İnanmadığınız bir fikre, düşünce deneyi yapmak ve olayları farklı açılardan denemek ve gözlemlemek için şans tanıdığınız, kafa yorduğunuz oldu mu.
Birbirinin zıttı ve kimi zaman çelişen ayrı yönlerden bakabiliyor musunuz yaşadığınız olaylara.
Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemeyiz, bu sebeple bize yanlış gelen seçeneklerin de doğru olabileceğini düşünerek paralel düşünmeyi öğrenmek gerek kanımca.
Kendinden çok emin olmamak gerek doğru bildiğin yolda tabii ki ilerlemek ama doğru olamayabileceğini kenarda tutarak ve her an doğrusu ile karşılaşıldığında şekil değiştirebilecek şekilde düşünmeyi öğrenmeli insan.
Yani bir bakıma insan kendini kendisi ile sınırlamamalı gerektiği yerde kendisi ile çelişmeyi göze alabilmeli.
Böyle düşünen bir insan bir başka insana ve düşünceye kul olmaz. bir düşünceye kendini adamaz bilir ki bu düşünce o an için ona uygun gelmiştir. ama doğru olmayabilir.
Kendinden şüphe edebilme erdemi insanı kendi düşüncesi üzerinden diğer insanlara zulüm yapmaktan alıkoyar. Daha yumuşak ve uyumlu ilişkiler kurmasını sağlar.
Z kuşağında olan çocuğu ile ilişkisi, eşiyle ve iş yaşamında karşılaştığı kişilerle ilişkisi daha az çatışma ve daha çok uzlaşma içinde olur.
Sürekli suyun altında kalmaz suyun üstüne çıkıp nefeslenir arada ve danışır çevresine, muhasebesini yeniden yapıp suya tekrar o haliyle dalar bir öncekinden daha donanımlı olarak.
Bunu ileriki yaşlarda bile başarabilmeli insan. artık yaşlandım olgunlaştım gördüm geçirdim tuzağına düşmeden.
Kısacası insan her zaman değişebilme, uyum sağlama özelliğini kaybetmeden, tamamen zıt düşüncelere hazır ve onları dinleyebilir konumda tutmalı kendini.
Bu bir zayıflık değil aksine insanı sürekli geliştiren ve yeni durum ve olaylardan gerekli yeni bilgileri almasını sağlayan kısacası her yaş ve ortamda halen insan olabilmesinı sağlayacak bir özellik bence.
Yoksa toplum 20 li 30 lu yaşlarında ben oldum diyen ve kendini kapalı bir kutu haline getirmiş farklı düşüncelere düşman insanlarla dolu ve emin olun bu insanlar gerçekten yaşamıyorlar kanımca. Bu insanlar bir çok yeni tecrübe ve lezzeti hiç yaşamadan göçüp gidecekler.
Toplumsal barış için; yeni şeylere açık kendini kapatmamış, körü körüne bir düşünceye kendinden emin bir şekilde kaptırmamış, adamamış, “kendinden şüphe edebilme erdemi”ne sahip insanların çoğalmasına ihtiyacımız var.