İYİ İNSANIN TEK HEDEFİ
Irk, soy, millet, bölge, il, ilçe, köy, mecra ve vs. Dil, renk, anne, baba, kardeş, doğduğu yer ve öleceği yer, insanın kendi fiziki yapısı ve rızkı; – bir Müslüman olarak biliyoruz ki – ; insanın hiçbir şekilde, kendi tercihi değildir.
ÜZERİNE DOĞAR
Dolayısıyla bu mefhumlar üstünlük ve/ veya alçaklık sebebi de değildir.
Çünkü Yaratan mutlak adildir. İnsanların hepsi, onun kuludur ve her şeyin tek ve gerçek sahibi odur. Ve Yaratan istediği her şeyi istediği gibi yaratmaya ve istediğine üstünlük vermeye de kadirdir.
Mesela genel olarak insanlığı, mahlûkatın en üstünü kılması gibi. Yaratan, insanlık içinde, insanın insana üstünlüğünü tek bir ölçüye bağlanmıştır.
TAKVA
Nedir takva?
İnsanlığın ulaşabileceği en yüksek rütbe, yani yüksek ahlak.
Ey insanlar! Gerçekten Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık ve birbirinizle tanışıp rahat, huzur ve kardeşlik içinde bir hayatı yaşamak için iyilikte, güzellikte yarışasınız diye sizi ırklara, boylara ayırdık. Hepiniz Âdem ve Havvâ adındaki bir anne-babanın çocuklarısınız. Dolayısıyla, herhangi bir ırkın veya sınıfın diğerine üstünlüğü söz konusu olamaz. Gerçek şu ki, Allah katında en üstün, en değerli olanınız, takva bakımından en ileride olanınızdır. Irk, renk, zenginlik, güzellik, makam, şöhret, güç gibi özellikler, İslâm’a göre asla üstünlük ölçüsü değildir. İlâhî değer ölçülerine göre en kıymetli, en saygıdeğer insan; ahlâkî erdemler bakımından en önde olan insandır. Ey insanlar! İyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, üstün-aşağı gibi bütün değer ölçülerinizi Allah’ın kitabından almalısınız! Çünkü Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır. Mahmut Kısa Meali
Allah aşığı olmak.
Sadece ve yalnızca Allah aşkı ile dolu bir gönlün sahibi olmak. İhsan sahibi olmak yani.
Her işinde, düşünce ve sözlerinde Allah’ın rızasını kazanma aşkıyla hareket etmek,
Dilindekini ve gönlündekini Rab ’binin an ve an bildiğini ve gördüğünü bilmek,
Yüce yaratanın koyduğu ilahi kanunların hikmetini, bilgisini, anlamını anlamaya gayret etmek,
Yaptığı her fiilde, en ufağından en büyüğüne, iyisiyle kötüsüyle mutlak olarak, – en azından – aynı oranda bire bir karşısına çıkacağını kesin bir imanla bilmek ve inanmak.
Buna inanan insan, nasıl bir kötülük edebilir ve bunu bilen nasıl hayır iyilik yarışında şampiyon olmaya çalışmaz.
Yapılan hiçbir haksızlığın, yapanın yanına asla kar kalmayacağını ve yine ve sadece ve sadece Allah rızasını kazanma aşkı adına yapılan hiçbir iyiliğin, gayret ve düşüncenin karşılığının Allah tarafından misli misli verileceğine ki – en az 10 misli ile – tam bir ihlasla inanmak.
İşte bu çıkış noktası her samimi Müslümanın yaşamını kuşatan bir imani anlayıştır.
Öyleyse biz Müslümanlar olarak, basit komplekslerin ve dolduruşların güdümünde hareket etmemeliyiz. Bu bize hiç yakışmaz. İslam’ın şerefli mensupları için böyle bayağı bir durum asla kabul edilemez.
Bizler her işini Allah için yapan insanlar olarak, Allah’ın bizim için istediği ve razı olduğu amellerle hayatı dolu dolu yaşamalıyız.
Kendi tercihimizle olmayan şeyler için hiç kimseyi aşağılamamalı, kendimizi üstün görmemeliyiz.
Üstünlük fazilettir, fazilette takva ile kazanılır.
Ne mutlu ki onlar ki;
Takvada buluşurlar
Takvada yarışırlar,
Ehli takva olarak anılırlar.
Her gerçek Müslümanın gerçek ve tek hedefi de budur.
Allah’ın rızasını kazanma hususunda, takva yarışına katılıp, öncülerden olmaya çalışmak.
Çalışanlardan olabilenlere ne mutlu
erolyazıcı / ABBEYT ♥️