Mutlak sanatın en güzel tezahürlerinden biri olan kar tanesi… İlk yaratılan birkaç varlıktan biri olan suyun şekilden şekile girebilmesini sembolize eden kar tanesi… Hem maddi ve hem manevi mahiyet taşıyan mübarek suyun, gaz halinden katı hale geçmesinin delili olan olağanüstü tasarımlı seremonilerinden kar tanesi… Mükemmeliyet üstü geometrik diziliş sergileyen kar taneleri… Fıtratın eşsiz bir görseli… Nice ilim insanlarına ilham kaynağı olan ve nice iç dünyalara tercüman olan kar tanesi… Nazlı, narin, saf, beyaz, parlak, nurani, zarif, estetik, sevimli ve güzeller güzeli kar tanesi…
Alemlerden alemlere çevrimlerde dolaşan suyun muhteşem görünüm sunan bulutlardaki su buharının sıcaklık farklarının meydana getirdiği soğuk hava ile karşılaşması sonucunda oldukça küçük buz parçalarına dönüşmesi ile meydana gelen altıgen prizmatik görünümlü buz kristal kümelerine kar tanesi tanımlaması yapabiliriz. Başka bir deyişle; küçücük buz kristallerinin yoğunlaşıp kümelenerek oluşturduğu kristal prizmatik yapı kar tanesi olarak bilinir. Buz parçacıklarının yağmur gibi hızlı yağan dolu yağışının gösterişli çok daha başka bir versiyonunu da kar yağışı olarak tanımlayabiliriz. Dolu ve kar aynı mekanizma ile oluşur lakin onların vuslata ermesi ve görev icra etmesi çok daha başkadır. Nice hassas dengeler eşliğinde soğuk bir ortam söz konusu olduğunda etkileşim başlar, bulutlardaki su buharı atmosferdeki bir toz zerresine yapışır, muayyen bir olgunlaşma süreci ile bulutlardaki çok küçük minik damlacıklar kristal bir yapı olarak buza dönüşür. Kenarları ve acıları eşit olan altı yüzlü bir prizma meydana gelir. Bu prizmatik kristaller köşelerinden dallanarak daha başka, daha büyük ve daha karmaşık şekillere dönüşür. Her bir kar tanesi birbirinden faklı olarak vücut bulur. Geometri ilmi, oluşan harikulade şekiller acısından acze düşmektedir. Çünkü buradaki her şey, farklı kimliklerde nice hikmetle beraber bir simetri manzumesi olarak tekamül eder. Kim görünüş acısından geometri aleminde ve simetriler aleminde bir yolculuk yapmak isterse kar taneciklerine bakması yeterlidir. İlahi sanat nice hikmetiyle bize hayaller üstü güzellikte görseller sunmaktadır. İlahi sanat, ne büyük sanat…
“Görmez misin ki, Allah bulutları yürütür, sonra onları birleştirir, sonra onları üst üste binip yoğunlaşmış bulut kümesi haline getirir. Bu sırada bulut aralıklarından çakan şimşeği görürsün; gökten, oradaki bulut dağlarından dolu yağdırır da bunu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de onu uzaklaştırır, bu arada şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kör edecek.” (Nur Suresi 43. Ayet)
Bulutların sırlarla ve gizemlerle dolu büyüleyici dünyasından neşvünema bulan her bir kar tanesinin birbirine benzememesi akıllara durgunluk vermektedir. Her bir kar tanesi birbirine benzer gibi görünse de her birinde ferdiyet mührü vardır. Bunların gerek hacim yönünden ve gerekse kütle yönünden farklılık göstermesi de ilahi güç ve kudretin bir tecellisi olarak ortaya çıkmaktadır. Her bir kar tanesinin yeryüzüne ininceye kadar bir başka kar tanesi ile birleşmemesi, çarpışmaması, karışmaması ve bir kartopu gibi olmaması fıtrat kanunlarının her an her yerde temayüz ettiğini ortaya koymaktadır. Her bir kar tanesinin takip ettiği istikamete de bir mana vermek çok zordur. Onun inişine, iniş hızına ve iniş zamanına kim bir denge denklemi yazabilir? Bir kar tanesinin hareketine neden olan tüm bileşenleri kim bir araya getirerek ona hükmünü icra edebilir? Zira bir kar tanesinin çıkış noktasından iniş noktasına kadar takip ettiği yol ilimler üstü bir hayranlığa neden olmaktadır. Belli ki, inandığımız ve iman ettiğimiz bir şekilde iklimlerden, yağmurlardan ve yağışlardan sorumlu olan Mikail Aleyhisselam’ın meleklerden teşekkül eden orduları ilahi emre amade olarak görevlerini eksizsiz ve kusursuz bir şekilde yapmaktadır.
Malumdur ki şeffaf ve saydam bir karaktere sahip olan suyun bir rengi yoktur. Onun görünen renkleri muhtelif yansımaların ve soğurulmuş ışınların bir sonucudur. Suyun moleküllerinin ışıkla etkileşmesi neticesinde ışınların dalga boylarına bağlı olarak çeşitli seviyelerde soğurulmanın meydana gelmesi suyu renkli olarak gösterse de suyun orijinali renksizdir. Bir cismin görünür dalga boyundaki ışık ışınlarını bütünüyle yansıtması durumunda beyaz rengin göründüğünü bilmeyen yoktur. Ancak kar taneciklerinin beyaz olmasında durum biraz daha karmaşıktır.
Kar taneciklerini oluşturan şeffaf, prizmatik, altıgen kar kristallerinin ışık ile olan etkileşiminde ışık bir kristal yüzeyden diğerine (birbirine) yansıyarak yön değiştirir ve böylece kar tanelerine gelen bütün dalga boylarındaki ışınlar eşit şekilde yansıma yapar. Yani bu yön değiştirme ve eşit yansımalar nedeni ile bir soğurulma etkisi görünürde olmaz ve bu durumda kar tanesi beyaz olarak görüntü verir. Böylece kar taneleri nurun bir yansıması gibi beyaz örtü şeklinde görsel bir şölen sunmuş olur.
Kar tanelerinin beyaz görünmesi de elbette ki sıradan bir hakikat değildir. Malumdur ki, beyaz renk renklerin anasıdır. Beyaz renk, bütün renkleri içerisinde barındırır. Beyaz renk, temizliği, arı olmayı, saf olmayı, asil olmayı, başarılı olmayı, muzaffer olmayı ve emniyeti temsil eder. O aynı zamanda hürriyetin de timsalidir. Bu nedenle kar tanelerinin beyaz görünmesinde hem maddi pozitif ilimler acısından ve hem manevi ilimler acısından da sayısız hikmetler vardır.
Bir kar tanesinin 180 milyar su molekülünden oluştuğunu düşünürsek ilahi kudret ve azametin büyüklüğünü az da olsa anlamış oluruz. Kar tanesi dediğimizde sayısız bilimsel alamet önümüze gelir. Bu nedenle kar tanesine ibreti nazarla bakmalıyız ve onun ihtişamlı ve görkemli yapısını temaşa edip tefekkür iklimine dalmalıyız. Ayrıca bu yapıların bize sunduğu yol ve yöntemlerden faydalanmanın yollarını aramalıyız. Mesela kar tanelerinin ses için son derece duyarlı olduğunu, sesi kolayca yayma, iletme ve sesi kolayca izole etme potansiyellerinin var olduğunu bilmeliyiz. Bu bilgiler ışığında da kar tanelerindeki model benzeşimlerinden yola çıkarak yeni teknolojilere kapı aralayabiliriz.
Bulut dağları içerisinden buzlanarak kar şeklinde yeryüzüne inen beyaz bir örtü burada da şekilden şekile girer. Kah buzul olur, kah kar yumağı olur, kah dallarda budaklarda manzara olur, kah erimeye yüz tutar. O aslında soğuk bir iklimi temsil edenlerden biri olsa da kalbin en derinliklerini ısıtan ve nurlandıran bir yönü vardır. O insanı umutlandırmakta, düşündürmekte, hayaller ötesine taşımakta, yüce Rabbimize olan inancımızı muhkem kılmakta ve imanımızı tahkim etmektedir. Çünkü o nakış nakış işlenmiş üstün tasarımı ile apaçık bir delil olarak ortaya çıkmaktadır.
“Bulutları harekete geçirsin diye rüzgârları gönderen Allah’tır. Sonra O, bulutları gökyüzünde dilediği gibi yayar, bazan da parçalara ayırır; nihayet içinden yağmurun çıktığını görürsün. Onu dilediği kullarının üzerine yağdırınca da o kullar sevince boğulurlar.” ( Rum Suresi 48. Ayet)
Bir mineral karakteri de gösteren kar tanelerini rahmetin ve bereketin en güzel tecellilerinden biri olarak görebiliriz. Sinelere huzur veren, aydınlığın, serinliğin ve selametin sembollerinden biri olan kar taneleri toprağı dinlendirir, doyurur ve yağdığı yere adeta can suyu olur. Onun iklimlere bir format çekme vasfı da vardır. Beyaz örtü altındaki uyku dönemi bittiğinde yeniden diriliş başlamış olur. Böylece devran döner ve en nihayetinde suyun kar ile olan serüveni sona erer. Kar taneleri görevlerini icra etmenin hazzı ile çevrimini tamamlar, aslına rücu eder ve tekrar suya dönüşür. Kar taneleri maşukuna kavuşur. Ne müthiş bir düzen… Ne müthiş bir döngü… Eşsiz tasarımlı kar tanelerini ve her şeyi yaratan, yaşatan, dirilten, tanzim eden, idare eden, ikmal eden ve sayısız nimet ihsan eden yüceler yücesi Rabbimize sonsuz kereler hamdolsun.
Ali Dama