Hayal, herhangi bir konuda zihnimizin yaptığı tasarıma denir. Hayaller, beynimizde ve zihnimizde canlı olarak kurgulanan varlıklardır. Hayal, aynı zamanda tüm düşünce ufuklarının bir anlamda şekillendirilmesidir. Başka bir deyişle, insan iradesinin, duyu organları dahil akıl ve kalp fonksiyonlarında planlanarak kurgulanması ve tecelli etmesidir.
Mevcut bilgi ve irade harmanlanmasının sonunda yapılan tasarımlar hayal olarak ortaya çıkarken, beraberinde insan davranışlarını yönlendiren bir hayal gücü de ortaya çıkar. Bu güç, hayatın var olan tüm gerçekliği ile bu tasarımlar yani hayaller arasında bağlantı kurar. İnsan bu sayede kâinatta seyahat eder, yeni dünyalar kurar, yeni ufuklar çizer. Davranışlarına yön verir. Bunları yaparken de irade kabiliyetinin verdiği sonsuz genişlikli hürriyet alanını sonuna kadar kullanır. Bu büyük sermaye nedeniyle en büyük seyahatler hayaller aleminde olur. Rabbimiz insanı yarattı, ona üstün özellikler bahşetti. Kulluk imtihanına tabi tutmak için ona muayyen aralıklarda irade kullanma yetkisi verdi. Böylece insan, diğer tüm davranış şekilleri yanında beyin ve zihin marifeti ile hayal tasarımı kabiliyetine de ulaştı.
İnsanın hayal tasarımı kabiliyeti teknoloji ile birleşti ve ortaya hayallerden teşekkül eden büyük bir sanal alem oluştu. Bu sanal alemden sanki bir paralel hayat gibi oluşumlar ortaya çıkmaya başladı. İşte sanal gerçeklik olarak adlandırılan metaverse (evrenötesi) buna bir misaldir. Metaverse, kısacası akıl ve zihin tasarımından oluşturulan sanal gerçeklik veya artırılmış gerçeklik olarak telakki edilmektedir. Üç boyutlu olarak kurgulanan tüm dijital platformların ortak alanı olarak da tariflenebilmektedir. Fiziksel ve dijital dünyanın bir araya gelmiş şekline de metaverse denilmektedir. Gerçek hayatı baz alarak yazılımlar dahilinde ve internet ortamında gerek bilgisayar ve gerekse diğer teknolojik aygıtlarla bu alemlerde dolaşmak mümkündür. Paralel hayata benzeyen sanal geniş bir uzayda ne ararsan bulmak mümkün gözükmektedir. Olmayanlar da yakın gelecekte olur haline gelebilmiş olacaktır. Pazar çok büyük… Metaverse arazi, mataverse konut, metaverse araba, metaverse uçak, metaverse uzay aracı, metaverse denizaltı, mataverse finansman çeşitleri, metaverse coin, kripto paralar, metaverse ticaret, metaverse evlilik ve oyunlar bol miktarda bulunmaktadır. Bunların hepsi insanı ürküten ve insanı insanlıktan çıkarabilen şeylerdir. Çünkü metaverse bir sömürü düzenine benzemektedir. Onun elbette ki başka bir yüzü de vardır. Artık milli ve manevi argümanlar da devreye girmektedir. Metaverse Hac, metaverse umre, metaverse Kabe, metaverse Hacerülesved ve metaverse milli ve manevi mekan ziyaretleri gibi hem maddi ve hem manevi hayatın sanal gerçeklikleri de meydana çıkmaya başladı. Yani bu evrende yok yoktur… Burada bir parantez açarsak, bir türlü bilimsel gerçekliği ortaya konulamayan paralel evren teorilerini de bu kapsamda değerlendirebiliriz. Sanal bir pazar hükmündeki bu hayaller aleminde satıcılar ve alıcılar da oluşmaya başladı. Hal böyle olunca da bu işin gerçek mahiyetini irdelememiz, fayda ve zararlarını mutlaka ortaya koymamız gerekmektedir.
Bilinmelidir ki hakikat sonsuz boyutludur. Mutlak hakikat ise boyutlar üstüdür ve sınırsız mahiyet taşır. Mutlak hakikat tüm hakikatleri de kapsayıcıdır. Hakikatler muayyen seviyede mutlak hakikatten tecelli eder. Hayaller alemi ve metaverse oluşumları hakikatlerin yansımasından sadece birisidir ve bunlar sanal görüntülerden başka bir şey değildir. Bu nedenle metaverse de dahil bütün sanal gerçeklikler sonsuz boyutlu hakikatlerin alt tali versiyonu olduğunu bilmemiz gerekmektedir.
Madem Rabbimiz mutlak yaratandır o zaman her şeyi dilediğinde yaratır ve dilediğinde de yok eder. Bu nedenle “Ol” ilahi emri aslında hem yaratmayı ve hem de yok etmeyi kapsamaktadır. Yani var etme ve yok etme Rabbimizin her an için murat edebileceği bir durumdur. Burada her şey belli bir disiplinde cereyan eder. Yani bazen anında, bazen tedricen ve bazen de uzun süreli olarak yaratılış söz konusudur. Aynı şekilde yok oluşta da bazen anında, bazen tedricen ve bazen de uzun süreli bir yok oluş süreci mevzubahis olmaktadır. Bu konunun elbette ki geniş bir alanı ve geniş bir uygulaması vardır. Hayal tasarımı marifeti ile kurgulanan şekiller, biçimler, görüntüler, kimlikler ve hayatın içerisinde sınırların zorlandığı tüm varyasyonlarla tahayyül edilen her şey, aslında bir çeşit varlık hükmündedir. Daha doğrusu ara varlık sınırları içerisindedir. Yani Rabbimiz, hayal ile tasarladığımız her şeyi yaratmaktadır diyebiliriz. Hayal ettiğimiz bu varlıklar bir görüntü olarak belki de kayıtlara da geçmektedir. Burada aklımıza bir soru gelebilir. Hayali varlıklar Rabbimizin inayetiyle irademiz doğrultusunda zihnimizde canlandırılıp yaratılan varlıklardır lakin bunların ölümü ya da yok olması nasıl olmaktadır? Elbette ki bu konuda bir bilgiye sahip değiliz. Ama ister anlık olarak yaratılıp yok olmak hali olsun ister kıyamette yok olmak hali olsun bu ara varlıklar da ilahi hükme her şekilde boyun eğer. Hayali varlıklar dahi olsa canlı cansız tüm varlıkların akıbeti Rabbimizin takdirindedir.
Hayal alemi düşünceye giden istikametin ana rotasıdır, ana yoludur ve ana platformudur. Hayaller, yürüyeceğimiz yoldaki düşüncelerimizin çakıl taşlarıdır diyebiliriz. Hayali varlıklar ve onların üstlendiği fonksiyonlar insanın alemler arası yolculuk yapmasına da imkan verir. Yani hayaller bir anlamda maddi alem ile manevi alem arasında bir çeşit istasyon görevi görür. Köprü görevi görür. Maddi alemden manevi aleme, manevi alemden maddi aleme geçişte işte bu hayal alemi hayati bir görev ve fonksiyon üstlenmiş olur. Hayaller mana olanı bir şekilde suret gibi somutlaştırarak anlamamıza yardım eder. Aynı şekilde hayaller, somut olan varlıkların hikmetlerini ortaya koyarak manalaştırmaya çalışır. Böylece varlıklar alemi arasındaki tüm geçişler için hayati bir görev üstlenirler. Eğer hayaller hem hakikat ile ve hem mutlak hakikat ile örtüşürse o zaman bu yol doğru olan bir yoldur. Bu nedenle sanal alemleri mutlaka faydaya tahvil etmeliyiz. Tefekkür ikliminin, düşünce ikliminin ve ilahi aşkın formatlarına erişmek için bu alemlerden faydalanmalıyız. Eğitim, hizmet sektörü, sanal gezi, modelleme, tasarım, kültür, sanat, reklam, pazarlama ve ticaret gibi sahalarda da bu alemlerden faydalanmamız gerekmektedir.
Eğer hayaller hakikatlerle örtüşmüyorsa o yol şeytani bir yoldur. Bu nedenle günümüzdeki her an için tamamen kontrolsüz, korunaksız ve yol geçen hanı gibi görünen bu geniş alemi insandan türeyen şeytan ordularına bırakmamalıyız. Çünkü bütün haramiler, çakallar, sırtlanlar, hayalperestler, akılları ve duyguları sömürenler, teknoloji cambazları, sapıklar, sapkınlar ve daha birçok kötülük familyası köşe başlarını tutmak istemektedir. Bunların emellerinde bütün insani erdemlerin yok edilmesi gayesi vardır. Ülke kavramı, milliyet kavramı, ahlak kavramı, cinsiyet kavramı, din kavramı ve sosyal aidiyetler sanal evrende yok edilmek istenmektedir. Tek dijital para, tek ekonomi ve küresel ölçekli tek elden kontrollü siyaset hedeflenmektedir. Buradaki insan tiplerinin uyuşuk, hareketsiz, robotik karakterli, tembel, bağımlı ve her emre amade olması istenmektedir. Yani aslında insan fıtratının sunduğu bütün imkanlar yok edilerek bir çeşit metaverse hapishanesi oluşturulmak istenmektedir. Gerçek hayat varken ve bütün gerçek hayat nimetleri ortada dururken sanal hayata derinliğine bağlanarak psikolojik, zihinsel ve ruhi tahribata yönelmek ve insan vasıflarını yok saymak fıtrata meydan okumak manası taşımaktadır.
Manevi dünyada kalb eksenli gönlün cezbelenmesinde kişiyi tehlikelere karşı koruyan ve kollayan manevi sultanlar vardır. Hayalleri ve sanal gerçeklikleri ileri boyutlara ve daha yüksek mertebelere taşıdığımızda ise durum farklı olmaktadır. Yani aklın ve zihnin cezbelenmesi durumunda benzer koruyucuları bulmak mümkün değildir. Akıl ve zihin eksenli yoğun ve aşırı odaklanma, konsantrasyon ve sanal derinliklere dalma durumunda tehlikeli bir durum ortaya çıkmakta ve insan korunaksız kalmaktadır. Burası emniyetsiz bir ortamdır ve her türlü maddi ve manevi tehlikenin bulunduğu bir alandır. Genç beyinlerin zehirlenmesi, felç edilmesi, intiharlara kadar sürüklenmesi ihtimal dahilinde olmaktadır.
Hayatın hakikatinde duyularla dokunuş, sanal evreni yerle yeksan etmekte, gerektiğinde kullanılmak üzere yedeklere atmakta ve bir gaye olmaktan çıkarmaktadır. Çünkü insan hayatının aslı her türlü dokunuşun bulunduğu fiili ve fiziki bir hayatı yaşamaktan geçer. Madde ve mananın terkibi olan insanı gereğinden fazla oyalayan, uyuşturan, asli gayesinden koparan her şey boştur ve faydasızdır. Hayal pazarında ve metaverse evreninde meze olmamak için oralarda da düzen kurmalıyız, emniyeti sağlamalıyız şeytan ordularına fırsat vermemeliyiz… Küfrün bataklıklarını kurutmalıyız. Metaverse virüslerine asla geçit vermemeliyiz. Sanal alemin burçlarını da Hilalin gölgesi altına almalıyız…
Ali Dama