Hayat işte…!
Sınırların kısıtlanmadığı, çerçevelerin oluşmadığı herkesin eşitçe yaşadığı ırk ,din, dil farkının kalmadığı, çocuklara hayvanlara tacizlerin olmadığı,
Çocuk gelinlere,kadın katliamlarına izin verilmeyen , müsade edilmeyip ağır cezalara maruz bırakılarak suçlulara caydırıcı affedici nedenlere bakılmaksızın cezalarının karşılığını bulması..
Gereken hakkedici cezaların verildiği, savcıların, hakimlerin bağımsızca karar verebildikleri, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin olmadığı herkesin hakkettiği insanca yaşanacak bir dünya hayal edebilmeyi çoktandır unutmuş olmaktan duygularımı yitirmişlikden kendimi ifade edememenin sıkıntısını ,eskiye duyulan özlemlerin hasretini çekerek yaşanmışlıkların bir daha yaşanamayacak olmasının sancısını çekmek gibi , doğmamış bir bebeğin dünyaya gelişindeki ağlayışı gibi hissettiklerim.
Içimdeki kaos büyüdükçe ve bunları çevremde çoğaldığını gördükçe , her geçen gün umutlarımda da eksilmeler arttıkça Hayata bakış açım değişmekte olduğunu görünce paniklerim artıyor sebesizliklerime .
Kendime gelmem gerekiyor yaşama tutunabilmek .
Her şeye rağmen umutlarımı yenilemek, çaba gösterebilmek ,yenilmemeyi, kendime İlke edindiğim değerlerime sahip çıkmayı kendimle savaşmaktan farkındalıklarımdan her zaman gurur duymak için .
Hayatta en kolay yol kabulenmekten geçer derler bence olmamalı, en zoru yaşayarak deneyimleyip özümlemek hayata anlam katabilmektir yaşamak..
Ders alınarak, ders verilerek edinilir tecrübelerle pekiştirilir bunada olgunluk denir yaşanmışlıklarla birlikte.
Hatalar, bakış açılarıni değiştirsede görmeleri farklılaştırır, acemilik bitmiştir artık hayat tecrübesiyle birlikte.
Eskilerin deyimiyle Yaş kemale ermiştir.
Geriye bilmeyenlere bildiklerimizi aktarmak kalmıştır. Bu da her insanın önce kendine sonra insanlığa olan sorumluluğudur.
Buradan çıkarılacak sonuç herkesin alabildiği kadardır hayat.
Zorlanacak bir unsur kaybedecek zamanda yoktur.
Düşünecek bir beyniniz ve sevgide kalacak yüreğinizin olması gerek sadece.
Sevgilerimle….
Emel Araz