— Davut,kalk Davut,salondan bi ses geliyor!.
— Ne sesi?
— Ne bileyim ne sesi?.Evde hırsız var galiba,kalk bi bak!..
— Evde hırsız var?
— Evet.
— Bizim evde?
— Evet.
— Saçmalama..Biyerin kapısı açık kalmıştır,o çarpıyordur.
— Kalk,kapat o zaman..
— Ya hırsızsa?
— Kapı çarpıyor dedin ya?
— Ya kapıyı hırsız çarpıyorsa?
— Eve giren hırsız,kapıyı niye çarpsın?
— Biz kapı çarpıyor zannedelim diye..Ben olsam öyle yapardım.
— Hırsız olabilir Davut,kalk bi bak..
— Neriman,bizim eve hırsız girmez.Bizim başımıza gelmez öyle şeyler.Yat uyu,kedidir o.
— Bizim kedimiz yok ki.
— Bizim kedimiz demedim,yabancı bir kedidir,açık biyer bulmuştur,girmiştir içeri.Kedidir.
— Kedi değildir Davut..Her taraf kapalı,kedi nasıl girecek içeri?
— Girer girer,kedi kuyruğunun geçtiği her yerden geçer.
— Kedi değil o,fare.
— Hani hırsız diyordun?
— Hayır,kuyruğunun geçtiği yerden geçen şey fare.
— Nerden biliyorsun?.Sen hiç bi fareyi kuyruğunun geçtiği yerden geçerken gördün mü?
— Ay Davut,saçmalama,hırsız var evde,kalk bi bak.
— Hırsız değildir.Çocuklardan biri susamıştır,kalkıp su içmiştir,onun sesidir.
— Bizim çocuğumuz yok Davut.
— Nası yok?
— Ne demek nasıl yok?.Yok işte,bizim çocuğumuz yok.
— Niye söylemiyorsun bana?
— Neyi?
— Çocuğumuz olmadığını..Her sabah çıkarken soruyorum sana,evde eksik bişey var mı,bişey lazım mı diye,niye söylemiyorsun?
— Davut,saçmalama.
— Saçmalarım.Şu an uyku sersemiyim,istediğim gibi saçmalarım.
— Davut,içeri girdiler!.
— Kim girdi içeri?.Ne girdi?
— Hırsızlar Davut.Evimize hırsızlar girdi…Hırsızlar yatak odamızdan içeri girdiler,yatak odamızdalar!.
— Yapma ya?
— Ne yapacağız Davut?
— Sakin ol.Yavaş konuş,tehdit olarak algılamasınlar..Belki hırsız değillerdir.Eskiden bu evin olduğu yerden yol geçiyormuş,belki yol sanıp yanlışlıkla girmişlerdir eve.
— Davut,çok korkuyorum,yerdeki halıyı yuvarladılar.Halıyı çalacaklar.
— İsparta halısı mıydı yerdeki halı?.Değerli bişey miydi?
— Değildi.
— Dua etsinler,İsparta halısı değil.Yoksa gösterirdim ben onlara..Neriman?
— Efendim?
— Ben arkamı dönüp bakarsam yanlış anlayabilirler,sen çaktırmadan bi gözünü arala da bi bak bakayım kaç kişiler?
— Üç kişiler..Bütün eşyalarımızı çalıyorlar Davut.İki kişi eşyaları dışarı taşıyor,bir kişi de elindeki deftere taşınan eşyaların kaydını tutuyor.
— Düzenli hırsızlar demek..Şimdi ne yapıyorlar?
— Pencerenin perdelerini çıkarıyorlar.
— Tülleri de mi alıyorlar?
— Evet.
— Tüller kalsaydı bari.
— Yok,onları da aldılar.
— Helal olsun adamlara.Dışarıdan görülmekten de korkmuyorlar.Hırsızlıkları bi yana,cesaretlerini takdir etmiyor değilim.
— Komodini aldılar Davut.şimdi de gardrobu sürüklüyorlar.
— Yardım edelim mi?.Gardrop ağırdır,düşürüp de biyerlerini incitmesinler.Mağduruz ama insanız neticede..
— Bana bi üşüme geldi Davut.Sana da geldi mi?
— Geldi..Galiba üstümüzdeki yorganı da aldılar..Şimdi de benim pijamalarımı sıyırıyorlar.
— Külodun temiz mi?.Ayıp olmasın adamlara?
— Temiz temiz..Neriman,gözlerimizi açmadan usulca yere yuvarlanalım,bunlar altımızdaki yatağı,karyolayı,her şeyi alacaklar galiba. Biyandan da horlayalım,uyuyor sansınlar.
— Yok yok,uyumadığımızı biliyorlar.Uyumadığımızı bile bile soyuyorlar bizi.
— O zaman uyanalım,açalım gözlerimizi?
— Yok,soygun bitsin sonra uyanırız.
— Tamam.
— Davut?
— Efendim?
— Gittiler galiba,açalım mı gözlerimizi?
— Açalım..Ama ben hala hırsız olduklarına inanmıyorum.Kesin,kedidir.
— Hiçbir şey bırakmamışlar evde Davut, her şeyi götürmüşler..
— Nasıl götürmüşler?..Bu ne?
— Oyuncak kedi o..Komşunun çocuğu unuttu galiba,dün oturmaya gelmişlerdi.Kurmalı,oyuncak kedi o.
— Nasıl kurmalı?..Arkasından kuruyorsun,yere bırakıyorsun,yürüyor?
— Evet..”Miyiv miyiv..” diye de ses çıkarıyor.
— Ama ben sana dedim Neriman?..Ben sana hırsız değildir,kedidir dedim!..Bana inanmıyorsun ki?..Kurmalı,murmalı,kedi işte!..
— Peki eşyalar nerde?
— Ne bileyim nerde. Biyere gitmişlerdir,gelirler birazdan……
Komedi Mizah Yazarı Yücel Ziko’nun Tüm Yazılarına Ulaşmak için Tıklayınız.