Pendikspor’da uzun yıllar futbol şube sorumluluğu da olmak üzere yöneticilik yapan İş İnsanı Hakim Sevengündem ile ilgili gazetemize bir değerlendirme yaptı. Seven’in değerlendirmesinde çarpıcı sözler yer aldı.
İşte o değerlendirmeden satır başları:
Pendikspor yönetici olarak da 15 yılın üzerinde hizmet verdiğim, gönül bağım olan bir kulüp. Özellikle şirketleşme dönemi sürecinde birçok kez basın açıklamalarıyla bu anlayışın sakıncalı taraflarına işaret eden eleştirilerde bulundum. Yetkilileri ve kamuoyunu uyardım. Son dönemde benim de altını çizdiğim hususlara dair yerel basında benzer eleştirilerin yer aldığını gördüm.
Herhangi bir konuya sadece olumlu tarafından bakmak pek de iyi bir şey sayılmaz. Bununla birlikte yöneticilerimizin, sorumluluk üstlenen kişilerin ve de konuyla ilgisi olanların; eleştiri yapanları ‘birilerinin tetikçisi olarak değerlendirmesi’ hoş olmaz. Ancak farklı görüş ve eleştirilere de kulak verilir, bunlardan istifade edilirse gerçek anlamda doğru işler yapılabilir. Bu tip eleştirilere kulak vermeyen yöneticilerin yönettiği takımların akıbeti örneğin Bursaspor’un durumu ortadadır. Süper Lig’de şampiyon olmuş bir takımın bugünkü durumu üzücüdür. Benim uyarılarımı ve altını çizmek istediğim şeyleri bu örnekle birlikte çok daha net görebilirsiniz.
Pendikspor bu sezon Süper Lig’de mücadele edecek. Bu tarihi ‘başarı’ için rol oynayanları tebrik ediyor alkışlıyorum. Dilerim bu ligde kalıcı oluruz. İlçemizin adını ve marka değerini genişletiriz.
Süper Lig’e çıkardığımız bir takım var. Lakin bu takımın Pendik’i layıkıyla temsil edebilmesi için, yerel unsurlar da içermesi şart. Fakat gözlemliyoruz ki kulübün Pendiklilerle olan bağı her geçen gün zayıflıyor. Örneğin bildiğim kadarıyla şu an A takımda ilçemizin altyapısından yetişmiş tek bir futbolcu bile yok. Oysa Pendik’teki amatör takımlarımız oldukça başarılı. İlçemizde birçok ‘Arda’ mevcut. Yeterli destek ve şans verilsin. O zaman onları Türk futboluna pekâlâ kazandırabiliriz. Süper Lig’de mücadele edecek olan Pendikspor kadrosunda niçin bir, iki ya da üç Pendikli genç yer almasın. Buradan Pendik Belediye Başkanı Sayın Ahmet Cin’e, Pendikspor Başkanı Sayın Mahmut Türkoğlu’na ve tüm yöneticilerimize sesleniyorum; ‘Haydi yapın da hep birlikte alkışlayalım. Gurur duyalım.’
Pendik gazetesinin sosyal medyasında yer alan bir eleştiride; Pendikspor’un kırmızı beyaz olan forma renginin yerine, müsabakalarda ağırlıklı olarak ‘siyah’ formaların tercih edildiğinin altı çizilmişti. Gerçekten de öyle. Müsabakaların video kayıtlarına bakılırsa bunun böyle olduğu görülecektir. Kırmızı beyaz Pendikspor’un kuruluşundan bu yana forma rengidir. Zorunluluk olmadıkça – gerekmedikçe bununla oynanmamalıdır.
Pendikspor ilçemizde yaşayan 800 bin kişinin takımıdır. Yöneticilerimiz de kamuoyuna olup bitenlerle ilgili olarak doyurucu, aydınlatıcı bilgileri vermek ve şeffaf olmak zorundalar. Oysa kamuoyu bu dönemde kulüpte ne olup ne bittiğinden pek haberdar değil. Örneğin Pendikspor tesislerinin ’30 odalı olarak’ inşa edileceği söylenmişti. Şu an orada adeta bir gökdelen inşa ediliyor. Ama kamuoyuna bu gelişme hakkında yeterli bilgi verildiğini söyleyemeyiz. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
İlçemizde bir Pendikspor Derneği mevcut. Son kongrede dernek başkanlığına, aynı zamanda Pendik Belediyesi Başkan Yardımcısı olan Atakan Yüce seçilmişti. Fakat o tarihten bu yana derneğimizin herhangi bir konuda açıklama yaptığına, görüş belirttiğine şahit olmadık. Oysa biz bu derneğin önemli ve değerli olduğuna, daha aktif ve etkin bir rol üstlenmesi gerektiğine inanıyoruz.
Süper Lig’e çıkmak güzel bir şey. Ama başarı için tek kriter bu olamaz. Önemli olan Pendik’in potansiyelinin açığa çıkarılması, değerlendirilmesi, yükseltilmesi ve kalıcı olarak sürdürülebilmesidir.
Örneğin geçtiğimiz yıllarda Pendikspor’un altyapısından yetişen çok sayıda futbolcuyu 1. Lig ve Süper Lig takımlarına transfer etmiştik. Ama son dönemde böyle bir örneği hatırlamıyorum. Ve kanımca altyapıya gereken önem verilmezse, sadece yaşlı ve yabancı futbolcu transferleriyle gün kurtarılmaya çalışılırsa; gün belki kurtulur ama geleceğe bir şey kalmaz…
Bütün bunları, gerçek bir Pendikli olarak dile getirmeyi kendime borç olarak gördüğümden dolayı kamuoyu ile paylaşmak istedim.