Türkiye’nin ilk müzesi olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin koleksiyonlarında imparatorluk topraklarından getirilen, çeşitli kültürlere ait bir milyona yakın eser bulunuyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri üç ana birimden oluşan bir müzeler kompleksidir. Bunlar; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi. Yazımızda ise İstanbul Arkeoloji Müzesi nerede, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde hangi eserler bulunuyor, İstanbul Arkeoloji Müzesi giriş kaç TL gibi merak edilen tüm soruları yanıtlıyoruz.
İşte, İstanbul Arkeoloji Müzesi hakkında bilgiler…
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin açık adresi şu şekilde: Alemdar Caddesi, Osman Hamdi Bey Yokuşu, Gülhane Eminönü
İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne Kabataş-Bağcılar Tramvay hattının Gülhane durağını kullanarak ulaşabilirsiniz. Anadolu yakasından gelecekseniz Kadıköy-Eminönü ve Üsküdar-Eminönü vapurlarını kullanarak tramvay hattına ulaşabilirsiniz.
Haftanın her günü açık olan İstanbul Arkeoloji Müzesi saat 09:00’da açılıyor 20:00’da kapanıyor. Gişe kapanış saati ise 19:30’dır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin giriş ücreti 340 TL. Açık Müzenin kuzey kanadı ve Çinili Köşk teşhir tanzim çalışmaları sebebiyle kapalı. Ayrıca sesli rehberlik hizmeti mevcut.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksi içerisinde en eski yapı (Miladi 1472) Çinili Köşk’tür. Şu anda Türk çini ve seramik örneklerinin sergilendiği Çinili Köşk Müzesi, İstanbul’daki Osmanlı dönemi sivil mimari örneklerinin en eskilerindendir.
Eski Şark Eserleri Müzesi olarak kullanılan bina, Osman Hamdi Bey tarafından 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi yani Güzel Sanatlar Akademisi olarak inşa ettirilmiştir. Binanın mimarı daha sonra İstanbul Arkeoloji Müzeleri Klasik binasını inşa edecek olan Alexander Vallaury’dir. 1917 yılında akademinin Cağaloğlu’na taşınması üzerine bu bina müzeler müdürlüğüne tahsis edilmiştir.
Arkeoloji Müzesi ise dönemi için, dünyada müze binası olarak inşa edilmiş ender yapılardan biri olma özelliği ile göze çarpar. İstanbul’daki Neo-Klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden biridir. Alınlık üzerinde bulunan Osmanlıca yazıda ‘Asar-ı Atika Müzesi’ (Eski Eserler Müzesi) yazmaktadır. Yazının üzerinde bulunan tuğra, Sultan Il. Abdülhamid’ e aittir.
1887 ve 1888 yılları arasında Osman Hamdi Bey tarafından yapılan Sidon Kral Nekropolü Kazısı’ndan İstanbul’a getirilen, aralarında İskender Lahdı, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi ihtişamlı eserlerin sergilenebilmesi için yeni bir müze binasına ihtiyaç duyulmuş, Çinili Köşk’ün karşısına dönemin ünlü mimarı Alexander Vallaury tarafından inşa edilen İstanbul Arkeoloji Müzeleri klasik bina 13 Haziran 1891’de ziyarete açılmıştır.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü binalarındaki alt katta yer alan, 1, 16, 17, 18, 19, 20 numaralı salonlar ve üst kattaki salonların tamamının; Ek Bina zemin katta ”Assos Sergi Salonu” ve ”İstanbul’un Çevre Kültürleri: Trakya, Bithynia – Bizans” sergi salonları ziyarete kapalıdır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasındadır. Türkiye’nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır.
19. yüzyılın ortalarında Maarif Nazırı Mehmed Esad Safvet Paşa tarafından Müze-i Hümâyûn adıyla 1869 yılında kurulmuştur ve 13 Haziran 1891’de ana binanın inşaatı tamamlanıp ziyarete açılmıştır.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri üç ana birimden oluşan bir müzeler kompleksidir. Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri ülkemizdeki ilk müzecilik çalışmalarına örnektir. Osmanlı’da tarihi eser toplama çalışmalarının izleri Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanmaktadır. Ancak sistemli bir şekilde müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin 1869 yılında ‘Müze-i Hümayun’ adı altında kuruluşuyla olmuştur.
Eski Şark Eserleri Müzesi’nin binası, Osman Hamdi Bey tarafından 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi yani Güzel Sanatlar Akademisi olarak inşa ettirilmiştir. İleride Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin temellerini oluşturacak olan bu akademi, Osmanlı İmparatorluğu’nda açılmış olan ilk güzel sanatlar okuludur. Binanın mimarı İstanbul Arkeoloji Müzeleri Klasik binasını da inşa eden Alexander Vallaury’dir. 1917 yılında akademinin Cağaloğlu’nda başka bir binaya taşınması üzerine bu bina Müzeler Müdürlüğü’ne tahsis edilmiştir.
Dönemin müze müdürü Halil Edhem Bey, Yakındoğu ülkelerinin eski kültürlerine ait eserleri Yunan ve Roma Dönemi eserlerinden ayrı sergilenmesinin daha uygun olacağını düşünmüş ve binanın Eski Şark Eserleri Müzesi olarak düzenlenmesini sağlamıştır. Bu iş için davet edilen Alman uzman Eckhard Unger, 1917-1919 ve 1932-1935 yıllarında İstanbul’da çalışmış, müzenin teşhirini tamamlamış ve eserler üzerine bir dizi yayın yapmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında savunma amacıyla boşaltılan müze, daha sonra Osman Sümer tarafından Unger’in ilkelerine göre tekrar düzenlenmiştir. 1963 yılında müze yapısında büyük bir düzenleme yapılarak 1974 yılında tekrar ziyarete açılmıştır. En son 1999-2000 yıllarında bakım ve onarım çalışmalarından sonra 8 Eylül 2000’de bugünkü haline kavuşmuştur.
Eski Şark Eserleri Müzesi koleksiyonları, Anadolu ve Mezopotamya’nın Yunan öncesi, Mısır ve Arap Yarımadası’nın İslam öncesi çağlarına ait eserlerinden oluşmaktadır. Bu eserlerin çoğunluğu 19. yüzyıl sonunda başlayıp, I. Dünya Savaşı’na kadar süren arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılmış ve bu ülkelerin o zamanki hakimi olan Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a getirilmiştir.
İslamiyet Öncesi Arabistan Eserleri, Mısır Eserleri, Mezopotamya Eserleri, Anadolu Eserleri, Urartu Eserleri ve Çivi Yazılı Belgeler bölümlerinden oluşan Eski Şark Eserleri Müzesi’nde anlatım bölgesel bir sınıflama ile yapılmış; Arabistan Yarımadası, Mısır, Mezopotamya ve Anadolu kültürleri kendi tarihi gelişimleri içinde sunulmuştur. Akad Kralı Naramsi’nin Steli, Kadeş Anlaşması, İştar Kapısı gibi eşsiz eserlerin yanında 75.000 tane çivi yazılı belgenin bulunduğu Tablet Arşivi de bu bölümde yer almaktadır.
Yapılış tarihi açısından bakıldığında İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksi içerisindeki en eski yapıdır. Fatih Sultan Mehmed’in 1472 yılında Sarayburnu’ndaki korulukta ve Topkapı Sarayı Suru (Sur-Î Sultanî) içinde yaptırdığı Köşk; içini ve dışını süsleyen çinilerinden ötürü “Sırça Saray” veya “Kasr-ı Kâşi” olarak da tanınmaktadır.
Etrafındaki Ağa Çayırı denilen alanda cirit, tomak, güreş gibi spor yarışlarının yapıldığı bilinmektedir. Çinili Köşk, Selçuklu etkisinde yapılmış, Osmanlı sivil mimarisinin İstanbul’daki tek örneğidir. Mimarı bilinmemektedir.
Yapı, 1880 yılında İmparatorluk Müzesi (Müze-i Hümayun) tarafından arkeolojik ve İslami eserlerin sergilenmesi için kullanılmıştır.
1939 yılında ise Topkapı Sarayı’na bağlanmış, içinde bulunan eserler çeşitli müzelere dağıtılmış ve o dönemde müze işlevini yitirmiştir.
1981 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne bağlanan Çinili Köşk Müzesi’nde bugün Türk İslam çini sanatına ait eserler bölgesel ve kronolojik olarak sergilenmektedir.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ndeki eserlerden birkaçı: