Allah’ın Görüşü ve Hidayet Yolu Üzerine
Hayat boyunca insanlardan uzak bir yerde olsanız, kimsenin görmediği ve bilmediği bir noktada gizlenseniz dahi, Allah’ın her şeyi gördüğü gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır. İnsanlardan gizlenmek mümkün olabilir, ancak Allah’tan gizlenmek imkânsızdır. Eğer bu hakikati kavrar ve yalnızca O’nun rızasını kazanmak için yaşamayı bir düstur edinirseniz, yanlışlardan sakınmanız kolaylaşır. Bu çaba, sizi hidayet yoluna taşıyacaktır.
Allah’ın sürekli gözetiminde olduğumuzu fark ettiğimizde, kalbimizde bir mahcubiyet duygusu yeşerir. Artık sadece insanlardan çekinmekten vazgeçer, her davranışımızda O’nun rızasını gözetiriz. Bu hal, hayatımızın dönüm noktasıdır. Bir kere bu yolu denerseniz, ruhunuzdaki değişimi hissedersiniz. Çünkü Allah’a teslimiyet, bizi O’nun şefkatli ellerine bırakır; merhametiyle kuşatır.
Allah’ın her şeyi bildiğini, içimizden geçenleri, dışa vurduklarımızı, niyetlerimizi eksiksiz bildiğini düşündüğümüzde, O’nun rahmetinden mahrum kalma korkusu bizi daha dikkatli bir hayat sürmeye sevk eder. Bu, yalnızca Allah için yaşamanın, O’nun hoşnutluğunu kazanma gayretinin başlangıcıdır. O yol dosdoğru bir yoldur ve bu yolda yürüyenler, şükrü ve teslimiyeti derinlemesine öğrenir.
Elbette insanlık haliyle hatalar yapılabilir; nefsin fırtınasına kapılabiliriz. Ancak önemli olan, bu hataların ardından Allah’a dönmek, samimi bir şekilde af dilemek ve gözyaşlarıyla O’na yalvarmaktır. Bu pişmanlık, Allah’ın merhametinden kopmamak adına duyulan derin bir isteğin sonucudur. Bu süreçte, Allah’ın kitabına sıkı sıkıya sarılmak ve uyarılarına harfiyen uymak, nefsin kıvılcımlarını daha başlamadan söndürmek hayatîdir.
Yanlış insanlarla kurulan ilişkilerden ve sizi yolunuzdan alıkoyacak sohbetlerden uzak durmak, şeytani anlayışların sizi kuşatmasına izin vermemek gerekir. Çünkü hidayet yolu, ancak Allah’tan gereği gibi sakınmakla mümkündür. Bu sakınma, hayatı kuşatan bir bilinç haline geldiğinde, insan Allah’a adanmış bir kul olma yolunda ilerler.
Allah, kendisine yönelen kullarını eğitir; onlara doğru ile yanlışı ayırt edebilecek feraset ve hikmet bahşeder. Hayatın zahiri ve batıni yönlerini anlamak, olayların derinliğine nüfuz etmek de ancak bu eğitimle mümkün olur. Bu yolculuk, Allah’ın kitabına ve mesajına sımsıkı sarılmayı gerektirir. Çünkü o kitap, insanı hidayete ulaştıran bir rehberdir.
Hayatın hiçbir anı ertelemeye gelmez. Nefsimize uydukça Allah’tan kopar, doğru yoldan uzaklaşırız. Bu uzaklaşma, ruhumuzun kaybolmasına ve kaybetmesine neden olur. Ancak O’nun doğru yolunda yürümek, bizi yeniden buluşturur; kurtuluşa ve huzura erdirir.
Bugün, nefsimizi susturup Allah’a yönelmek, bu kutlu yolda yürümek için bir adım atalım. Çünkü O’na gereği gibi bağlanmak, hakikatin ve hidayetin anahtarıdır.