İBRET ALINMAYAN TARİH TEKERRÜR EDER

Hangi konuda olursa olsun, iddia sahibi iddiasını ispat etmekle mükelleftir. İddiasını ispat edemeyene ise hem yalancı, hem de müfteri derler. Çamur at, tutmazsa izi kalır düşüncesiyle, bir misyona sahip insanların şahsında temsil ettiği topluluğu karalamak için yalan ve iftira kampanyaları hep olagelmiştir.

 

Tarihin her döneminde İslam düşmanlığı yapan zalimler, hayatını İslam’a adamış büyük İslam şahsiyetlerine, Kur’an ve İslam hizmetkârlarına her fırsatta değişik gerekçeler, bahaneler ve perdeler altında yalan ve iftiralarla saldırmayı gaye edinmişlerdir.

 

Yalan ve iftiralarla Devlet ve İslam büyüklerine saldıran gizli ve açık düşmanlar,toplumda değeri olan şahısların itibarını zedeleyerek küçük düşürmeye ve böylece insanların teveccühlerine mani olarak onların manevi kuvvetlerini zayıflatıp birlik ve beraberliklerini zayıflatmaya çalışmışlar ve halen de çalışıyorlar.

 

İslamı ve müslümanları karalayıp fitne ve kargaşa çıkarmak maksadıyla meşhur münafık Abdullah b. Übey b. Selûl’ün Hazreti Ayşe’ye (ra) attığı alçakça iftira (İfk Hadisesi) ile başlayan yalan ve iftira kampanyası o zamanlardan bu zamanlara kadar değişik fırsat ve vesilelerle hep devam etmiştir.

 

Halen içimizde bulunan koyun postuna bürünmüş kurt misali İslam düşmanları milletin İslam ve iman kuvvetini zedeleyip kardeşlik bağını zayıflatmak maksadıyla, şahsında islamı temsil eden ve tarihin kaydettiği büyük şahsiyetlere saldırmaya devam etmektedirler.

 

Açıktan İslam’a ve Kur’an’a saldırma cesaretini gösteremeyen düşmanlar aynı zamanda İslam’ın bayraktarı ve hizmetkarı olan özellikle Türk büyüklerine ve Osmanlı Türk tarihine de her fırsatta dil uzatarak yalan söylemekte hakaret ve iftiralar etmektedirler.

 

Müslümanların Kur’an’la bağını zayıflatıp zamanla koparmak amacıyla İslam düşmanlığı ile tanınan İngiltere’nin sömürgelerden sorumlu Bakanı Gladstone İngiltere parlamentosunda elinde Kur’an-ı Kerim’i göstererek; “Bu Kur’an Müslümanların elinde oldukça, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’anı onların elinden kaldırmalıyız, yahut Müslümanları Kur’andan soğutmalıyız(1), diyerek içindeki İslam düşmanlığını kusmuştur.

 

Bu maksada binaen Türk ve İslam düşmanları İslami bilgilerle donatılmış birçok ajanı içimize yerleştirmişler, Müslümanların hem kuvvetli hem de hassas ve zayıf yanlarını tespit ederek bu bilgileri İslam ve Müslümanlar aleyhinde kullanmışlardır. Müslümanların kuvvetli oldukları duygu ve düşünce dünyalarını, geleneklerini,alışkanlıklarını, İslami yaşayıştaki hassasiyetlerini tahrip etmeyi, zayıf olarak gördükleri noktaları ise mesela kavmiyetçilik, mezhep farklılıkları,cemaat farklılıkları gibi hassas konuları tahrik ederek yaymayı ve teşvik etmeyi gaye edinmişler ve bunun için de her yolu denemişlerdir. Bu maksada binaen İngiltere Sömürgeler Bakanlığı islâmiyeti yok etmek için neler yapılması gerektiğine dair bir kitap bile hazırlatıp ajanlarına dağıtmıştır.(2)


Tarih, İslam dünyasını karıştırıp fitne çıkarıp bölüp parçalamak için çalışan Türk İslam düşmanı Hempher,Arabistanlı Lawrence namıyla meşhur Thomas Edward Lawrence,  Arminius Vambery  gibi ajanları kaydettiği gibi, aynı zamanda ismi Müslüman ismi olan, Müslüman gibi yaşayıp bizden biri gibi görünen hatta Kur’an bilgisiyle etrafında insanları toplayan nice münafık ajanlarla doludur.

 

Bunlardan Osmanlı'yı yıkmak ve İslam dinini bozarak Müslümanları birbirine düşürmekle görevli, Vahhabiliğin fikir babası İngiliz ajanı Hempher; "800 yıllık Endülüs'ü şaraba alıştırarak, aralarına fitne ve fesad sokarak, Kur'an-ı kerim ve diğer İslam kaynaklarını tartışır hale getirerek ve dinlerinden kopararak yıktık ve topraklarını işgal ettik. Osmanlı'yı ve diğerlerini de bu silahları kullanarak yıkacağız" (3) diyerekislam memleketlerini nasıl karıştırdıklarını ve nasıl karıştıracaklarını itiraf etmiştir. Bir diğer İngiliz ajan Arabistanlı Lawrence ise "Müslüman rolünü o kadar iyi oynadım ki; hatta geceleri kalkıp teheccüd namazı kılıyordum..."diyecek kadar ileri gitmiş münafık bir ajandır. Bugün de halen içimizde bunlar gibi İslam’ı bozmaya ve devleti yıkmaya gayret eden yerli ve yabancı ajanların olmadığını kim iddia edebilir.

 

Asırlarca islamın bayraktarlığını yapan büyük Türk milletinin çökertilmesinin karşısındaki tek engelin Kur’an olduğunu gören Türk İslam düşmanları ne yapıp edip bu büyük milletin evladını, içerden ve dışarıdan desteklerle Kur’an dan ve Kur’an anlayışından uzaklaştırmaya çalıştılar. Bunun için de zamanla yavaş yavaş adeta damara azar azar enjekte edilen zehir misali toplumun idrakini iğfal edip zehirlediler.

 

Bir zamanlar düşmanımızı tanıyor düşman olduğunu biliyorduk. Tanıyıp bildiğimiz düşmanla cephelerde göğüs göğüse çarpışıyorduk. Dolayısıyla düşmana karşı tavır almak kolay oluyordu. Maalesef bugün saldırılar içimizden bizden bildiğimiz ancak aslında kökü dışarıda hem Türk tarihine hem de İslam’a düşmanlığı kendine meslek edinen gizli düşmanlardan gelmeye başladı. Düşman koyun postunda kurt gibi her fırsatta boğazımıza atlayıp dişlerini gırtlağımıza geçirmeye çalışıyor. Toplum din ve maneviyat konusunda cehalet ve vurdumduymazlık ile uyuşmuş, aklı, ruhu, kalbi sarhoş olmuş bir vaziyette düşmanını bilmiyor görmüyor, zehirli yılanları maalesef dost diyerek bağrına basıyor.

 

Toplum kendisi içeride ancak kökü dışarıda Türk İslam düşmanı ajanların provokasyonlarından kaynaklanan suni konularla uğraştırılıyor, zenginliğimiz olan farklılığımız aleyhimizde kullanılıp lüzumsuz içi boş çekişmelere teşvik ediliyor.

 

“İzm”lerle zehirlenen gençler birbirine düşürülüyor, toplum sağ sol gibi birbirine yan bakan kardeşlerden oluşan kamplara bölünüyor. Mezhep, cemaat, tarikat gibi hassas konular kaşınarak kanatılıyor yara haline getirilmeye çalışılıyor. Onlarca birliğimiz olduğu halde farklı algı ve düşüncelerimiz uçurumlara dönüştürülüyor. Bu ve buna benzer şekillerde Türk İslam düşmanı emperyalist güçler ile dahili ajanları ve gizli uşakları Türk ve İslam dünyası üzerinde oyunlarını oynamaya devam ediyorlar.

 

İslam’a düşmanlık etmeyi kendilerine gaye edinen İslam düşmanı münafık zalimler Kur’an’a ve hadislere doğrudan taarruz edemediklerinden dolayı tarihin büyük diye kaydettiği din ve devlet adamı Müslüman şahsiyetlere iftira atıp söyledikleri yalanlarla onları toplumun nazarında karalayıp küçük düşürmeye, diktatör, zalim göstermeye ve böylece insanları tarih ve dine karşı düşman etmeye çalışıyorlar.

 

Cennet mekân Sultan Abdulhamid Han’a müstebid kızıl sultan hakaretini yapıp, aleyhinde her türlü yalan ve iftira kampanyasını yapan, Abdülhamid Han’ın şahsında din ve devlet aleyhinde çalışan İngiliz, Ermeni ve Yahudilerin oyunlarına kandırılarak alet olan bugün adından önce büyük sıfatı eklenen nice şahsiyetler vardır. İş işten geçtikten sonra filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı gibi, kandırıldığını ve nasıl büyük bir yanılgı içine düştüklerini pişmanlıkla fark eden zamanın aydınları! olduysa da iş işten geçmiş ve Türk İslam düşmanları planlarını uygulamaya muvaffak olmuşlardır.

 

Dün olduğu gibi bugün de aynı yöntemler uygulanmaya devam ediliyor. Milletin itibar edip değer verdiği tarihe mal olmuş din ve devlet büyüklerine yalan ve iftiralarla saldırarak milletin itibar ettiği şahıslar nezdinde temsil ettiği kurumlara olan manevi bağlılıklar zayıflatılarak koparılmaya çalışılıyor.     

 

Türk ve İslam büyükleri hakkında yalanlar söyleyip iftiralar atanların bir kısmı İslam’a olan düşmanlıklarından dolayı bunu kasten ve bilerek yapıyorlar, bir kısmı Türk İslam düşmanlarına bilmeden hizmet ediyorlar, bir kısmı da dünyalık basit ve alçakça menfaatleri için maalesef gönüllü olarak din ve devlet düşmanlarına uşaklık ediyorlar.

 

Bir toplumun hayatında ki en büyük düşman cehalettir. Maalesef okumayan araştırmayan dinini ve tarihini bilmeyen duyduklarıyla yetinip onları da bir mihenge vurmadan alan ve aynen kabul eden bir toplumun kandırılması elbette çok kolaydır. Dert çok, yara büyük bu nedenle bu konuda söylenecek çok söz olmakla birlikte sözün devamını Kur’an,bayrak, vatan, devlet ve tarih duyarlılığı olan, milli ve manevi değerlere sahip çıkan akıllara ve gönüllere havale ediyorum.

 

1-www.yalanyazantarihutansin.org

2-M.Sıddık Gümüş, İngiliz Casusunun İtirafları ve İngilizlerin İslam Düşmanlığı 

3-Hempher, İngiliz Casusunun İtirafları

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.