ve kadın ona secde edecektir. Ancak, dünyada iken gösteriş olsun ve desinler diye secde edenler o gün secde edemeyeceklerdir. Secde etmeye çalışacaklar fakat sırtları tek bir parça haline gelecek ve secdeye eğilemeyeceklerdir. (Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, Sure: 68, bab: 2 K. et-Tevhid, bab: 24 / Muslim, K. el-İman, bab: 302, Hadis No: 183; Fethul Bari C. 10 , S. 116 - 117) Bu hususta Ebu Hureyre ve Abdullah b. Abbas'tan da hadisler rivayet edilmiştir. Ebu Said el-Hudri'nin rivayet ettiği hadis, Buhari'nin Kitap et-Tevhid'inde ve Muslim'in Kitap el-İman'ında daha uzun bir şekilde rivayet edilmiştir. Âyet-i kerimenin devamında "Kâfirler secdeye davet edilirler. Fakat secde edemezler." buyurulmaktadır. Yani âhirette baldırın açılması, kullan Allaha secde etmeye sevkedecektir. Fakat onlar, secde edemeyeceklerdir. Yine âyette "Gözleri açılmaz bir halde onları zillet kaplamıştır. Halbuki onlar dünyada sağlam olduklan halde secdeye davet ediliyorlardı." buyurulmaktadır. Kâfirlerin âhirette, dehşetten dolayı gözleri baygın hale gelecek, Allanın azabından dolayı onlan zillet ve hakirlik kaplayacaktır. Bu onların, dünyada iken böbürlenmelerinin ve gururlanmalannın karşılığıdır. Onlar dünyada sağlam iken Allaha secde etmeye davet ediliyorlar fakat secde etmiyorlardı. Âhirette secde etmek isteselerde secde edemez duruma geleceklerdir. Allahı gören müminler ona secde ederlerken kâfir ve münafıklar edemeyecekler ve dimdik kalacaklardır. Said b. Cubeyr ve İbrahim et-Teymi, "Onlar dünyada secdeye davet ediliyorlardı." ifadesinden maksadın, "Ezan okunarak farz namazlannı kılmaya çağırılıyorlardı." olduğunu söylemişlerdir. (Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 8/396) Kalem suresinin 42. ayetinde "Keşfu's-sak" tabiri geçmektedir. Lügat olarak baldırın açılması manasına gelir. Görüldüğü üzere ayeti kerimeden asıl maksat lügat manası değildir, aksine bir mesaj söz konusudur. Hadis yukarıdaki rivayette baldır kelimesini "sâkehu" şeklinde zamir olarak kaydeder. İbnu Hacer bir başka tarikde zamirsiz olarak "sâke" şeklinde geldiğini ve bu şeklin -ayeti kerimeye uygunluk arzetmesi sebebiyle- daha doğru oldğunu söyler. Aksi takdirde yukarıdaki tercümede aslına muvafık olarak kaydettiğimiz üzere Cenab-ı Hakka baldır izafe ederek, insana teşbih etmek gibi te'vili tekelluflu bir durum ortaya çıkacağını belirtir. Öyle ise, "baldırı açmaktan" maksat nedir? Alimler bunu, "bütün hakikatkerin çırıl çıplak ortaya çıkması (sebebiyle) hesap ve cezanın bütün şiddet ve dehşetiyle hüküm sürmesi" şeklinde anlamışlardır. Nitekim hadiste, Rasulullah (aleyhisselatu vesselam) Cenab-ı Hakkın bütün gerçekleri ortaya koyarak hesap verme hadisesinin dehşetini yaşattığı hengamda, dünyada iken kulluğunu samimiyetle yapanlarla, riyakar hareket edenleri ayırıp mu'minleri dehşetten kurtaracağını, riyakarları da sırtları eğilmez bir hale sokarak cürümlerini yüzlerine vurmak suretiyle, dehşetlerine dehşet katacağını belirtmektedir.