İçine yolculuk diye birşey var duymuşsunuzdur..
Bunalıma giren,dışındakilerle mutlu olmayı beceremeyenlere tavsiye ederler.
“Ne varsa insanın içinde var..İçine yolculuk yap.Kendini tanı.Aradığın herşeyi içinde bulacaksın” falan derler..
Buna inanıp,telkinlere kapılarak,birşeyler bulacaklarına inanarak kendi içlerine yolculuk yapanlar,gidip de dönmeyenler,kendi içine yerleşip hayatını kendi içinde sürdürenler gördüm…
Bülent abi diye biri vardı ben çocukkene komşumuzun oğlu..
Otuz yaşında falandı..
Bunalıma girdi,kendi içine yolculuk yapmaya karar verdi..
Hiç unutmuyorum,bir pazartesi sabahıydı..
Komşular falan hepimiz Bülent abilerin evinin önünde toplandık..
Bülent,annesinin babasının elini öptü,kardeşlerini sevdi,sabah erkenden kendi içine doğru yola çıktı..
Annesi babası arkasından ağladılar,tez zamanda dönsün diye arkasından su döktüler..
Biz de komşuları olarak oradaydık,”Allah kavuştursun” falan dedik..
Ama Bülent’in kendi içine yolculuğu beklenenden uzun sürdü.Nasıl bir iç varsa maşşallah,git git bitmedi..
Ailesi baktı ki olacak gibi değil,doktora götürdüler..Doktor, bunun peşinden gitti,uzun aramalardan sonra Bülent’i içinin bi köşesinde perişan bir halde buldu da geri getirdi…
“Haritasını bilmediğin denizlere açılmayacaksın” derler..
Ha içine,ha dışına,yolculuğun temel dürtüsü gitmektir.
Öyledir insan…
Bazan herkesi,herşeyi geride bırakıp çekip gitmek ister..
Gerçekte sana ait olmayan ne varsa geride bırakıp,yanına sadece kendini alarak,kimsenin seni bulamayacağı kadar uzaklara gitmek istersin..
Böylece,başkalarının hayatından çıkıp,kendi hayatına girersin..
Bir sene..Bir ay..Olmadı bir hafta bile iyi gelir,seni kemire kemire azaltan “dostlardan”,rutinlerden,klişelerden uzaklaşmak..
Canının çektiği gibi..İçinden geldiği gibi..
Kendinden başka kimseye hesap vermeden,sadece kendin olarak yaşayabileceğin bir uzaklara gitmek,başkalarından kaçmak değil,başkalarına göre yaşayan senden uzaklaşmadır…
Gittin mi,gittiğin yerde artık “sen” olmazsın, “ben” olursun..
Gideceksin bir gece bir otobüs yazıhanesine…
Bilet isteyeceksin..
“Nereye?” diye soracaklar..
“Kimsenin nereye diye sormadığı bir yere!..” diyeceksin…
Neresi olursa…
Özgür olduğun her yer,memleketindir…
Mesela şeye gidebilirsin…
Hani bir köy vardı ya uzakta?…
Gitmesen de,görmesen de,senin olan köy?…
İşte oraya gidebilirsin…
Onlar da zaten merak ediyorlardır “Niye hiç gelmiyor bu?..Bizi sevmiyor mu yoksa?..”diye..
O köye git…
Bir süre köylü ol…
Sabahları Horoz sesiyle erkenden kalk,akşamları Tavuklar gibi erkenden yat…
Fındık topla..Mısır ek..Traktör kullan…
Toprağa bas,ağacı elle…
Uzan,dalından taş gibi,kocaman,sulu bir armut kopar,kazağına sil,haşırt diye kocaman ısır,ağzın meyve görsün…
Deriiin derin nefes al,ciğerlerini huzurla doldur,bitsin o içindeki panik,o kahrolası telaş…
Gitmek budur!..
Yolculuk budur!…
İçine yolculuk ne demek?..
Ne işin var içinde?..
İçinde ne var?..
Hiçbirşey yok..
Senin koymadığın hiçbir şey yok içinde…
Hiç inanmam öyle şeylere……