Her baharın bir sonbaharı vardır. Her baharın güzü vardır, yaprak dökümü vardır. Her bahardan sonra sona yaklaşmak vardır ve en nihayeyinde final vardır. Hazan (sonbahar), zaman gerçekliğinin en büyük tezahürüdür. En hızlı akan şey zaman olduğuna göre hazan da bu akışın son merhalesi gibidir. Hazan, hüzünlü bir gidiş, bir vedalaşma ve kutlu yürüyüşün son halkasıdır. Hazan, ayrılık demek, bitişe gidiş demek, yaprakları dökmek demektir. Hiçbir varlık ve insan yoktur ki baharı ve sonbaharı yaşamamış olsun…Kış onların nekaheti, bahar onların müjdecisidir.
Sonbahar demek, tüm uğraşların mahsulata (ürüne) evrildiği zaman demektir. Bu zaman elbette ki hasat zamanı demek…
“Görmedin mi Allah’ın gökten su indirip onu yerdeki kaynaklara akıttığını? Sonra onunla değişik renklerde ürünler bitirir, sonra bu bitkiler gelişip olgunlaşır; ardından onun sarardığını görürsün, sonunda Allah onu kırılıp ufalanmış hale getirir. Kuşkusuz bunda akıl iz‘an sahipleri için bir ders vardır.” (Zumer Suresi 21. Ayet)
Hasat demek hazanda ektiğini biçmek demektir. Çünkü insan ne ederse onu bulacak, NE EKERSE ONU BİÇECEK. İyiliğe; mükafat ve cennet, kötülüğe; azap ve cehennem… Dileyen dilediğine… Sevap eksenindeki amel insanın en büyük sermayesidir, en büyük mahsulüdür. Günah ise, insanın müflis olmasını sağlayan en kötü ve en çürük birikimdir. Kürrei Arzda yaşayan insan adeta bir çiftçi gibidir. Dünya tarlası içerisinde ilim dahilinde Hak yolunda ihlas ile davranışlarını formatlayanların ektiği ve biçtiği ürünler, gıdalar ve meyveler elbette ki güzel ve verimlidir. Lakin Allah’ın hükmüne boyun eğmeden ve kulluk etmeden çorak iklim dahilinde ömrünü kuru ve verimsiz topraklarda heba edenlerin gıdaları zehirli ve verimsizdir. Onların gıdaları ve mahsulatı cehennemde odun olmaktan başka bir işe yaramaz.
“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.
Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.” (Zilzal Suresi 7. ve 8. Ayetler)
Meyvelerin olgunlaştığı ve yaprakların sararıp solduğu hasat mevsimi, bize ölümü ve ahiret aleminde yeniden dirilişi hatırlatır. Çünkü her bitiş ve her ölüm yeni bir dirilişin habercisidir. Her ölüm asla bir yok oluş değildir. İnsanların anlamadığı ve anlamak istemedigi nokta tam da burasıdır. Dünyanın sınırsız oyalamacası insanın iki cihanını zail etmekte, mahvetmektedir. Bu nedenle insan aklını başına toplamalıdır.
“Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” (Asr Suresi 1,2,3.Ayetler)
“Allah’ın rahmetinin belirtilerine bir bak, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ölüleri O diriltir. O her şeye Kadir’dir” (Rum Suresi 50. Ayet)
Tabiat gibi, bitkiler alemi gibi ve canlılar alemi gibi insan da eninde sonunda hazanını yaşar, yaptıklarını, ürettiklerini, ürünlerini, meyvelerini ve gıdalarını yani amelini toplar yeni hayat için hazırlık yapar. Karınca misali istikbalini düşünür. Lakin Ağustos böcekleri gibi tembellik edenler kaybetmeye mahkumdur. Kulluk yolunda vurdumduymaz olanlar ve Hak yolu dışında başka yollara tevessül edenler yeni hayatta yani ahiret hayatında tam bir çaresizlik yaşar. Sefil ve zelil bir halde perişan olur. Stoklarında hiçbir gıdası olmadığından zakkumla beslenir, kor ateşlerde ısınmış ve kavrulmuş olur. Bu nedenle güz mevsiminin yaprak dökümü bize; öleceksiniz, krallık, şahlık, ağalık, paşalık padişahlık, zenginlik, tembellik, şatafat, kibirlilik ve daha birçok haldeki elbiselerinizden soyunacaksınız ama tekrar filizlenip yeni halinizle dirileceksiniz diyor. Dökülen her yaprak, düşen her çekirdeğe kefen olur ve ilkbaharda dirilmesine yardım eder. Bu tohum ya sağlam ve verimlidir. Ebedi hayatı mutlu kılar. Ya da bu tohum; çürük, verimsiz ve çoraktır. Ebedi hayatı mahveder.
“(Zakkum yedikten) sonra, üzerine içecekleri kaynar bir karışım vardır. Sonra onların döneceği yer elbette, cehennem ateşi olacaktır.” (Saffat Suresi 67 ve 68. Ayetler)
Toprağın altındaki tohum tekrar dirildiğinde iman ve amellere göre muamele yapılacak. Ya Cehennemin bazen zemheri soğuğu ile azap edilecek veya kor ateşlerle azap edilecek. Ya da cennetin bütün nimetlerinden ve güzelliklerinden yararlanılacak. Bu nedenle hayatın hazanında hasattan verim alanlara büyük müjdeler vardır.
“Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır: Orada ne yakıcı Güneş görürler, ne de şiddetli soğuk.” (İnsan Suresi 13. Ayet)
Mutlak gerçeklik aramak isteyen tohuma baksın. Çünkü tohum her şeyi özetlemektedir. Keşke gafiller de anlayabilmiş olsaydı.. Umulur ki insan, hayatta her ne yaptı ise doğru yapmış olsun. Rabbinin emri doğrultusunda dünya tarlasında tarım yapsın. Hasatı, mahsulatı bol olsun, verimli olsun, makbul olsun…
Ali Dama