KENDİMI BULAMAMAM BULMAMDAN DAHA GÜVENDE SANKİ

Arıyorum... Kendimi üstelik...
Ne çare ki bulamıyorum... Aslına bakarsanız bulmak istesem kendimi şu ana kadar bulurdum bulmasına ama nedense bulmuyorum bir bakıma kendimi arar gibi yapıyorum. Kayboluş bendeki. Kayboldum beni arayıp bulmak ne mümkün şimdi. Gerçekte varım gibi yok ile var arasında bir yerde boşlukta asılı durmuş bekliyorum. Kendimden gizli tutuyorum bu gerçeği ki anlamaya çalıştığımda farkına varırım düşüncesi ben de hasıl olursa tüm kurduğum ve işlediğim içimdeki gizli senaryolar bozulmasın istencimden görmeme halimi öne çıkararak bir nevi meselenin üstesinden geliyorum.
Kendimi bulmamak için tüm bu bahaneler...
Kendimi bulunca biliyorum ki çok işler açılacak başıma, tembel bedenimi harekete geçirmeme isteğimin bana oynadığı oyunun farkına varmadığımı sanıyorsanız yanılırsınız; farkındayım farkına varmasına ama farkında değil mişim gibi takılıyorum uzasın istiyorum uzamalı kaybım, bulunamama halim kendimi bulma halimden daha güvenilirli bir yerde muhafaza edilişinden ötürüdür ki zamana oynuyorum topu durmadan dışarı atarak zaman geçirtiyorum ne olacaksa zaman geçince. Ne hali varsa görsün istiyorum kendimi bulamama hallerimin. Geçsin zaman elime ne geçecekse... bir bilinç yok. Bilinçsizce zamana oynuyor ve zaman harcıyorum ve harcanan biliyorum ki kendim oluyorum o kadar bilinçsiz değilim ama bunun farkında olarak farkında değilmişim gibi kendimi kandırabilmenin bir yolunu arıyorum kendimi arar gibi yapıp ama kendimi kandırabilmenin fırsatını aramayı hiç aksatmıyorum bu ne çelişki böyle! Çelişik sarmal bir yığında oyalanıp duruyorum ve zaman kaybediyorum kendimi arayıp bulamamaya imkân verdirmek içindir ki; zamansızlığı yaratıyorum kendimde ve o zamansızlığı yaratırken zamanı da bir yandan hesap ediyor zamanın daralmalarını yaşamamak içinde yarattığım zamansızlığımın içinde zaman kazanıyorum.
Zamandan ne zaman bahsetsem beni daralttır zamanım yok olacakmış gibi zamansız kalacakmışım gibi bir hallere bürünür; zamansız bir mekânda tek başıma ne yaparım şimdi ben deyip dertlenirim belki gereksiz bir derleniş belki yersiz ama elden ne gelir bir ürperiş bir korku hasıl olunca bir insanda düşünmesinde ne yapsın ister istemez korkuyoruz bunun akabinde düşünceler alır bizi. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan alnımızdan akan teri silerken ne ara neler düşündüğünü bilip bilmeden anlamadan düşünce halinin geçen anlarının garipsenecek durumun geçiştirecek umarsız geçişin anlatılamaz gerçekliğinin saptanamaz bir zamansızlığını yaşar insan ve ne olduğunu farketmesi epey zordur bunun...Büyük paradoks bu ve bu paradoksların en paradoksu denebilir buna. Kimse istemez zaman durmasın, bitmesin, geçmesin ama nedense günlerin bitmesini iple çeker durur. Ve ömür biter...
Kendimi bir bulsam söyleyeceklerim var, söyleneceklerim var ve hatta söveceklerim var. Ulan arsız Sebo. Ne cehenneme ne ara kayboldun sen!.. biliyorum vereceği cevabı ya...yediğimiz içtiğimiz bir; ben bilmeyeceğim de kim bilecek...aramış gibi, aranmış gibi yapıyorum. Bulmuyorum kendimi...bulsam ne işler açılacak daha başıma bildiğimdendir bunca kaybedişlerimi kendimi...
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.