Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün yapılan Kabine Toplantısı’nın ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının isminin�Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirildiğini açıkladı.
Bakanlık bünyesinde iklim değişikliği konusunda kurumsal altyapının oluşturulması çalışmalarına da başlandı. Bu kapsamda İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu ve İklim Değişikliği Başkanlığının kurulması yönünde mevzuat değişikliği çalışmaları yürütülüyor.
İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulunda alanın uzmanları ve Sivil Toplum Kuruluşlarından temsilcilerin de olması bekleniyor. Kurulun, iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarının koordinasyonuna yönelik faaliyetlerde bulunması planlanıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki İklim Değişikliği Başkanlığı da geçen hafta TBMM’de kabul edilen Paris İklim Anlaşması doğrultusunda Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesini yürütecek.
Böylece Bakanlık, tüm dünyayı etkileyen iklim kriziyle mücadelesini bir çatı altında, ilgili birçok kurumun eş güdümüyle sürdürecek.
İklim, su ve çevre konularında uzman akademisyenler Bakanlığın isminin değişmesi ve İklim Değişikliği Başkanlığının kurulmasının vizyoner bir gelişme olduğunu belirtti.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yeşil Mutabakat ve Paris İklim Anlaşması doğrultusunda sağlıklı kararlar alınabilmesi için Türkiye’nin yeni bir idari ve ekonomik yapılanmaya ihtiyacı olduğunu, bunu öngörerek İklim Bakanlığının kurulmasının faydalı olacağını daha önce vurguladığını kaydetti. Bozoğlu, bunun karşılık bulmasını olumlu karşıladığını ifade etti.
“Gönlümüz isterdi ki güçlü bir ‘Çevre ve İklim’ ile ‘Şehircilik’ ayrı bakanlıklar bünyesinde olsaydı. Yine de bu önemli bir adım ve alanda çalışan bizleri çok mutlu etti. Yeni kurulan yapının diğer bakanlıklara yol çizen bir yapıda olması lazım. Yeni Bakanlığın, Sağlık Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ve diğer tüm kamu kurumlarına iklim krizi ile mücadelede yön çizmesi ve buna Bakanlıkların uyması gerekiyor. İklim değişikliği ile mücadelede koordinasyonun sağlanması ve eylem planlarının uygulanması noktasında iyi olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullanan Bozoğlu, Bakanlığın idari yapılanmasının güçlendirilmesi, etkin bir yapının oluşturulması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.
İklim krizi ile mücadelede 30 yıllık hedeflere ulaşılabilmesi için enerji sektörünün dönüşümüne destek olunmasın gerektiğini ve Bakanlığın değişiminin buna yol gösterici olacağının altını çizen Bozoğlu, şunları kaydetti:
“Enerji sektörünün kömürden çıkışı ve adil dönüşüm süreci tamamlanacak. Yeni Bakanlığın ilk adımı bu olacaktır diye düşünüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığından Erozyon ve Çölleşme Genel Müdürlüğü ile Meteoroloji Genel Müdürlüğü yeni Bakanlığa bağlandı, önemli bir adım ama su yönetiminde çok başlı bir yapı var. Bunları tek bir çatı altında toplamak ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı altında yapılandırmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.”
İklim değişikliği ile mücadelede kurumların ve paydaşların uyumunun daha hızlı ortaya konulması gerektiğine vurgu yapan Bozoğlu, uluslararası alanda Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede fon kaynaklarına ihtiyacı olacağını, yeni değişiklikle bunların koordine edilmesi, planlanmasının kolaylaşacağını vurguladı.
Bozoğlu, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, iklim değişikliği ile mücadeleye büyük katkılar sağlayacak. Türkiye’de sağlıklı çevre ve yaşama hakkı sağlanması ve iklim krizi ile mücadelede önemli gelişmeleri sağlayacağını ümit ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ordu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Onur Candan, değişikliğin Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesine büyük katkılar sunacağını belirtti.
Candan, şunları kaydetti:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının kurulması ve iklim konusunun Bakanlık bünyesinde olması çok vizyoner bir yaklaşım. Geç kalınmış ama dünya geneline bakıldığında bunu resmiyete dökebilmiş ülkeler arasında olmak çok önemli bir gelişme. Bugün yaşadığımız salgınlar, doğa olaylarının altında yatan şeylerin nedeni iklim değişikliği. Umarım değişikliklerin tamamlanmasıyla gerekli uygulamalar, sanayi kuruluşlarına getirilecek yükümlülükler de yerine getirilir. İşte o zaman örnek bir Bakanlık olur.”
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan da gezegenin en büyük probleminin iklim değişikliği olduğuna ve bu sorunun dünyanın gidişatını ileriki zamanlarda daha da yönlendireceğine işaret etti.
Aytan, “İklim değişikliğini Bakanlık bünyesinde ele alıyor olmak yerinde bir davranış. Altının dolduruluyor ve amacına hizmet ediyor olması en büyük dileğimiz.” dedi.
Kaynak: AA