Hareket, Değişim ve Varoluş: İnsan ve Evren Üzerine Bir Düşünce Denemesi

Hareket, Değişim ve Varoluş: İnsan ve Evren Üzerine Bir Düşünce Denemesi

Evrenin ve insanın varlığı, büyük bir hareket ve dönüşüm sürecinin sonucudur. Her şey akış halindedir, hiçbir şey sabit ve değişmez değildir. Hareket ve değişim, varlığın en temel yasasıdır.

İnsan, yaratıcı bir bilincin eseri olarak var oldu. Ancak var olması için sadece kendisinin yaratılması yetmedi; doğa, evren, elementler ve zamanın akışı da onunla birlikte şekillendi. İnsan’ın can bulması için önce hava, sonra su, ardından ateş ve en sonunda toprak meydana getirildi. Bu elementler birbirleriyle ilişkili şekilde var olup birbirlerine dönüşebilmektedir.

Evreni, içinde su dolu bir fanus gibi düşünebiliriz. Her şey bir döngü içinde hareket eder. İnsanlar ve tüm canlılık, sudan meydana gelmiştir. Tek başına hava canlılık için yeterli değildir; su, hayatın temelidir. Bir bakıma su, sıkıştırılmış havadır. Ateşin içinde de inceltilmiş hava bulunur. Eğer Kuran’daki ifadeleri metafor olarak almazsak, cehennemde bile bir yaşam mümkün olabilir; çünkü ateşin içinde de bir tür hava bulunmaktadır.

Yanma olayı bile hareketle ilişkilidir. Bir ağacın yanabilmesi için hava gerekir; ancak ateş söndüğünde geriye kül kalır ve bu kül toprağa dönüşür. İnsan da doğrudan topraktan değil, sudan meydana gelmiştir. "Topraktan yaratıldı" ifadesi, insanın bitkiler gibi toprak aracılığıyla beslenmesinden kaynaklanmaktadır. Belki de ilk başta insanlar bitkiler gibi topraktan meydana geliyor, daha sonra üreme yoluyla çoğalmaya başlıyordu.

Büyük Patlama’dan (Big Bang) itibaren evrenin tüm unsurları bir hareket ve dönüşüm içerisindedir. Gezegenler ve yıldızlar yörüngelerinde hareket etmektedir; durdukları an, evrenin dengesi bozulacaktır. İnsan da durduğu an ölür. Sürekli hareket etmek, değişime ayak uydurmak hayatta kalmanın temel koşuludur.

Değişime uyum sağlayamayanlar bir nevi ölüdür. İnsan, doğduğu andan itibaren ölmeye başlar; ama bu ölüm, aynı zamanda yaşama açılan bir süreçtir. Hareket durduğu an, yaşam da sona erer. Bir taş bile hareket edemezse yosun tutar. Ancak bu bile bir dönüşüm sürecidir. Taşlar, zamanla yosunlanarak atmosferde oksijenin oluşmasına katkıda bulunmuş ve bu sayede canlılığın gelişmesine zemin hazırlamıştır.

Ölüm olmasa yaşam olmazdı. Evrende her şey bir döngü içerisindedir: doğum, büyüme, olgunlaşma, çürüme ve yeniden doğuş. Hareketten bereket doğar. İnsan, doğar, emekler, yürür, koşar, baston kullanır, yatağa bağlanır ve ölür. Hayat, zamanın akışıyla sürekli değişir.

Bugün, dünden farklı bir ben varım. Düşüncelerimiz değişir, dönüşür, gelişir. Eski benle beni karıştırmayın, çünkü ben artık o değilim. Önemli olan, düşünmeye devam etmek, yeni perspektifler aramak ve değişimin bir parçası olmaktır.

Siz ne düşünüyorsunuz?

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.