HAYATI ANLAMAK
Düşünen bir varlık olarak insan, akla gelebilecek her şeyden önce bir şeyi çok iyi tahlil etmelidir.
Bu tahlilin önceliği; her türlü inancın, ön yargının veya inançsızlık ve yargısızlığında öncesidir.
Bugün ilmin, bilimin ve tekniğin zaman sermayesini işleye işleye geldiğini günümüz noktasının hizmet verdiği modern çağın insanı, kendini bu tahlil adına bir öz sorgulamaya, içe dönük bir arayışla itmelidir.
Çünkü bu bilimselliğin, bu günün ilim anlayışının çok tabii bir sonucu ve ilkesidir.
İşte bu noktadan hareketle insan, nasıl, niçin ve kim tarafından, neden yaratıldığını mutlak suretle cevaplamak zorundadır.
Aksi; belirsiz bir geçmişle, geleceğe doğru, – sağlıklı ruh hali ve mutlu bir yaşam – insan için, insanın psikolojik derinliği açısından asla mümkün değildir.
Öyleyse, hayatın temelini oluşturan bu sorular, bizi çok ilgilendirecektir.
İşte böylesi bir çıkışla işe başlandığında insan kendisini keşfetmeye başlar. Bu keşfedişler birbiri ardına bilinmez kapılar açar.
Bilinmezler, belirsizlikler artık bir boşluk olmaktan çıkar. Ve insanın gerçeğe koşuşu başlar.
Biz buna “Hakk’a yürüyüş” de deriz.
Böylesi doğru, akılcı bir tutum aslında insanoğlunun fıtratında vardır.
Aslında daha zor olan bu fıtratı mekanizmanın işletilmemesidir.
Tabi bu işleyişi engellemek, unutturmak için çok büyük çaba sarf edenler her zaman vardı, hala vardır ve kıyamete kadar da olacaktır. Yani bu bir mücadeledir. Uyanış, diriliş öze dönüş mücadelesi.
İnsan bu mücadeleyi kendi adına kazanmalıdır. Kazanmanın anahtarı da farkındalık, mücadeledir. Mücadele edebilmek için de kuvvet, kuvvet içinde bu temeli oluşturacak motivasyon şarttır.
İşte bu motivasyon, insanın kendisini derinliğine sorgulamasıyla hayat bulur.
Yani yaratıldıysak, bunun mutlaka bir sebebi var ve bu sebepte mutlaka anlamlıdır, çok özel bir keyfiyet taşır.
Biz aciz varlıklar olarak hiçbir şeyi bir sebep ve keyfiyet olmadan yapmıyor isek, yaratılışımız adına hiçbir sebep ya da niçin yaratıldık, hiç düşünmeyecek miyiz?
Tefekkürümüzle kalın
Allah yardımcınız olsun
Özün özüne ulaşmak, hayatın manasında buluşmak ve gerçek anlamda, güven duygusunu yaşamak, huzurlu olmak ve kendini güçlü hissetmek; olabilir mi? Olur elbette.
El cevabında şunu söyleyebilirim. İslam’ı, Allah’ın bize lütfettiği tarz ve manada anlamak ve İslam’ı, peygamberimizin hal, hareket ve üslubunca yaşamak.
İşte hayatın sırrı bu.
erolyazıcı / ABBEYT ♥️